Hamdi Mert :: hamdimert.com
Köşe Yazıları
DİN VE ÇAĞDAŞLAŞMA - 9 Kasım 1984

Değerli genç yazar Vehbi VAKKASOĞLU. “İnsan, toplum, devlet, çağdaşlaşma ve din” konusunda 99 "aydın" ile konuşmuş. 99 isim arasında Kasim Ada­sal ve Sulhi Dönmezer'den Cahit Tanyol'a; Samiha Ayverdi, Sepetçioğlu ve Tahîr Kutsi'den Aziz Nesin, Attilâ İlhan ve Tarık Dursun'a; Papa Eftim ve Vedat Nedim Tör'den Hayrettin Karaman ve Bekir Topaloğlu'na kadar her kültür, inanç ve kesim­den insan var... Vasfi Rıza Zobu, Gürbüz Azak, Talât Sait Halman, Emel Esin, İs­mail Cem, Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu, İlhami Soy­sal, kanaatlarına başvurulanlardan...

99 bilim ve branş adamına sorulan sualler şunlar:

1-Günümüzde insan ve toplum için din bir ihtiyaç mıdır? 2-Toplumumuzun sosyal ve ekonomik gelişmesinde dinin fonksiyonu nedir? 3-Yakın tarihimiz içerisinde aydınımızın dine karşı tutum ve davranışını nasıl buluyorsunuz? 4-Bu tutum ve davranışta bugün bir ye­nilik ve değişme var mıdır? 5-Dindar olmak çağdaş olma­yı engeller mi, yoksa çağdaş olmanın gereği midir? 6-Aydın ile halk arasında bir diyalog kurulmalı mıdır? Bu konuda aydına ve din adamı­na düşen görevler nelerdir? 7-Dinî ve manevî değerlerin eğitimin her kademesinde verilmesini gerekli bulur musunuz? 8-Batı'da ve sos­yalist ülkelerde aydın-halk diyaloğu nasıldır? Bu iki kesimin dine karşı tavır ve tu­tumu Türkiye ile kıyaslana­bilir mi?

Bu iyi düzenlenmiş sual­lere, gerçekten orijinal cevaplar verilmiş:

  -İnsan ve toplum için dinin ihtiyaç olduğu üzerinde -bir kişi hariç- ittifak edilmiş. Günümüzde dinin ferdi ve sosyal bir ihtiyaç olduğunu kabul edenler arasında Aziz Nesin, Tarık Dursun, Attila İlhan ve İlhami Soysal da mevcut...

DİN SOSYAL BİR DİSİPLİNDİR

Gerekçe olarak öne sürülenlerin özeti şu:

Yalan, rüşvet, sabotaj, cinayet, kul hakkı, devlet ve topluma isyan gibi suçlar konusunda din sosyal bir disip­lindir. Bu disiplini  kaldırırsa­nız, polis ve jandarmanın ulaşamadığı yerlerde suç ve suçlular artar. İnsanları ruhen diri, huzurlu, maneviyatlı tutmak için dîn lüzumlu... Sovyet Rusya'da bile, Lenin ve Stalin zamanında din üze­rine konulan ağır baskılar hafifletilmiş bulunuyor.

Sosyal ve ekonomik geliş­mede dinin müsbet fonksiyonu üzerinde ittifak var. Ge­rekçe olarak, dinin çalışmayı, zamanın iyi değerlendirilme­sini, karşılıklı yardımlaşmayı emrettiği belirtilmiş. Ruhi huzur ve doyumu Bağlan­mayan insan üretimde de verimli olmaz denilmiş.

  Yakın tarihimiz içerisinde Türk aydınının dine karşı olumsuz tutum ve tavrını en iyi Papa II. Eftim özetlemiş ve bu konuda Türk aydınını kınamış. "Çeşitli sebepler, muhtelif faktörler, politik amillerle dinsizlik bir moda haline getirildi" demiş. Papa bu kapalı ifadeleri himmet edip açsa idi, kimbilir bizim bilmediğimiz ne planlar, ne hain stratejiler ortaya çıka­caktı.

  Türk aydınının dine karşı olumsuz tutum ve tavrında düne göre bugün müsbet bir gelişme olduğu üzerinde ortak kanaate ulaşılmış. Din­den habersiz yetiştirilen nesillerin devlete ve topluma karşı tavırlarından dolayı aklımızın nihayet başımıza gelmeye başladığı gerçeği de, gerekçe olarak gösterilmis.

Dindarlık ve çağdaşlık konusunda Dr. Cahit Baltacı en iyi özeti yapmış: “-Dindar olmak ne çağdaş olmanın gereği, ne de çağdaş olmaya manidir. Dindar olmak, in­san olmanın gereğidir!” 99 aydının hemen tamamı, bu espride birleşmiş.

Aydın-halk diyaloğu ko­nusunda birbirine zıt görüş­ler var. Aykırı görüşlerin kesiştiği nokta, Türk aydını­nın halktan kopuk olduğu. Gürbüz Azak'ta çok güzel özetlediği gibi. "Çizgisini Batı’dan alan mimar, rengini Fransız parklarında arayan ressam, hırsız şair ve roman­cı, alçı kafalı bir aydın tipi oluşturmuştur. Bu tipin en büyük açlığı irfan eksikliğidir. Halkın irfan denizine dalmasını bir bilse, bu açlığını giderecektir. Tarihini ya­zan, coğrafyasını çizen, eko­nomisine yön veren aydın iş­te o zaman ortaya çıkacak­tır."

Dinî ve manevî değerlerin eğitimin her kademesinde (bazıları ilk, orta, lise kâfi demiş) verilmesinin gereklili­ği konusunda da hemen he­men fikir birliği var. Ancak din bilgisi ve sevgisinin ge­nel dersler arasında ayrı bîr ders olarak değil, mümkün olan bütün ders ve vesileler­le, sevdirici mesajlar halinde, hayat boyu verilmesi gerek­tiğine işaret edilmiş. Bir derste verileni diğer ders, okulda verileni sokak ve sos­yal çevre geri alıyorsa, bun­dan verim alınmaz denil­miş.

Son soruya cevap olarak. Batılı aydının halkla içiçe bu­lunan, eserlerinde milli zevk­lere, milli motiflere yer veren sosyal uygulayıcılar olduğu­na bilhassa işaret edilmiş. Demirperde ülkelerinde ise edebiyatın, sanatın ve aydının hür olmadığı belirtil­miş. Batı ve sosyalist ülkeler aydını ile Türk aydını kıyaslanırken de, bir kısım Türk aydınının geçmişte Türk top­lumunu bir yerlere yönlendirmeye çalıştığı söylenmiş.

BULUTLARIN ÜZERİNDE DOLAŞAN MÜNEVVERLERİ İKAZ MAHİYETİNDE
Vehbi Vakkasoğlu, 99 Türk aydınını insan, top­lum, devlet, çağdaşlaşma ve din konusunda konuştur­makla, bu okumuş kesimin dikkatlerini "Din Gerçeği" üzerine çekmiş bulunuyor. Sağdan, soldan, çeşitli dal­lardan bilim, sanat ve branş adamlarının belirttikleri or­tak görüş ise, hâlâ bulutların üzerinde dolaşan bazı münevverleri ikaz mahiyetinde.

Din bir içtimai müessesedir. İslâmiyet ise, sadece dünya hayatını değil, hayat ötesinin huzurunu da ihata eden bir ilâhi müessesedir. “Modern ilimlerdeki geliş­meler, bu ilmî yenilikleri takibeden aydında artık inkâra mecal bırakmamaktadır (Re­cep Doksat a.g.e. 1734)”

Din ve çağdaşlaşma konu­sunda Vakkasoğlu takdire değer bir hizmet yapmıştır.