Hamdi Mert :: hamdimert.com
Köşe Yazıları
SİGARA ÜZERİNE - 7 Mart 1986

Bazı tehlikeler var. Tehli­ke olduğu bilinir, ona gö­re tedbirler alınır. Kimse di­namitle oynamaz. Hiç kimse akrepten hoşlanmaz, yı­lanla arkadaşlık etmez. Ka­fes arkasındaki aslana, kap­lana bile korkmadan, güvercine-tavusa yaklaşır gi­bi kimse yaklaşamaz. Ve­rem, kanser mikrobundan herkes kaçar da, nezle grip ve soğuk algınlığına pek az kişi aldırır.

Prof.Dr.Fuat Aziz GÖKSEL'in bir konferansını din­lemiştim. "Hafif içki" denilen "bira"yı ağır içkiler­den; "rakı"dan - "şarap"tan daha tehlikeli buluyordu. "Zira..." diyordu, "Bira ayaküstü, yemek arasında, su içer gibi, meşrubat alır gi­bi içiliyor. Sık içilen içki alış­kanlık yapar. İşte biranın tehlikesi burada!"

Aziz   dost   Göksel'in "Gençlik Yılı"nın açılışında yaptığı konuşmada, Sayın Cumhurbaşkanımız da hazır bulunmuştu. Cumhurbaşkanı'mız elinin altında şüphe­siz güvenilir rapor, doküman ve istatistikler vardır. Nite­kim, çok geçmedi, "İçki, ku­mar, sigara gibi zararlı alışkanlıkları bırakma kampan­yasını başlattı. Bu kampan­ya, özellikle sigara açısından yurt çapında ma'kes buldu. Dicle Üniversitesi Rektörlü­ğü, üniversite içinde karşılık­lı sigara ikramını yasakladı. Tekel Genel Müdürlüğü, si­gara reklamlarını kaldırttı. Bazı valilikler, resmî daireler ve toplu işyerlerinde sigara içilmemesi konusunda ted­birler geliştirdiler. Bir günlük gazete, "Sigarayı bırak" kampanyası başlattı.

NİÇİN TEHLİKE

Sigaranın tehlikesi nere­den geliyor? Önce ihtiva ettiği zehirden, sonra da, bir "tehlike" olarak görülme­mesinden. Hiç kimse sigara­dan "verem" mikrobundan, "kanser" virüsünden kaçar gibi kaçmıyor. Sigarayı teh­like olarak görmüyor. Sayın Göksel'in tabiriyle, işte teh­likesi de buradan geliyor.

Türkiye Yeşilay Cemiyeti Genel Başkanı Selâhaddin KAPTANAĞASından, Yeşi­lay'ın 66'ncı kuruluş yıldönümü vesilesiyle bir mektup aldım. Yeşilay'ın emektar kumandanı mektubuna "A'-dan Z'ye Sigara" adında 330 sayfalık bir de kitap eklemiş. Mektubu ve kitabı dikkatli­ce okuyunca doğrusu ürperdim.

Son araştırmalar, sigara­nın gizli tehlikeler taşıyan na­sıl sinsi bir düşman olduğu­nu ortaya çıkarmış. Öyle ki, tütününde, kâğıdında, du­manında, başta katran ol­mak üzere nikotin, kolidin, nikdin, piridin, amonium, siyonit, siyanejen, arsenik, kurşun, karbonmonoksit, karbondioksit ve kansere yol açan bin kadar zehirli mad­de bulunuyormuş.

Akciğer kanserine yakala­nan hastaların %94'ünün: gırtlak kanserine yakalanan­ların 99'unun sigara tirya­kisi oldukları anlaşılmış… Fransa'da 1973 yılında ölen 24 bin kanser hastasının 18 binine sigaranın sebep oldu­ğu açıklanmış.

Sigara içen kadınların çocuklarında sakatlık ihtimali­nin %65 gibi ciddî bir raka­ma ulaştığı tesbit edilmiş... Sigara içmeyen kadınlarda kısırlık %3 iken, sigara içen­lerde bu oran %41 boyutu­na ulaşmış. Erken doğum ve düşük yapan annelerin %80'inin sigara içen anneler olduğu sonucu ortaya çıkmış..

Bacaklarında damar tıka­nıklığı bulunanların %90'ının sigara içenlerden olduğu belirlenmiş.

Bütün uyarıcı ve uyuşturu­cular arasında en fazla ölü­me sebep olan madde sigara imiş. Worsldwathe Instute tarafından yapılan bir araş­tırma sonunda, dünyada heryıl iki-üç milyon insanın sigaradan öldüğü anlaşıl­mış. Diğer tütün mamulleri hesaba katılırsa, rakam 5 ka­tına ulaşıyormuş. Sigaradan ölenlerin sayısı, trafik kaza­larında ölenlerin 7 katı imiş..

ASIL TEHLİKE

Kaptanağası'mn himme­tiyle elimize gecen kitap­taki tesbitlerin en korkuncu şu: Sigara içen bir kimse, si­gara içmediği halde bu du­manı teneffüs etmek zorun­da kalan kişiyi de %40 ilâ %80 arasında zehirliyormuş. Düşününüz; sigara iç­meyeceksiniz, canınızı dişini­ze takıp delikanlı oğlunuzun sigaraya alışmasını önleme­yi başaracaksınız, buna rağ­men sigaraya bağlı hastalık­lardan siz de payınızı alacak­sınız. İşte asıl garip olan bu! Dünya üzerinde hiçbir hukuk ve mantık, bir başka­sının sıhhatına zarar vererek keyiflenmeyi meşru ve ahlâ­kî sayamaz.

Bir arkadaşınım şu sözü­nü hiç unutmam: "Eşim ve çocuklarımla yolculuk yap­mak, en büyük hazzım. Fa­kat uzun otobüs yolculukla­rında, hiç tanımadığım adamların ağzından burnundan savrulan dumanları, karımın-kızımın tenef­füs etmek zorunda kalmala­rı yok mu? Sırf bu yüzden yolculuklara çıkamıyor; "kin" nedir bilmediğim hal­de, bu yüzden kinleniyor, öf­keleniyorum. Ulusoy Firması'nın NEOPLAN'larında sigara içmenin yasaklandığını gördüm de, kendilerine dua ve teşekkür ettim.

Hep "Avrupa" deriz. Av­rupa'da bu işler halledilmiş. Birçok Avrupa ülkesinde si­gara tüketimi hızla azalma­ya başlamış. Uçak, tren ve otobüslerde sigara içenler bölümleri ayrılmış. Bizde "Ana-okulu" servislerinde bile, şoför efendinin sigara içtiğini söylesem inanır mısı­nız bilmem... Eve döndükle­rinde çocukların üst-başları sigara kokuyor. Bu yüzden servise binmek istemiyorlar da, anne-babalar çaresizlik­ten, kafese kanarya sokar gi­bi, küçücük yavruları servi­se her gün zorla tıkıştırı­yorlar.

Görüldüğü gibi sigara ça­ğımızın bir hastalığı. Mede­niyet hastalığı. 1985de siga­raya 1 trilyon 12 milyar lira harcamışız. Bu para ile kaç fabrika, kaç baraj, kaç okul, kaç hastane, kaç kilometre­lik yol yapılır, onu uzmanları bilir. Ülkemizde 20 milyon kişi sigara içiyor ve zehirle­niyor. Geri kalanlar da, içenlerin dumanından nasip­leniyor. Bu 20 milyonluk sigara mübtelâsı nüfusa gün­de 1500, yılda 500 bin kişi ekleniyor. Liselerimizde si­gara kullanımı %40'tan baş­lıyor, %90'a kadar çıkıyor.. Türkiye nüfusunun %63'ü, içki ya da sigaraya mübtelâ.

Ne diyelim, kolay gelsin...