değil, OsmanlıTürk medeniyetinin tohumu, çekirdeği olduğu için.."
MİLLİ TANIMAK
Rahmetli Zeka KONRAPA "Bolu Tarihi" diye hacimlice bir kitap yazmıştı. "-Hocam, niçin sadece Bolu'nun tarihi?" demiştim de, rahmetli; "-Oğlum! Bunun adı BoluTarihi... Oku, göreceksin, aslında Türk Tarihi" cevabını vermişti, Özdemir BİRSEL Beyefendiyi dinlerken, Zekâi KONRAPA hocamı hatırladım. Doğru idi... Dalları üç kıtayı kavrayan muhteşem Osmanlı ağacının kökleri, münbit Bursa topraklarında idi. Bursa'yı tanımayan, Osmanlı-Türk ruhunun imanı san'atlaştırarak dokuduğu kumaşı da tanıyamazdı. Bursa'yı tarihi çehresiyle tanıyan, o çekirdeği kendi içinde yeniden çimlendirebilirdi.
Bir milleti tanımak istiyorsanız, o milletin milli kültürüne bakınız. Musikisine, mimarisine, ahlâkına, terbiyesine... Milleti insanlık ailesinin ayrı bir üyesi yapan, bu farklı tad, farklı renk, farklı zevktir. Gel gör, biz birbuçuk yüzyıldır suyu tersine akıtmaya çalışıyoruz. İlerleyen milletler, "Redd-i miras"la değil, milli kültür köklerini tarihin tecrübe derinliklerinden besleyerek büyüyorlar. Biz ise Sayın Birsel Beyefendi'nin san'atlı ifadesiyle "Yabancı kültürlerle dokuduğumuz alacalı kumaşı bir gömlek gibi giymeye özeniyoruz".
178 filme imzasını atmış yapımcı, yönetici Özdemir BİRSEL, sinema san'atında müsbet yeni bir gelişmenin eşiğinde görülüyor ve sesleniyor:
"-Türk toplumunda madde zengini, mânâ zenginine tepeden bakacak kadar kıymet hükümlerini kaybetmiştir. Maddecilerin insanı sadece bir ücret ve hazım cihazından ibaret saydıkları günümüzde, tıpkı eskisi gibi derin ruhlu, engin görüşlü bir nice Allah yolu insanlarının varlığını belirtmelerini; biz de varız demelerini bekliyorum!"
İnce ruhlu, bir san'atkâr insan, yarım asra yaklaşan san'at hayatına yeni bir yön çizmişcesine böyle diyor. Karşımıza yakında yeni eserler, yeni müjdelerle çıkacağını, halen üzerinde durduğu çalışmalarından öğrendik.
Sayın Birsel ve onun gibi düşünenlerin, sinema san'atında yeni bir dönemin müjdecisi olmalarını diliyoruz.