İSLAMİYET YEGÂNE HAK DİNDİR
İslâmiyet, insan varlığının akla gelebilecek bütün ihtiyaç ve problemlerine cevap veren ilâhi prensiplerdir.
İnsana "kul" olarak bakmış, onun kendine, ailesine, cemiyete, insanlığa, tabiata, Allah'a karşı vazife ve mes'uliyetlerini düzenlemiştir.
Müslümanlık'ta insan ve cemiyetin huzuru hedef alınmıştır, itikadî hükümler ruh dünyasını, amelî hükümler ferdî yaşayışı, ahlakî hükümler sosyal hayatı, muamelât hükümleri hukukî ve iktisadî hayatı disiplin altına alan kaidelerdir.
Museviliğin "intikam hukuku" ve Hıristiyanlığın "merhamet hukuku"na karşılık islâmiyet'te "adalet hukuku" öngörülmüştür. Beşerî hukuk sistemleri suç işleyenin işlediği suça karşılık cezalandırılmasını "adaletin amacı" olarak kabul ederken, İslâmiyet her şeyden önce suç işlenmeyen bir cemiyet modelini hedef almıştır.
İslâmiyet'te "dünya-ahiret dengesi" getirilmiştir. "Dünya" ve "ahiret" birbirinden ayrı şeyler kabul edilmemiş, dünya için çalışmak da ahirete hazırlanmak da Allah'ın emri olarak kabul edilmiştir.
Müslümanlık'ta "ileri" bir cemiyet hayatı hedef alınmıştır. Yeryüzünü imar etmek, kuvvet ve enerji noktalarını keşfetmek, hammadde kaynaklarını bulup işlemek, maddî imkânları akıl gücü ile geliştirerek hayatın ilerlemesi için kullanmak Kur'an-ı Kerim'de geçen "Ubudiyet (kulluk)" mefhumu içerisinde kabul edilmiştir.
İlmî çalışmalar "farzlar" şümulüne alınmış, sarî'at çabaları teşvik görmüş, yeryüzünün imarı emredilmiştir.
Müslümanlık insanlığa yeni bir iman, yeni bir dünya görüşü, yeni bir ilim ve san'at anlayışı getirmiş, her alanda yeni metodlar kazandırmıştır Bu sebeple islâmiyet yegâne hak dindir.