Hamdi Mert :: hamdimert.com
Köşe Yazıları
ALLAH AFFEDİCİDİR AFFEDENLERİ SEVER - 16 Mart 1984

ALLAH AFFEDİCİDİR AFFEDENLERİ SEVER

İnsan, nefis sahibi bir varlık olarak, günah işlemeye mütemayil yaratılmıştır. Ak­lı ve vicdanı nefsine mağlûp olan her insan günah işler. Cenab-ı Hak ise affedicidir, daima kulunu affetmeyi di­ler. Buna dair âyet ve hadis­lerden bazıları şunlardır:

"-Ey günah işleyerek, ne­fislerine kötülük yapmakta ileri gidenler! Allah'ın rah­metinden ümidinizi kesmeyi­niz. Zira Allah, akla gelebile­cek bütün günahları affeder (1)"

"-Biz, nankörlük ve inkâr­da ileri gidenlerden başkasını cezalandırmayız (2)".

"-İlâhî azab, ancak pey­gamberleri yalan sayan ve Hak'tan yüz çevirenlerdir (3)".

"Benim rahmetim her şeyi kuşatmıştır (4)".

"-Bir kimse Allah'tan başka ilâh olmadığına; Hz.Muhammed (SAV)'in Allah'ın kulu ve resulü olduğuna; Hz. İsa Aleyhisselam'ın Allah'ın kulu, resulü ve Allah tarafın­dan Hz. Meryem'e ilka edi­len bir kelime ve ruh olduğu­na; cennet ve cehennemin hak olduğuna gönülden ina­nırsa, Cenab-ı Hak o kimseyi ameli ne olursa olsun affeder ve cennete koyar, cehennemi ona haram eder (5)".

''-Cenab-ı Hak şöyle buyur­muştur. Bir iyilik yapana o iyiliğin on katı veya daha faz­lası sevap yazılır. Bir kötü­lük yapana ise ancak o kötü­lük kadar günah yazılır veya o kötülüğü tamamen affede­rim. Bana bir karış yaklaşa­na bir arşın yaklaşırım. Bir arşın yaklaşana bir kulaç yaklaşırım. Yürüyerek gele­ne koşarak gelirim. Bana şirk koşmayan bir adam, yer­yüzünü dolduracak kadar büyük günahla da gelse, ben o kimseyi günahlarına eşit mağfiretle karşılarım (6)".

"Allah'a şirk koşmadan ölen kimse cennete girer (7)".

"-Bir kimse, Allah'tan baş­ka hak ilâh olmadığına ve Hz. Muhammed (SAV)'in Al­lah'ın kulu ve resulü olduğu­na şehadet ederse, Allah ona cehennemi haram eder (8)".

"-Allah'ın kullarına merha­meti, bir annenin çocuğuna merhametinden kat kat faz­ladır (9)".

"-Eğer siz günah işlemeseydiniz, Cenab-ı Hak, af sı­fatı gereği günah işleyen bir kavim yaratır, onlar Allah'a istiğfar ederler de, Allah da onları mağfiret ederdi (10)".

"-Allah'tan başka hak ilah olmadığına gönülden inanan kime raslarsanız, onu cennet­le müjdeleyiniz! (11)".

"-Kıyamet gününde Müs­lümanlardan bir kısmı, dağ­lar kadar büyük günahlarla gelirler de, Cenab-ı Hak onla­rı affeder (12)".

TEVBE, GÜNAHLARA KARŞI SİPERDİR

Yukanda belirtilen âyet ve hadislerden çıkan mânâ, Cenab-ı Hakk'ın kulunu af­fetmeyi dilemesi ve sevmesi-dir.

Cenab-ı Hakk'ın kulunu af­fetmesinin bir şartı da, kulun tevbe etmesidir.

Kulun işlemiş bulunduğu günahlara karşı tevbe etmesi "vacip"tir. Tevbenin vacip oluşu, "kitap", "sünnet" ve "icmâ" ile sabittir.

Tevbenin şartı, günahı terketmek, işlenen günahtan dolayı pişmanlık duymak, günahın. tekerrür etmemesi konusunda azim ve gayret göstermektir. Günah, kul hakkına taalluk ediyorsa, hakkı geçen kimse ile "helâllaşmak"da tevbenin şartları arasındadır.

Cenab-ı  Hakk'ın,  kulun tevbe etmesini sevdiği ve töv­beleri kabul buyuracağına dair âyet ve hadislerde vaat­ler vardır:

"-Ey iman edenler! Hepi­niz Allah'a tevbe ediniz ki fe­laha kavuşasınız (13)". "-Rabbinizden af dileyiniz. Sonra O'na tevbe ediniz! (14)".

"-Ey iman edenler! Allah'a tevbe-i nasûh ile tevbe edi­niz! (15)".

"-Gündüz günah işleyenle­rin tevbe etmesi için Allah geceleyin elini açık tutar. Gece günah işleyenlerin tev­be etmeleri için ise gündüzleyin elini açar. Bu hal kıyame­te kadar böylece devam edip gider (16)".

"-Bir kul can çekişmeye başlamadıkça, Allah onun tevbesini kabul eder (17)".

“-Kulunun tövbesinden do­layı Allah'ın sevinci, ıssız bir çölde binitini kaybedip de tekrar bulan kimsenin sevin­cinden daha fazladır (18)”.

"-Cenab-ı Hak şöyle bu­yurmuştur: Ey âdemoğlu! Sen bana dua edip, mağfiret talebinde bulunduğun müd­detçe, sana ait bütün günah­ları affederim. Ey ademoğlu! Günahların gökleri ve yeri dolduracak kadar çok da ol­sa, bana tevbe edersen, gü­nahlarını bağışlarım Ey âde­moğlu! Yeryüzünü doldura­cak günahlarla da gelsen, ba­na şirk koşmadığın müddet­çe seni affederim (19)".

HAYIR VE İBADETLER BİRER VESİLEDİR

Cenab-ı Hakk'ın kulun yap­tığı hayır ve ibadetlere ih­tiyacı yoktur. Allah'ın em­rettiği hayır, iyilik ve ibadet­ler, kulun affına birer vesile­dir. Bu hayır ve ibadetler de, iyi davraraşlar sebebiyle Al­lah'ın kullarına açtığı tevbe kapısı da, hep biz kullar için­dir.

Dünyada ve göklerde ne varsa hepsini insanların em­rine müsahhar kılan Cenab-ı Hak, kularını yüceltmeyi is­temiş ve düsturlarını vaz'ettiği kulluk kaideleriyle bizi kendisine yaklaştırmayı dile­miştir.

Kul günah sahibi, mevlâ günahları affedendir. Kul gü­nah işlemeye mütemayil, mevlâ affa hazırdır.

Allah'ın affetmeyeceği günah yoktur. Zira affetmek onun şanındandır.

Affedilmeyi isteyenler, af­fedici olmalıdırlar. Zira Ce­nab-ı Hak affedicidir ve affedenleri sever.

Zümer Suresi: 53

Sebe Suresi: 17

Taha Suresi: 48

A’raf Suresi: 156

Buhari, Muslim, Riyazu’s- Salihin Tercümesi, Diyanet İşleri B.Yayınları, Ankara,1980, C.1, Sh. 445-447

Müslim, a.g.e. C.1, Sh. 446-447

Müslim a.g.e. C.1, Sh. 447

 Buhari, Müslim a.g.e. C.1, Sh. 448

Buhari, Müslim a.g.e. C.1, Sh. 454

Müslim a.g.e. C.1, Sh. 458

Müslim a.g.e. C.1, Sh. 459

Müslim a.g.e. C.1, Sh. 466

Nur Suresi: 31

Hud Suresi: 3 Tahrim Suresi: 8  Muslim, Riyazu’s-Salihin Tercümesi, Diyanet İşleri B.Yayınları, Ankara,1980, C.1, Sh. 21

Tirmizi, a.g.e. C.1, Sh. 21-22 Buhara, Muslim, a.g.e. C.1, Sh. 20 Tirmizi, a.g.e. C.1, Sh. 478-479