Hamdi Mert :: hamdimert.com
Köşe Yazıları
DİN SOSYAL BİR DİSİPLİNDİR - 23 Mart 1984

(Tarihimizde ölüyü soyan, güç­süze saldıran, devlet, millet malını yağmalayan örnekler yoksa, bunu ulu Müslümanlığa borçluyuz.)

Din içtimaî bir terbiye, bir disip­lindir. Türk milleti tarih içeri­sinde bu terbiye ile beslenmiş, İs­lâmiyet'le bütünleşmiştir. Türk in­sanının içtimaî münasebetlerinde, yaşayış özelliklerinde, kültür ha­murunda bu karakter hâkimdir. Düğünümüz, bayramımız, sevinci­miz, kederimiz, destanımız, tür­kümüz bu özellikler, bu güzellik­lerle süslüdür.

İslâmiyet'le tanışmamız, doğ­duğumuzda kulağımıza okunan "Ezan"la başlar. Henüz temyiz kudretimiz bile yokken "ayıp", "günah" mefhumları ile tanışırız. Anamızın adından önce "Allah" adını öğreniriz.

"Millet olma" kabiliyetimiz "bayram", "cuma" gelenekle­riyle gelişmiştir. Her Türk insanında bu bayram, cuma terbiyesin­den izler vardır.

Türk milleti büyük çilelerden, tecrübelerden geçmiştir. Cephede kocasının "şehid" olduğunu du­yan gelin komşusuna sığınmış; or­tada kalan "yetim" bir "ehl-i iman" tarafından yetiştirilmiş, büyütülmüştür. Halkımız arasında hâlâ "yetim malı", "dokunulmaz şey"dir. Başkasının "ırzı" kendi ırzımızdır. Başkasının malı "kul hakkı''dır diye korunmuştur.

Tarih boyunca insanımız Türk­lüğünü bu sayede koruyabilmiş, hayatını böylece sürdürebilmiştir.

Tarihimizde ölüyü soyan, güç­süze saldıran, devlet, millet malını yağmalayan örnekler yoksa, bunu ulu Müslümanlık'a borçluyuz. Kul hakkını Allah'ın engin affediciliğinin dışında bırakan dinî prensip, tarihimizi "maddeci", "yağmacı" bir tarih olmaktan kurtarmıştır.

Son yüzyıl içerisinde görülen millî sarsıntıları hazırlayan sebep­ler iyi tahlil edilmelidir. Millî geri­lemelerimiz daima dinde yozlaşma ile paralel bir seyir takip etmiştir. Bu bize "Materyalist" akımların hediyesidir. Medenî olmayı dinden uzak durmada gören zihniyet, ye­ni yetişenlerin gönüllerine' 'ayıp'' "günah", "yasak" mefhumları yerine başka mefhumlar koymuş­lar; "ayıplı", "günahlı" nesiller yetiştirmişlerdir.

Bizi medenî dünyanın gerisinde bırakan, bu ayıplı, günahlı nesil­lerdir. Eşsiz tarihinde "soygun" "gasp" nedir bilmeyen millet, son yıllarda toplu soygunlar, yol kesmeler, işyeri işgalleri ile karşı­laşmıştır. Devlet malı, kul hakkı artık "dokunulmaz"lar arasında değildir. Zira inançlarımızda, gele­neklerimizde mevcut bu içtimaî di­siplin tohumlarını -bilerek bil­meyerek- kuruttuk. Çocuklarımıza "dünya refahı", "ahiret mes'uliyeti" ideallerini veremedik. On­ların zihinlerinde "Dünya-Ahiret" dengesini kuramadık.

İnançlara, geleneklere dayalı "ahlâklı şahsiyetler" yetiştirmedikçe ne iş verimi, ne piyasa ahlâ­kı sağlanabilir. Polis ve kanun gü­cünün yanına, “din”in içtimaî di­siplin kaidelerini koymak zorunda­yız.