Ne küçültelim, ne büyütelim. Koeatepe Camii nihayet açılıyor. Nereden nereye? Nasıl başlandı, bugüne nasıl gelindi, bir hikâye ki, merak etmeye değer...
Kocatepe Camii'nin inşâsı fikri, hemen hemen Cumhuriyet'le yaşıt. O yıllarda Başkent Ankara'ya Cumhuriyet'i temsil eden bir de mabed kazandırılması düşünülmüş. Bu fikir bizzat M.Kemal Atatürk tarafından zamanın Diyanet İşleri Başkanı R.Börekçi'ye açılmış... Tahakkuku ise işte bugünlere kadar uzayıp gelmiş... Kime niyet, kime kısmet?
Bugünden geriye doğru baktığımızda, Kocatepe ile ilgili köşetaşları şöyle karşımıza çıkıyor:
İlk dernek 1944'te kurulmuş... "Ankara Yenişehirde Bir Cami Yaptırma Kurumu" adlı dernek... 72 kişilik kurucu heyetin başında Ahmed Hamdi Akseki var. Bir yandan arsa aranırken, diğer yandan proje yarışması açılmış. 14 projenin katıldığı yarışma sonunda, "Uygulanabilir" bir eser çıkmamış… Arsa olarak önce Saraçoğlu, sonra Ziya Gökalp Caddesi'nde bir yer düşünülmüşse de, bu yerler, musavver ideal külliyeye uygun bulunmamış...
Proje ve arsa üzerindeki tereddütler, zamanı 1956 yılına kadar getirmiş. Bu tarihte, başbakan Adnan Menderes olaya el atmış. Ankara'ya hakim Kocatepe, cami mimarisinde Cumhuriyet dönemini temsil edecek musavver ulu mabed için uygun bulunmuş.
"Türkiye Diyanet Sitesi Yaptırma Derneği" adını alan dernek 1957 yılında yeni bir proje yarışması açmış. Değerlendirme heyeti 36 eserden hiçbirinin "Arzu edilen neticeye tam olarak erişemediği"ne karar vermiş. Fakat V.Dalokay ve N.Tekelioğlu'nun müşterek projeleri "Uygulanabilir" bulunmuş.
İlk temel 1963 yılında atılmış. 1964 yılında eserin bugün Diyanet hizmet binası olarak kullanılan bölümü bitirilmiş...
Projenin, geçmişte hiç uygulanmamış "Kabuk çatı" sistemi kamuoyunda uzun süre tartışılmış. Sonunda uygulamadan vazgeçilmiş. Açılan yeni yarışmayı H.Tayla ve F.Uluengin'in bugün uygulanan projesi kazanmış.
Yeni projenin temeli 30 Ekim 1967'de, önü "Miraç Kandili" olan bir günde atılmış. 29 Ekim 1969'da yine "Miraç Kandili" olan manâlı bir günde, mabedin 5 bin kişilik alt katı ibadete açılmış. 1981 yılında dernek kendini feshetmiş ve inşaatı T.Diyanet Vakfı’na devretmiş.
28 Ağustos Cuma günü ise (bugün) külliye resmen açılıyor. Çok şükür.
Ankara'nın göğe uzanan en yüksek eli Kocatepe minareleri, şimdi Türkiye'nin büyümeye ve bütünleşmeye olan niyazını bulutlarla birlikte taşıyor.
Kocatepe, 24 bin kişilik iç ve dış mekânı, 600 ve 150 kişilik iki konferans salonu; 1200 araçlık otoparkı, 15 dönümlük modern marketi, idarî büro ve gezinti yerleriyle cami mimarisinde Cumhuriyet dönemini temsil eden bir külliye...
"Kuba Mescidi"nden Kocatepe'ye uzanıp gelen çizgide, eski güzelliklere yeni güzellikler katan bir eser...
Kocatepe'nin klasik tarzı, bazı kişi kuruluş ve basın organlarınca eleştiriliyor. Bu eleştiri belli ki açılıştan sonra da sürecek. Onlara, caminin huzur veren harimine kadar gelip, ellerini huşu ile rahmet-i Rahman'a açmalarını dilerim. Eminim kanaatları değişecek.
Eserin yaşayan en büyük emektarları İ.H.Yılanlıoğlu ve T.Altıkulaç ile irtihal eden usta mimarı R.KAPUCUOĞLU başta olmak üzere emeği geçenlerden Allah razı olsun.
Ne yapalım? "Geç olsun da güç olmasın..."