Hamdi Mert :: hamdimert.com
Köşe Yazıları
KAŞGARDA CUMA NAMAZI - 21 Aralık 1984

Ceyhan Alfanyelek'in 13-20 Kasım 1984 tarihleri ara­sında TERCÜMAN gazete­sinde yayınlanan Çin intiba­larını okuyunca, Batı Türkis­tan seyahatimi hatırladım… Özbekistan'da, Tacikistan'­da, Türkmenistan'da, Azer­baycan'da Türklüğün, Müs­lümanlığın hâlâ kazınamadığını... Yüzyılların, özellikle de son yüzyılın resmî tahri­batı "Sovyet Türkistanı" adını takdığımız bu Müslüman-Türk yurdunda, millî inanç ve gelenekleri söküp atamamış... Hatta güçlendir­miş... Ulaşılamayan bir duy­gu, bir tutku haline getirmiş...

Altınyelek'in Doğu Tür­kistan seyahatindaki tesbitleri bizi aynı sonuca götürü­yor.

İşte intibalarının özeti:

"Kaşgar Pazarı... Yıllar öncesinin Anadolu manzara­ları... Bir köşede açıkhava berberi. Bir başka köşede ağaca astığı koyun etini bal­ta ile parçalamaya çahşan kasap... Toz-toprak içerisin­de başları börklü, sırtları kaftanlı, ayakları poturlu, uzun-sarkık bıyıklı Türkis­tanlı erkekler... Türkiye'den geliyorum deyince, pazarı bir uğultu kapladı... Her kapı açılıyor, her yüz gülüyor. Karındaş merhamet deyip, buyur ediyorlar...

Tarihi Eytgar Camii'nde 30 bin kişi ile cuma namazı kıldık... Namazdan sonra ca­minin önü mahşerleşti. Ortalığı "TEKBİR" sesleri aldı... Yüzlerce, binlerce el bize uza­nıyordu... Saçımıza, omuzumuza, kolumuza dokunabilenler, salâvât getirip elleri­ni yüzlerine götürüyorlar... Bir muhteşem vuslat anı ya­şıyoruz... Tercümanlar ara­dan çıkıyor... Kendimizi yur­dumuzda sanıyoruz...

Azak köyünde bir Uygur Türk'ü toprağı avuçluyor, "Bir avuç toprağımızı Türki­ye'ye götürün" diyor..

Kaşgarlı Mahmut'un, Rabia Hatun'un türbeleri, Müslüman Uygur, Özbek, Kazak, Kırgız ve Tacikler için birer moral üssü olmuş...

Urumçi...  Sırtını Tanrı Dağları’na dayamış  tarihî Türk şehri... Urumçiyi gö­rünce, Anadolu'nun, Türk in­sanının kokusu geliyor burnumuza...

Tanrı Dağları... Çam ormanları arasında "yurt" de­dikleri oba çadırları... Bin yıl öncesinin obalı, çadırlı, diri hayatını hatırlatıyor.

35 yılda Kaşgar ve diğer Türk bölgelerinde taş üstüne taş konulmamış... Kaşgar "Yasak bölge" ilân edilmiş... Bu yasak, henüz 9 ay önce kalkmış ve bu bölgeye ilk gi­ren yabancılar bu Türk heye­ti olmuş....

"Kültür Devrimi" sırasın­da aileye bir burjuva alt­yapısı denilmiş... Üretimde en küçük ferdi birimler bile ezilmiş... Köylü, en başta da Türk köyleri sefalete sürük­lenmiş... Avukat, doktor, mühendis bütün okumuş ke­sim, çalışma tugayları ile demiryolu inşaatlarında, taş ve maden ocaklarında çalıştırılmış...

Camiler saldırıya uğramış. Pekçok Müslüman, evinde ibadet ederken dövülmüş, yerlerde sürüklenmiş, birço­ğu can vermiş... Din adamları ağır işkenceler görmüşler...

Şimdi ibadet serbest... Devlet, din adamlarına maaş bağlamış. Kur'an-ı Kerim Uy­gurca'ya tercüme edilmiş ama bu her yerde yaygın de­ğil.. Bütün Müslüman nüfu­sa ulaşmıyor... Bu sebeple en kıymetli hediye Kur'an-ı Ke­rim...

Halil Şıvgın bolc Kur'an-ı Kerim; Diyanet İşleri Başkanı'mızca kıraat edilmiş ha­tim kasetleri ve Türk Bayra­ğı götürmüş... Hasret kaldıkları bu dinî ve milli sembolle­ri görünce Kaşgarh, Turfanlı, Urumçili Türkler ağla­maya başlamışlar..."

Ceyhan Altınyelek'in, "Yılın Gazetecilik Olayı" olarak gördüğüm tesbitleri bu şekil­de devam ediyor. Sonunda da merhum ve mağfur Arif Nihat Asya'yı konuşturu­yor:

"Ağlayın parmakları nur sularından kınalı kızlarım!/ Ağlasın Meraga göklerin­den, Meraga'ya bakıp yıldız­larım.../ Caber yok, Tiyenşan yok, Aral yok, ben nasıl varım?/ Ağla ey Tanrı Dağları’ndan indirilmiş Tanrım!"

Bizim bütün zamanları, bütün mekânları ihata eden "Tanrımız, Tanrı Dağları'ndan inip ağlamaz ama, sonunda bu kadere ağla­yan; hep ağlayacak olan biz olacağız galiba...

Ceyhan Altınyelek'in An­kara ve Tokat milletvekilleri Halil Şıvgın ve Talât Sargın ile beraber yaptığı seyahat hatıralarından çıkan sonuç şu:

Artık "Çin Türkistanı" de­meye alıştığımız ilk anayur­dumuz Doğu Türkistan'da çok canlı, diri bir Müshıman-Türk varlığı mevcut...

Kaşgar'da, Urumçi'de, Tur­fan'da, Tiyenşan ve Tanrı Dağları'nın karlı, yüksek yaylarında hâlâ bin yıl önce­sinin temiz gelenekleri yaşa­nıyor...

Kaşgar, Kaşgar'da cuma namazı sadece bir örnek... Bütün Doğu Türkistan, Uy­gur, Kazak, Tacik, Kırgız il­leri bir Kaşgar...

Çok şükür...