Siz bu satırları okurken —Allah nasib ederse— biz mukaddes ve muazzam "Kâbe"nin müemmen haremine inmiş olacağız. Gönlünde bu duyguyu taşıyan herkese nasib etmesini C.Hak'tan dilerim.
Eskiden aylarca süren çetin yolculuklar için "hac kervanları" düzenlenirdi. Karadan ve denizden... Bu uzun ve muhataralı yolculukta karşılaşılan güçlükler, "şiir", "destan", "ağıt" olarak san'at ve edebiyatımıza girmiş; güzergâhı, uğrak ve mola yerleri hakkındaki hatıra ve efsaneler, Anadolu insanının hafızasında, deyişlerinde yeralmıştı.
Şimdi kara yolundan 3 günde, hava yolundan 3 saatte Hicaz topraklarına ulaşıyorsunuz. Ne kadar şükretsek azdır. Ne yol kesen haramiler, ne altın aramak için karın deşen eşkıya, ne de uzun, muhataralı yolculuk şartları...
Hep düşünmüşümdür, karadan birkaç gün; havadan birkaç saat süren bu yolculukta acaba eskiye göre daha mı az ecir alınıyor? C.Hakk'ın ganî hazinesi karşısında bu düşünce ve tereddüt bile yanlış değil mi? "Bana yürüyerek gelene, koşarak gelirim" buyuran C.Hak, Edirne'den, Erzurum'dan, Kırşehir ve Adana’dan yola çıkarak Hicaz yollarına dökülen 100 binlik hacı ordusunun ecrini tenkis eder mi? Ve dünyanın her yanından gelen ak, sarı, kara derili milyonla insanın...
Şüphesiz en doğrusunu C.Hak kendi bilir.
Ulaşım ve haberleşme imkânlarındaki gelişmeler, hac seyahatinde ortaya çıkan ve önceden tahmin edilemeyen beklenmedik güçlükler; Mekke-Medine-Arafat ve Mina'da zaman zaman görülen problemler sebebiyle hac yolculuğu yine de çok yönlü, külfetli, güçlükleri olan bir seyahattir.
Hac seyahatinin tabiatında külfet ve güçlük vardır. Nitekim, hac menâsiki ile ilgili "niyet"lerde hemen daima "Feyessirhü lî", "Feyessirhâ lî" cümleleri yer alır. Yani "Tavaf", "Sa'y", "Mikat ve Arafat"a çıkışın kolaylaştırılması C.Hak'tan temenni ve niyaz edilir. Bu sebeple fıkıh kitaplarında hac yolculuğuna "külfet" yolculuğu da denir.
Düşününüz, 100 bin kişiyi ait oldukları illerden alacaksınız; çöller, çöllerden zor gümrük kapıları aşacaksınız; Mekke-Medine-Arafat ve Mina'da tam 4 defa kondurup kaldıracaksınız; sıcak, hastalık ve izdihamla savaşacaksınız; sağlığı ve hayatı size mevdu bu orduyu aldığınız gibi sahiplerine iade edeceksiniz...
Ayrı ülke, ayrı dil, ayrı iklim, yabancı mevzuat, düzensizlikten doğan izdiham-ezilme-kaybolma olayları... Bu şartlarda nerede, ne zaman, hangi problemlerin çıkacağı önceden kestirilebilir mi?.. Allah muhafaza buyursun... Cümle ümmet-i Muhammed'i.
Bu problemler sebebiyle hac organizasyonunda bu yıl ilâve tedbirler alınmış: Sağlık personeli ve rehber din görevlisi sayısı arttırılmış. Mekke-Medine-Arafat ve Mina'da sağlık istasyonu, yatak sayısı, kayıp ve irtibat büroları sayısı keza arttırılmış.
Karayolunun Irak güzergâhı için iki ülke arasında hey'etler gelip-gitmiş ve yol emniyeti için ek tedbirler geliştirilmiş.
Kızılay sağlık ekibimiz, karayolu üzerinde belli nokta ve mola yerlerinde geçici sağlık istasyonları kurmuş.
Tercüman, hac olayını takip için, bu yıl daha güçlü bir ekip göndermiş.
Bütün bu tedbirler, Türk vatandaşına hakettiği hizmeti yapmak ve C.Hakk'ın rızâsını talep için... Türk milleti, Türk insanı buna lâyık. Daha büyüklerine de...
Önümüzdeki hafta size kâinatın kıblegâhı mübarek, mukaddes, müemmen "Kâbe"den sesleneceğim. Allah nasib ederse...