“Dindar olmak, çağdaş olmaya; çağdaş olmak, dindar olmaya mani midir? Dindarlık ve çağdaşlık arasında bir paralellik veya zıtlık mevcut mudur?”
Toplum içerisinde "-Dindar olmak, çağdaş olmayı engeller" anlayışında olanlar da, "-Dindar olmak çağdaş olmanın gereğidir" diyenler de vardır.
Dindarlık, mensubu bulunduğu dini benimsemek ve yaşamaktır. Çağdaşlık ise çağın şartlarını bilmek, yaşayışını bu şartlara uydurmak demektir.
Bir kimsenin hem dinini benimsemesi, hem çağın şartlarına uyması mümkün müdür? Konuyu özetleyen soru budur.
"Çağın şartları"ndan maksat şüphesiz toplum için lüzumlu bilim, teknik ve müşterek kıymet hükümleridir, ilmî gelişmelerin gerisinde kalmamak; insanın insan olarak sahip bulunduğu tabiî hakların herkese tanınması, çağın şartları icabıdır.
Çağdaş olmak bu demekse, son ve yegâne hak din olan İslâmiyet, "Evrensel" denilen insan haklarınıanımakla kalmamış, bunlar için dünyevi ve uhrevî müeyyideler getirmiştir.
İslâmiyet'in ilme verdiği önem, ilâhî ve beşeri hiçbir sistemde yoktur.
Dahası, İslâmiyet cemiyetin huzuru için içtimaî dengeler getirmiştir. İşçi-işveren, fakir-zengin, kadın-erkek, ebeveyn-çocuk, öğreten-öğrenen, âmir-memur... arasında, iki tarafa da hak ve mükellefiyetler tanıyan içtimaî muvazeneler öngörmüştür. Cemiyet bu dengelerle ayakta durur.
İslâmiyet'in sınırsız "SEVGİ" motifi, canlı-cansız bütün kâinatı kucaklamıştır. Yunus'ta, Mevlânâda görülen "insan sevgisi", bu motifin ışıklı ve küçük bir görüntüsüdür. İnsanlık kavgadan barışa, husumetten dostluğa bu ışıkla yürümüştür.
Nüfus, ihtiyaçlar, değer yargılarındaki farklılık, menfaat çatışmaları ve ekonomik sıkıntılar çoğaldıkça çağın problemleri de artmıştır. Bu problemleri kontrol altında tutmak için, insanları bir noktada birleştirecek "müşterek"lere ihtiyaç vardır. Bizim için tartışılmaz müşterek, ferdin irfan hayatına her şeyden çok önem veren; beşerî zaaf ve ihtirasları kontrol altında tutan; menfaat grupları arasında içtimaî dengeler kuran İslâmiyet'tir.
"Dindar olmak çağdaş olmayı engeller" kanaati, 19'-uncu yüzyıl "Pozitivizm"inden kalma eski bir anlayıştır. "Atom Fiziği", "İzafiyet Nazariyesi", "İlliyet Prensibi" 19'uncu yüzyıl Pozitivizm'ini sarsmış ve "Metafizik"i müsbet ilimlerde de söz sahibi yapmıştır.
“Dindar olmak çağdaş olmanın gereğidir” sözü ise şimdilik güzel bir temenniden ibarettir. Fakat "zaman", insanlığı bu anlayışa doğru götürmektedir.