Afganistan cihadının Türk kamuoyu tarafından bilinmeyen bazı yönlerini; bu konuda Türkiye'yi bekleyen tarihî mükellefiyeti okuyucularıma ve ilgililerin takdirlerine sunacağım. 12 Ağustos tarihli sohbetimde ifade etmiştim. O günden bu yana iki hafta içerisinde önemli gelişmeler oldu. Bunlardan biri, Afganistan'ın istiklâlini yeniden kazanması için ülkesinin bütün resmî, siyasî, coğrafî imkânlarını seferber eden ve sonunda hayatını kaybeden Ziya -ül- Hak'ın şehadeti; diğeri Türkiye'nin Afganistan olayına yaklaşımının giderek netleşmesidir. İlk hadisenin ortaya çıkardığı belirsizlik, temenni ediyoruz ki, ikinci gelişme ile yeniden mecrasına girecek; bölgede ortaya çıkan tedirginlik ortadan kalkacaktır.
Sovyet Türkistanı'ndan "Amu Derya" ile ayrılan Güney Türkistan'da bugün 5 buçuk milyon Türk yaşamaktadır, bu Türk nüfus, Sovyet işgalinden önce silâhsız; eğitim imkânı olmayan; idarede, siyasette, askerlikte söz hakkı bulunmayan 2'inci sınıf vatandaş durumunda idiler. Bunun sebebini anlayabilmek için 100 yıl geriye gitmek lâzım: İngilizler, Afganistan'dan çekilirken idareyi l'inci çoğunluk durumundaki Türkler'e ve 2'inci çoğunluk olan Farslar'a değil, 3'üncü azınlık durumundaki "Peştu"lara verdiler. Zira Peştular tarihte millet olamamış, hiçbir misyonu bulunmayan bir 3'üncü azınlıktı, İngiltere'ye ve bölge ülkelerine karşı problem çıkarmayacak bir tabî devlet, ancak Peştu azınlığı ile kurulabilirdi, öyle yaptılar. Bununla kalmadılar. Türk ve Fars nüfusunun silâhlarını topladılar. Dahası, Türk nüfusu bin kilometre uzaklıktaki Margo ve Registan çöllerine mecburî tehcire tâbi tuttular. Türk çocuklarını okutmadılar. İdare, siyaset ve askerlikte Türkler'e yer vermediler. 5 buçuk milyon saf Türk nüfustan bugün 5 tane asker, idareci, maarifçi veya politikacı bulamazsınız. Sovyet ve Çin Türkistanı'nda, Azerbaycan ve Balkanlar'da oynanan oyun burada da oynanıyor; tarihin Türk varlığına karşı vebali burada da tahakkuk ediyordu.
İşgalden sonra Rus askerine karşı en şanlı mücadele, Sovyet sınırındaki Afgan Türkistanı'nda verildi. Zira bölgenin gerçek sahibi Türkler silâhlanmışlar; anavatanlarını savunmaya koşmuşlardır. Peştular'ın gündelik sızma ve vurkaç hareketlerine karşı Türk mücahidler canlarını dişlerine takmışlar; Sovyet kuvvetlerinin yıldırılmasında gerçek rolü oynamışlardır.
Afganistan için çarpışan bugün 150 bin Türk mücahid bulunmaktadır. Bunlardan 65 bin mücahide kumanda eden Azad Beg Kerimî ve yakın çevresi bu yılın Ramazan ayında ülkemize gelmişler; başbakan ve ilgili bakanlarla görüşmüşler; durumlarını dünya üzerindeki tek müstakil Türk devletinin hükümet üyelerine anlatmışlardır.
Ülkemize gelen heyette yer alan Abdülhakîm İsmail Halife -el- Buhari ve Afganistan'dan yeni dönmüş mücahidlerle hac seyahatim esnasında Medine ve Taifte görüştüm. Böylece ilk elden, Afganistan Türklüğü'nün bizce bilinmeyen problemlerini dinledim. Yardım komitelerince, Türk mücahidlere silâh ve mühimmat vermekte nasıl cimri davranıldığını; Türk mültecilerin diğer azınlık mülteciler karşısındaki acıklı durumlarını...
Afganistan Türk varlığının istikbale muzaf arzusu, Sovyet kuvvetlerinin çekilmesinden sonra Afganistanda kurulacak yeni devlette nüfusları oranında söz sahibi olmaktır. İşgal sebebiyle bugün silâhlanmışlar; hürriyetin tadına varmışlardır. Bundan sonra artık silâhlarını bırakmak niyetinde değildirler. Haklarını alıncaya veya ölünceye kadar...
İran kaynaklı Fars azınlığı "Nuristan" adıyla devletlerini şimdiden kurmuşlardır. Peştular'ın arkasında Pakistan vardır. "Ya 5 buçuk milyonluk Türk varlığının arkasında kimler var?" sorusu bugün en çok sorulan sorudur.