Hamdi Mert :: hamdimert.com
Köşe Yazıları
MÜSLÜMAN’IN KADERİ - 11 Mart 1988

“Kader" ve "Kazâ" kulu mazur gösteren bir tecelli olamaz. İlâhî takdirin, kulun fiiline bağlı olmayan hikmetleri bulunsa da...

İslâm milletlerinin bugün içinde bulundukları müzmahil durum, "takdir-i ilâhi" şemsiyesine sığınmayı asla meşru kılmaz. İslâm'ın cihanşümul mesajını Kızılderili-karaderili dünyanın her köşesine tebliğ ile muvazzaf Müslümanlar’ın eski dünyadan -yeni dün­yaya perişanlıkları, darmadağınıklıklarının dünyevî ve­balidir. Ahiretteki sorumlulukları ise herhalde daha va­him olacaktır.

Müslüman milletlerin Filistin'den Kara Afrika'ya durumları, İslâmiyet'in ekmel din oluşuna ters bir tecellîdir. Osmanlı'nın "emn" ve "ümran" medeni­yetinin enkazı üzerinde ortaya çıkan 40 ayrı çadır dev­letinin horoz döğüşü gibi birbirlerine efelenmeleri, bu ibtidailiğin sonucudur. Silâh tüccarı devletlerin yegâ­ne pazarı bu bölge ise, buna vebalin de ötesinde bir sıfat bulmak lâzım... İnsan öldüren bu silâhların hele bir de Müslüman'dan-Müslüman'a çevrildiği düşünü­lürse...

Güneşin doğuşu, karanlığın en koyu noktasından sonra başlar. Karanlık, bir bakıma ışığa müjdedir. İs­lâm âleminin en karanlık günlerinde İkbal ve Akif’in verdiği kurtuluş müjdeleri, Türk milletinin silkiniş ve ardından istiklâl vakıasını getirdi. Bölgemiz açısından içinde bulunduğumuz dağınık günlere müjde olacak bir kıpırdanış görüyoruz: Filistin uyanışı... Filistin'de bir diriliş, Filistin'de bir silkiniş, Filistin'de bir "Artık yeter!.." deyiş görüyoruz... Gözlerini esir kamplarında açmış; "hürriyet" nimetini görüp-tatmamış önünde durulamaz bir sel, "-Bizim de diyeceklerimiz var!.." diyor.

Bakalım İsrailoğulları'nın "Arz-ı Mev'ud" hayali ve "Cevher Kavim" efsanesi bu selin önünde ne ka­dar duracak?..

İsrailoğulları bir rüya görmüşlerdir. Gerçekleşmesi muhal olan o rüyayı şöyle yorumlarlar: "-Bizim rüyalarımızın kanatları vardır. Sınır tanı­mazlar. Yehova'nın Eski Ahit'te vadettiği Nil'den-Fırat'a bütün bölgeler, Yahudi kolonizasyonuna açıl­malıdır."

GAP Projesi ile canlandırmaya çalıştığımız bölge, bütünüyle Harran Ovası ve Harran Medeniyeti'nin ye­şerdiği topraklar bu rüyanın içindedir. Güneydoğu böl­gemizde kaynatılmaya çalışılan dışarıdan kaynaklı fitne kazanının körükleyicileri arasında kimlerle beraber kimlerin de bulunduğu, böylece bir daha anlaşılıyor...

Bütün dünyada "Milliyetçilik" ve dine bağlılığı yık­mak için "mutlu azınlık"lar, azınlık lobileri oluştu­ran İsrailoğulları zaten gördükleri rüya ile kanatlan­mışlar; "Fuhuş sektörü" başta olmak üzere kurduk­ları ahlâksızlık kolonisi ile bütün dünyaya hâkim ol­muşlardır, öğünmek mümkünse, bununla öğünebilirler... Ama bakalım nereye kadar?..

Filistin'deki sessiz uyanışın altında en modern silâh­ları teslim alacak bir potansiyel görülüyor... Gandi'nin silâhsız zaferi gibi, bu uyanış İslâm âleminin inti­bahına vesile olursa, güneşi müjdeleyen karanlık bir daha aralanacaktır.

Filistin Kurtuluş Teşkilâtı Ankara Temsilcisi Ebu Firaz'ın bir kahırlanışını hatırlıyoruz. Bu kahırlı dileğinde Firaz şöyle diyordu: "-Ülkemizde şehidimizi gömmek için bir karış toprak verin bize!.."

Aynen böyle diyordu... Ne denir? Şehidi olmayan millet millet değildir. Şehidi-şûhedası olanın, tez za­manda vatanı, istiklali de olur.

Filistin uyanışında, İslâm âleminin kaderini değiş­tirecek bir yeni dirilişin tohumları saklı... Göreceksiniz...