ÇOCUK TERBİYESİ (Aileden alınan, çocuğun karakterinden silinmeyecek bir derin izdir. Destanlarımız, menkıbelerimiz, halk hikâyelerimiz, efsanelerimiz, hep aile ocağında terennüm edilir.)
Bazı okuyucularımız, okullarda çocuklarının terbiyesine yeteri kadar önem verilmediğinden söz etmekte, çocuk terbiyesinde okul ve öğretmenlere düşen görevlerden bahsetmemizi istemektedirler.
"Aile", "çevre" ve "okul", çocuğun yetişmesinde müessir 3 ortamdır. Çocuk aile içerisinde yaşar; sokak, arkadaş, cemiyet, kulüp ve benzeri yakın çevrede iyi-kötü alışkanlıklar edinir; okulda eğitim görür. Çocuğun eğitiminde bu 3 ortamdan hangisinin daha önemli olduğu her zaman tartışılmıştır.
Sıhhatli eğitim bu 3 unsurun işbirliği ile sağlanır. Ailede öğretilenlere okul, okulda öğretilenlere aile yardımcı olmuyorsa; aile ve okulda öğretilenleri sokak ve yakın çevre çocuğun elinden alıyorsa; bu eğitim sıhhatli bir eğitim olamaz. Çocuğun ruh, beden ve zihin yapısı ise çekişen bu unsurlar arasında denge kuracak güçte değildir.
Çocuğun gözünü açtığı, temyiz gücünü kazandığı, en çok beraber bulunduğu ortam, şüphesiz ailedir. Bu bakımdan çocuğun karakteri âdeta anne-baba elinde yoğurulur. Disiplin, terbiye, iyi-kötü alışkanlıklar, kendine güven, çevre ile uyum kabiliyeti çoğunlukla ailede kazanılır. Okul bu duyguları iyi yönde geliştirir. Hattâ okuma çağında da çocuk, günün büyük bir bölümünü ailesi içerisinde geçirir. O halde çocuk terbiyesinde "aile" unsuru ağır basmaktadır.
Okul yöneticileri ve öğretmenler, çocuğun eğitimi için anne-babalardan yardım istemektedirler, öğretim ve yöneticilerin, çocukların her biri ile ayrı-ayrı ilgilenmeleri -mevcut eğitim sisteminde-mümkün değildir. Ebeveyn çocuğu sadece aile içerisinde değil, sokakta, dernek-kulüp gibi sosyal çevrede ve okulda da takip etmek; onun ruh dünyasını zenginleştirmek, karakterini oluşturmakla mükelleftir.
Eğitim, ana kucağında başlar. Çocuk terbiyesi bir san'attır. Bu san'at, annenin elindeki kutsi gergefte işlenir.
Aileden alınan, çocuğun karakterinden silinmeyecek bir derin izdir. Destanlarımız, menkıbelerimiz, halk hikâyelerimiz, efsanelerimiz, hep aile ocağında terennüm edilir.
Okul, çocuklarımızın karakter hamurunun yoğurulduğu ikinci ocaktır. Edebiyatı, folkloru, irfanı, san'atı, musikisi, hayranlıkları, tepkileri, tutkuları ile bizim olacak nesil, okulda dokunacaktır. Dilimizi, musikîmizi, mimarimizi, geleneklerimizi, denizimizi, dağımızı, tepemizi çocuklarımızın sevgi dağarcığına katacağımız tezgâh, okul tezgâhıdır.
Gazete, dergi, kitap, televizyon, radyo, video, kaset, perde, sahne, bildiri, broşür, cemiyet, kulüp, sendika ve benzeri vasıtalar ise aile ve okulda yapılan eğitimi tamamlayan yakın çevreyi oluştururlar.
Çocuğunu iyi yetiştirmek isteyen, bu 3 müessiriyete de hâkim olmalıdır.