Hamdi Mert :: hamdimert.com
Köşe Yazıları
“EĞİTİCİ ÖĞRETİM” - 5 Nisan 1985

Yeni yetişenleri, tesbit edil­miş belli hedeflere yön­lendirmeyen eğitim sistemi sıhhatli, uyumlu nesiller yetiştiremez. Türk millî eği­timinin en büyük noksanlığı "eğitim" ve yönlendirme problemidir denilebilir. Ba­tı'da son yüzyıl içerisinde "eğitici öğretim" ağırlık kazanmaya başlamıştır. Sadece "öğretim" değil, belki sadece "eğitim" de değil, "eğitici öğretim"... Yani eğiterek, öğ­rettiğine inandırarak, belli bir yön ve hedef çizerek öğre­tim... Telkine dayalı öğre­tim... Batı son çeyrek, son yarım yüzyıllarda artan bir hızla buna yöneldi...

Bunun aksi körpe dimağ­larda "çelişki"ler meydana getirmektir ki, içtimaî çal­kantıların sebebi işte bu çar­pıklıklardır.

Biyoloji ve diğer bazı ders kitaplarında bir "gerçek" ilmî bir "kanun" gibi okutu­lan "evrim teorisi" diğer ta­birle "Darwin Nazariyesi" henüz arayış içerisinde bulunan genç zihinleri bulandıran böyle bir çarpıklık, hesaplı-kitaplı bir "idlâl" vesilesi olagelmiştir.

Din görevlileri, öğretmen­ler, konuyu bugüne kadar açık, sıhhatli, rahat bir şekil­de ele alamamış, tanışama­mışlardır. Zira bir tarafta İs­lâmiyet'in hilkat (yaratılış)la ilgili açık hükümleri, diğer yanda resmî okulların, resmî ders kitaplarında, resmî bir yetki ile okutulan Darwinizm veya "Evrim Teorisi".. Diri, her gördüğünü kapan genç dimağlar da "müsbet ilim" diye sunulan bir nevzuhur görüş ile "iman"ı ara­sında, şüphe ve tereddütler içerisinde bocalayıp kalmış­lardır.

Sadece Darwin nazariyesi mi? Felsefe ve sosyoloji kitaplarına buna benzer ne tahrip kalıpları, ne dinamit­ler yerleştirilmiştir.

Bir neslin iflâsı işte böyle sergilenmiştir. Türk çocukla­rının ortak bir kıymet hük­mü etrafında birleştirilememesinin, millî yapımızdan her gelenin bir taş koparmayı başarmasının sebebi budur.

NAZARİYE Mİ, KANUN MU?

Darwinizm nedir? Adı üs­tünde "Darwin Nazariyesi", "Evrim Teorisi"...

Lamarck diye bir bilgin çıkmış, "evrim" düşüncesini sistemleştirmiş. "Çevrede kazanılan karakterler, ırsiyet yoluyla yeni doğanlara geçer" demiş... İsbat vasıtası olarak da "zürafa"yı göster­miş... Güya, önceleri boyun­ları kısa olan zürafalar yüksek dallardan yiyeceklerini temin etmek için boyunlarını uzata uzata uzun boyunlu ol­muşlar. Bu özellikleri ise ırsiyet  yoluyla  yavrularına geçmiş, bugünkü zürafa türü böylece oluşmuş.  Meraklı bilim adamları, bu kehaneti isbat etmek için az uğraş­mamışlar. Zavallı kobay farelerin hem erkek, hem dişisinin kuyruklarını kesmişler; bu kuyruk kesme ameliye­sini, bıkmadan - usanmadan tam 21 nesil devam ettirmiş­ler. Fakat yavru farelerin kuyrukları bir milim bile kı­salmamış...       Savaşlarda, trafik kazalarında sakat ka­lan binlerce kişinin peşine düşmüşler, çocuklarının da babaları gibi sakat doğma­sını boşuna beklemişler...

"Darwin" diye bir bilim adamı daha da ileri gitmiş. "Çevreye en iyi uyan, en kuvvetli olan kalır, bütün za­yıflar ortadan kalkar. Böyle­ce yeni türler ortaya çıkar" demiş. Rivayeti kendinden menkul bu iddia da işbatlanamamış. Zira ne zayıflar ortadan kalkmış, ne yeni tür­ler ortaya çıkmış. Şayet bunu isbat etselerdi, bütün canlıların basit ve tek hücre­den meydana geldiğine, balık, kurbağa, sürüngen, maymun derken "eşref-i mahlûkat" dediğimiz "insan"ın ortaya çıktığına bizi de inandıracaklardı. Olma­dı! Ne tesadüflerle asıl ve tek hücre, ne balıktan kurbağa ve sürüngen, ne sürüngen­den maymun, ne maymun­dan tek bir insan "evrim"leştirebildiler...

GİZLİ KALAN MAKSAT

Bir Darwin çıkmış. Hevesli bir araştırmacı olarak ba­zı tahminlerde bulunmuş, bir hipotez ortaya atmış. Belki de ilim aleminde dikkatleri üzerine çekmek istemiş. Çekmiş ve tatmin de olmuş... O kadar işte!.. Başka bir iddiası yok ki adamın!.. Fakat biz­deki gayretkeşlik var ya, zavallı Darwin'in tahmin diye öne sürdüğü fikirlerini bir biyolojik "kanun" bir ilmi "gerçeklik" olarak sunmu­şuz. Tarihî “materyalizm”e eşsiz bir malzeme bulduğu­muzu sanmışız. Bu gayret­keşlikten yarın tahmin ve teori sahibi Darwin de şikâ­yetçi olacaktır. Zira hiçbir dürüst, yapıcı bilim adamı, görüşlerinin —Millî Eğitim Gençlik ve Spor Bakanı'mız Sayın Dinçerler'in ifadeleriy­le- "ayırıcı", "kırıcı", "şa­şırtıcı", "ilme güveni sarsı­cı" "dinde şüphe uyandırıcı" maksatlara merdiven yapıl­masını istemez.

Millî Eğitim Gençlik ve Spor Bakanı Sayın M. Veh­mi Dinçerler konuya el atmış bulunuyor. Bu gün de biyoloji öğretmenleri ve uzman bilim adamlarıyla bir toplantı ya­pacak. Bu toplantı ve istişa­releri ileride de sürdürecek. Maksat, bir teori, bir hipotez uğruna Türk çocuklarının inanç ve vicdanlarıyla ters düşmelerini önlemek. Ders­lerde karşı görüşlere de yer verilmesini, kanaat ve kara­rın çocuklara bırakılmasını sağlamak...

Din görevlileri de artık ra­hatlamışlardır. " Bir tarafta dinî inançlarımız ve dinin söyledikleri; diğer yanda resmî müfredat, resmî kitap, resmî görüş... Biz ne yapa­lım!" diye sıkıntıya düş­meyeceklerdir.

Darwinizm ilmî bir "ka­nun" değil, biyolojik bir "gerçeklik" değil, tahmindir, faraziyedir.

Bizim gözümüzde değeri de o kadardır.