Hamdi Mert :: hamdimert.com
Köşe Yazıları
İLAHİYAT FAKÜLTELERİ VE PROBLEMLERİ - 30 Ekim 1987

19 Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi tarafından düzenlenen bir sempozyumda ilahiyat fakültele­rinin müfredat ve tedris problemleri tartışıldı. 21-23 Ekim 1987 tarihleri arasında 3 dolu günde, 10 yoğun celsede, birbirinden muhtevalı, boyutlu, ufuklu 33 bildiri sunuldu ve bu bildiriler, bilim adamlarınca 3 gün boyunca tartışıldı.

Şunu düşündüm: Nereden nereye gelmişiz? Bu mem­leketin okumuş insanının, doktorunun, hâkiminin, mü­hendisinin; özellikle din bilgininin, dini bileninin az-çok kıt olduğu devirlerden bugüne gelmişiz... Din eği­timi seminerlerinin yapıldığı bu mesut günlere... Çok şükür... Dost-düşman görecek, inşallah daha iyi yerle­re geleceğiz... Milletçe...

İlahiyat fakülteleri, dinî, meslekî öğretmen ve eleman yetişiren yegâne yüksek öğretim kurumları... İmam-hatip liseleri de, din hizmeti ve yöneticilikleri de bu fa­külte mezunlarının himmet ellerinde...

BRANŞLAŞMA KONUSU

İlahiyat fakültelerinde 40 çeşit ders okutuluyor. Gün de ise 9 saatlik yoğun tedris programı... Üniversite dü­zeyinde bu ders çeşitliliği ve yoğunluğunun dünyada emsali de yokmuş...

5 yıl boyunca 40 çeşit, her gün 9 saat ders ile meşgul edilen; düşünme, katılma, inceleme, tahlil, sentez fır­satı verilmeyen bu çocuklar, mezun olunca, -her kapı­yı açan anahtar gibi- hem "müftülük" yapıp, fetva ve­recek; hem "vaizlik" yapıp, insan zihninin-düşüncesinin bu kadar geliştiği hür düşünceli-demokrat 20. asır insanını çok ustalık isteyen "din" konusunda irşad ede­cek; hem "öğretmenlik" yapıp, Kur'ân-ı Kerim, Tef­sir, Fıkıh, Hadîs, Arapça, Kelam okutacak... şeytan ku­lağına kurşun...

"Öğretmenlik", "müftülük", "vaizlik" "cami gö­revliliği", her biri ayrı vasıflar isteyen meslekler... O hal­de karşımıza "branşlaşma" konusu çıkıyor, "öğretmen" ve "Diyanet" elemanı olarak iki ana-branş ve kendi içinde yan branşlar... Nasıl olacağı, üze­rinde çalışılınca ortaya çıkar... Samsun ilahiyat Deka­nı, mevcut sistemi bozmadan dahi branşlaşma konu­sunda mesafe alınabileceğini, işin uzmanı olarak orta­ya koydu. Üniversiteden kuru bilgi küpü veya her ko­nuda bir şeyler bilen bilgi mozayiği değil, ihtisas ele­manı yetiştirmesi beklenir. Öğrencisine düşünme, araş­tırma, katılma imkânı veren bir öğretimle.. Bunun için de ders çeşidini ve günlük ders saatini bugünkünün ya­rısı, hatta üçte birine düşürecek bir düzenleme hedef alınmalıdır görüşü ağırlık kazandı.

UYGULAMA YILI

Tıp fakültelerinin son iki yılı uygulama yılları hali­ne getirildi. İsabetli de oldu. Bugün artık kızamıklı ço­cuk görmemiş, eline şırınga almamış doktor yok. Ama hiç mihraba geçmemiş, vaaz kürsüsüne oturmamış, minbere çıkmamış mezunlarımız var. Garip, yanlış... O halde ilahiyat fakültelerine uygulama yılı veya yılları koymalı... Öğretmen olacaksa Millî Eğitim Bakanlığı, Diyanet personeli olacaksa Diyanet'le sıkı işbirliği ile gerçekleştirilecek uygulama yılı veya yılları...

Samsun İmam Hatip Müdürü Remzi Yavuz'un tabiriyle bir model-insan ki; bilgide büyük, görgü ve tecrübede de büyük... Meslekî otorite olmada büyük, in­celik ve nezakette de büyük... Ciddiyet ve uslulukta bü­yük, güleryüzlü, mütebessim olmada da büyük...

İlahiyat fakültesi mezunları işte asıl o zaman maşerî vicdandaki en büvük yerini alacak...