Yakın tarihimiz içerisinde bir kısım Türk aydını dine ilgisiz, hattâ "karşı" bir tutum içerisinde görülmüştür. Bu "karşı" ve "ilgisiz" tutum şiirde, edebiyatta, sanatta planlı şekilde sürdürülmüştür.
Yüzyılı aşkın süredir devam eden bu yanlış uygulama sonunda tarihimize, inançlarımıza, geleneklerimize yabancı nesiller yetişmiş; içtimaî yapı bu yüzden ciddi mânâda sarsılmıştır.
Son çeyrek yüzyılda millî bünyemizde görülen sosyal sarsıntıların vebali; sineması, tiyatrosu, şiiri, edebiyatı, hattâ okul kitapları ile Türk aydını üzerindedir. Bu yanlış uygulama, boynumuza; tarih, gelenek ve inançlarına ters bir nesil yüklemekten ibaret kalmamış; "devlet-millet" bütünleşmesi de sarsılmıştır. Aydın kesimin bu tutumu sebebiyle tabanda devlete karşı tavırlar, kırgınlıklar, istismarlar belirmiştir. Devlet ise bu engelleri aşıp millete inememiştir.
Bu bir "aydın ihaneti"dir. "Materyalizm"in kökleri bu aydın ihanetinin kanatları altında yeşermiş; inanan-inanmayan, eski-yeni sürtüşmeleri ortaya çıkmış; her kesim diğerine şüphe veya peşin fikirlerle bakmış; fikirde, sanatta, edebiyatta, yiğitlikte velûd Türk milletinin adeta kökleri kurutulmuştur. Yeni neslin -birkaç imalât hatâsı hariç- bir "tepki nesli" halinde yetişmesi bundandır.
Okumuş kesim her ülkede geniş ve yaygm halk tabakalarının kültürünü geliştiren; onları yeni bilgilere, yeni metotlara yönlendiren kesimdir. Halkla, halkın yaşayış ve kültür varlığı ile içiçedir. Bu yüzden de halk üzerinde itibarı, nüfuzu, müessiriyeti vardır.
Son yüzyıl Türk aydını ise halka inememiş; millî zevklere, millî kültüre, millî tutkulara yabancı kalmış; "sırça köşk"ünden dışarıya adım atamamış; mutlu azınlık psikozundan kurtulamamıştır. Geniş halk tabakaları bu kesime "Çocuklarının terbiyesini elinden alan", millî değerlere inanmayan, kendine ters insanlar olarak bakmıştır. Son yüzyıl Türk aydınının halkla bütünleşememesi, millî bünyede sosyal sürtüşmeler ortaya çıkması bundandır.
"Gülhane Hatt-ı Humâyu-nu"na kadar uzanan bu süre içerisinde her nesilden birkaç soluktur ki, bayrağı düşürmemiş; millete malolmuş her iyi hamle bu birkaç güçlü soluğun eseri olmuştur. Son yıllarda ise yeni bir nesil, bir anlayış sökün etmiştir. Bu yeni nesil -günübirlik siyasetin yer yer mesafe almış tefrikası bir yana bırakılırsa- kendi aydınını da yetiştirmeye başlamıştır.
Bu bir "yeni anlayış", "yeni arayış"tır. Bu yenileşmeye son yıllarda resmî uygulamalarla hamle kazandırılmıştır.
Kültür, sanat ve edebiyatta meyvelerini henüz yeni görmeye başladığımız bu yeni nesil ve anlayış, Türkiye'nin son ümididir.