Hamdi Mert :: hamdimert.com
Köşe Yazıları
RAMAZAN’LA BULUŞMA - 1 Haziran 1984

Müslümanlık, Türk millî kültürünü oluşturan un­surlardan biridir, ilkidir.

Namaz ibadetinden; ön­ce cami mimarisi, giderek bir cami kültürü oluşmuş­tur. Cuma kültürü, bayram olayı, mevlid gerçeği hep milli kültürümüzün din kay­naklı unsurlarıdır.

Oruç ibadetinden de bir "Ramazan geleneği", "Ra­mazan kültürü" doğmuştur. Düğünümüz, derneğimiz, imecemiz gibi bir de Rama­zan kültürümüz var. Bu kül­tür sahur davulu olur, iftar pidesi olur, Ramazan sayfa­sı olur; kandil kutlaması, bayram hazırlığı olur, 7'den 70'e herkesi kuşatır, kucaklar.

Ramazan, Türk milleti­nin hayatında bir sosyal ha­disedir. Ramazan bunu bil­diğinden midir, nedir, bizim­le buluşmasını her yıl ayrı günlerde yapar. Yazda kış­ta, yaylada sahilde, obada çadırda, şehirde konakta... sofralarımıza hep ayrı gün­lerde gelir. Her mevsimin havasından, meyvesinden ayrı ayrı koklamak, ayrı ayrı tatmak için. Soğuğumuzla da tanışır, sıcağımızla da.. Bizi kışta da bulur, yazda da…

Ramazan'la buluşmak için, Ramazan'la tanışmak onu dört el, dört göz beklemek gerekmez. Siz onu beklemeseniz de o sizi bulur, Kaçmak isteseniz kaçamazsınız. Minarelerle el-ele verir, mahyalaşır, size yukarı­dan bakar. Pide satan ço­cukla kol kola girer, yolunu­zu keser. Aldığınız gazete­den, açtığınız radyodan, seyrettiğiniz televizyondan hep yüzünüze gülümser. Ga­zetenizi, radyonuzu, televiz­yonunuzu kapatsanız, mer­siye olur; salâ olur; salâvat olur; kapınızdan-pencerenizden gözünüze-gönlünüze dolar... Ramazan, millet ha­yatımızda böylesine bir olay, bir hayat gerçeğidir.

Çocukluğumuzdan beri kaç kış, kaç yaz, kaç bahar Ramazan'la buluştuk; Ra­mazan'la sofraya oturduk; Ramazan'la teravihe dur­duk; onunla acıktık; onunla doyduk. Ömrü olan, daha kaç yaz; kaç bahar; kaç kış onunla karşılaşacak? So­kakta, sofrada, bayramda, kandilde... Kaçsa da, kucak açıp karşılasa da...

Ramazan'la gerçek bu­luşma, onunla barışmak de­mektir. Geldiğini, geleceği­ni bildiğimize göre, onu bir gerçek olarak kabul etmek, onu değerlendirmek demek­tir. O bize gülüyorsa güleryüz göstermek, kucak aç­mışsa kucaklamak demek­tir. O bir gerçekse hakkını vermek; dediğini, istediğini etmek demektir. Aslında is­teyen o değil, biziz... Öyley­se ondan istediğimizi almak demektir. Ramazan bu yıl bizi aca­ba nasıl, nice buldu?.. So­kaklarımız kan deryası de­ğil. Kulaklarımıza cahil, kor­kak, kaçak, yasak, tüfek ses­leri gelmiyor. İşyerlerimiz açık... Gönüllerde şüphe yok... Zihinlerde tereddüt yerine ümit var... Bir iyilik, düzlük bekliyoruz derken, Ramazan'la buluştuk...

Bu buluşma bir ümit ol­sun, müjde olsun, düzlüğe çıkış olsun!..