Hamdi Mert :: hamdimert.com
Köşe Yazıları
CUMA NAMAZI VE CUMA GELENEĞİ - 28 Eylül 1984

Son zamanlarda bazı dini konularda yanlış fetvalar verilmeye başlandı. Bunlar­dan biri de "Cuma Namazı" konusudur.

Bir iddiaya göre Türkiye'­de Müslümanlar "hür" değil­dir. Cuma namazının farz ol­masının şartlarından biri ise "Hür Olmak"tır. Müslüman­ların hür olmadıkları bir ül­kede cuma namazı kılmak caiz değildir.

Cuma namazı ve cuma geleneği üzerindeki ikinci id­dia ise "İzn-i Sultan" konu­sudur. Bu iddiaya göre, Tür­kiye Cumhuriyeti laik bir devlet olduğu için Türkiye'­de "İzn-i Sultan" denilen devlet izni yok demektir. Zi­ra devlet Müslüman değildir. Bu şart tahakkuk etmediği için de, kılınan cuma namazı sahih olmamaktadır.

Özellikle son zamanlarda Türkiye'de yaygınlaştırılma­ya çalışılan bu iddia, Pey­gamberimiz Aleyhisselâmın şu mübarek sözlerini hatır­latmaktadır:

"Allah bir cemiyetten il­mi çekip almak suretiyle kal­dırmaz. Milletler, gerçek âlimlerin tükenmesiyle alim­siz kalırlar. Gerçek bilginlerin tükendiği bu cemiyette, insanlar cahil önderler edi­nirler. Bu cahil önderler ilimsiz fetvalar verirler. Bu su­retle kendileri de sapar, pe­şindekileri de saptırırlar. (Buharf. Müslim Tirmizî, İlim: 34, 13, 5; Ibni Mâce. Mukaddime: 8; Derimi, Mukaddime: 26; Ahmed İbn. Hambel: 2,162,180)".

İlim bir sentezdir. Alim ise bu senteze ulaşabilen... Türkiye'de cuma namazı kıl­mak caiz olmaz diyenler, bu suretle kendilerini de, peşindekileri de yanıltanlar, bu senteze ulaşamayanlardır.

“DAR'ÜL-ÎSLAM" VE "DAR'ÜL HARF” MESELESİ

Türkiye'de Müslümanlar'ın hür olmadıkları, o hal­de cuma namazı kılamayacakları iddiası, İslâm Fıkhı'nda mevcut "Dâr'ül-İslâm", "Dâr'ül-Harp" müessesesine dayandırılmak istenmektedir.

"Dâr'ül-İslâm" Müslümanlar'ın fethettikleri veya ahalisi kendi isteği ile Müs­lüman olmuş yerdir (H.GÖ­NENÇ, Günümüz Meselele­rine Fetvalar, İlim Y. İst.1982. C.l. Sh. 240)". Ayrıca, nüfusunun tamamı veya ço­ğunluğu Müslüman olan ül­keler de dâr'ül-İslâmdır.

Türkiye bin yıllık Müslü­man yurdudur. Nüfusunun hemen tamamı da Müslümandır.

İmam-ı Şafii'ye göre, İs­lâm hâkimiyeti akına bir de­fa giren ve "dâr'ül-İslâm olan bir ülke, artık hiçbir surette dar'ül-harp olamaz. Ebû Hanife'ye göre, dar'ül-İslâm'ın dâr'ül-harbe dönüşmesi mümkündür. Ancak, önceden dâr'ül-İslâm olduğu halde bilahare İslam ahkâmı­nın tatbik edilmez olduğu bir ülkede, ahali emniyet ve gü­ven içerisinde ise İmâm-ı Azam'a göre bu ülke yine de dâr'ül-İslamdır.

Laik bir ülke olduğu için, son zamanlarda ortaya atı­lan Türkiye'nin "dar'ül-harp olduğunu öne süren düşünce­ler, fıkhî hakikatlere dayan­mamaktadır. Türkiye devlet olarak lâiktir. Ancak, millet olarak Müslüman, ülke ola­rak önde gelen bir İslâm ül­kesidir. Fıkıh açısından da dar’ül-İslâmdır.

"İzn-i Sultan" konusuna gelince, bu şart cuma namazı için asli değil, tâli bir şarttır. Nitekim 4 mezhepten 3'ünde "İzn-i Sultan" diye bir şart yoktur. Sadece Hanefî Mezhebi'nde "İzn-i Sultan"dan söz edilmiştir. O da, namazı kimin kıldıracağı hususunda çıkacak muhtemel tartışma ve fitneyi önlemek içindir. Ül­kemizde bu konu en sağlam şekilde disiplin altına alın­mıştır. O halde, Hanefi ulemasınca aranan bu şart da tahakkuk   etmiştir.   Değil Türkiye gibi Müslüman bir ülkede, gayrimüslim ülkeler­de bile cuma namazını kılmak caiz ve sahihtir. Bu ko­nuda asr-ı saadetten bu yana fiili uygulamalar mevcuttur. Bir yer ki; orada cuma nama­zı kılmak caiz ve sahih olup cuma kılınmaktadır, o çevre­de yaşayan Müslümanların diğer şartlar da varsa- cuma namazına   iştirakleri   farz olur. Bunun aksine yanlış di­ni fetvalar verenler, sadece devlet ve millete karşı suç değil, Allah'a karşı da günah işlemektedirler.

Cuma namazı bir fariza-i muhkemedir. Farziyeti "Kitab", "Sünnet" ve "İcma" ile sabittir. Kitap, Sünnet ve İcma gibi ana deliller mev­cutken, ictihâdi ve tali bir şartın yokluğu öne sürülerek, kul sözü ile cuma fariza­sı ortadan kaldıralamaz Şekk ile vakîn zail olmaz."

CUMA NAMAZI, İSTİKLAL VE HÜRRİYETLERİN SEMBOLÜDÜR

Müslümanlar için cuma namazı bir bütünleşme vasilesi, cuma hutbesi bir eğitim ve irşad vasıtası; cu­ma günü ise bir hafta bayra­mıdır. Cuma bayramı, Ramazan ve Kurban Bayramlarından daha muhkem, daha hayırlı ve feyizli bir gündür.

Cuma namazı Müslüman milletlerin istiklâl ve hürrietlerinin ilânıdır. Maraş Kalesi'ne asılan düşman bayra­ğını Kahramanmaraşlılar bir cuma günü, cuma namazı ve­silesiyle indirmişler ve istik­lâllerini bu namazla ilân etmişlerdir.

Cuma namazı ne cuma bütünleşmesi sebebiyle Türk milletinin hayatında bir cu­ma geleneği oluşmuştur. Cu­ma namazı için biraraya ge­len insanlar birbirleriyle danışıp-tanışmışlar; bundan cuma pazarları, panayırları ortaya çıkmıştır.

Cuma namazı kılmamak için dinî bahaneler aramak yerine, bu farizayı yaygınlaş­tırarak sürdürmek için fır­satlar aranmalıdır. Bu dinî-milli gelenekler olmasa, Türk milleti olarak bugünlere gel­memiz mümkün bulunmazdı.

Cuma farizasını ortadan kaldırmaya çalışmak milli ve dinî bütünlüğümüz içerisine yeni yaralar açabilir. Bunun dünyevî ye uhrevi vebali de büyüktür, Asr-ı saadetten bu yana kesintisiz devam eden ve hikmeti içtimai ha­yata dönük olan bir ibadeti yaşatmaya çalışmak en doğ­ru olandır.

Din adına işlenen günah, daha büyük günahtır.