“Güneydoğu Anadolu Projesi” üzerine çok şey söylendi. Bu sebeple o konuda "yazmak" ve "okumak" herkese "cazip" gelmeyebilir. Fakat bu yazıda GAP olayı, değişik bir açıdan değerlendirilecektir.
Kalkınma hamlelerimizde GAP, tarihî bir hadisedir. Bütün insanlık tarihi gözönüne alındığında bakıp geçilemeyecek bir olay... "Süveyş Kanalı"nın açılması gibi, "Mezopotamya vakıası" gibi adı üstünde bir medeniyetin; "Harran medeniyeti"nin yeniden ihyası...
Her medeniyetin bir "kültür"ü vardır. Hiçbir medeniyet "kültür"süz doğmamış; manevî, kültürel tedbiri olmadan ayakta kalamamıştır. Eski Yunan-Roma ve Bizans medeniyetlerinin akıbeti de, Emevî-Abbasi-Selçuklu ve Osmanlı medeniyetlerinin inkırazı da aynı sebebe dayanır. Teb'ayı birbirine rabteden manevî bağın, kültür bağının kopmasına...
"Urfa"yı "Şanlı" yapan ruh hâlâ ayaktadır ve Şanlıurfa hâlâ dipdiri bir kültür hamûlesidir. Geçmişini ve bugününü inceleyiniz: "Urfa", Osmanlı'ya ve Cumhuriyet'e hep bağlı kalmıştır. Ne "huruc", ne "isyan" Urfa'ya ayak basamamıştır. Son yıllar karışıklıkları ise, "Urfa"yı teslim alamamış; onu peşine takamamıştır.
"Bugün"e gelince: Şanlıurfa bugün de "geçmiş" ile "gelecek" arasında bir "köprü" gibidir. Bunu, "Urfa"lının birçok medeniyeti tevarüs etmiş, "Şanlı" geçmişine ve "Urfa"yı yönetenlerin basiretine borçluyuz. Urfa'da "devlet" bu basiretle "temsil" ediliyor. Vali Karacan, bitmez enerjisi ve eşsiz tevazuu ile "devlet"i "millet"e indirmeyi ve sevdirmeyi başarmış. İkibinbeşyüz yerleşme biriminin her birine bir değil, birkaç defa ulaşmış. Bir yandan bu birimleri belli merkezlerde toplamanın kaygılarını taşırken, diğer yandan, oraların ihtiyaçlarıyla dertlenmiş. "Yol", "su", "elektrik" derken, "okul" ve "cami"yi de unutmamış. Bu iki müesseseyi ise birbirine ters görme yanlışına asla düşmemiş. "Okul" da yapmış, "cami" de... Karacan okulları yanında "Vali Karacan Camii" de olmuş. Şanlı ve kadirşinas Urfalı, "din" ve "devlet" esprisini, camiine, devletini temsil edenin adını vererek yaşatmayı amaçlamış. Bu espriyi gören, din istismarlı-dine bühtan telkinlerin ağına düşer mi?
Gaziantep Üniversitesine bağlı Şanlıurfa İlahiyat Fakültesi, bu bölgede yeşermeye başlayan müstakbel kalkınma hamlesine manevî-kültürel bir teminat olmaya namzettir. İlk bakışta altyapısız, acele-siyasî bir yatırım gibi gözüken İlahiyat Fakültesi, içeriden bakıldığında geç kalmamak için alelacele yapışılmış bir "çare"dir. Güneydoğu Anadolu Projesi bitirildiğinde, bölgede 10 kat artan bir nüfus sirkülasyonu olacaktır. Ortadoğu'nun kalbi olacak bölgeye yönelecek beynelmilel fesat hareketlerine ise, manevî yapıyı tahkim edecek tedbirlerle şimdiden hazırlıklı olmak gerekmektedir. İlahiyat Fakültesi, bunun için en köklü ve kalıcı çaredir.
Fakülte Dekanı Prof. Dr. Rami Ayas, bunun şuurundadır. Maddî kalkınmaya ruh ve cevher katacak ilim ordusunun heyecanını şimdiden duymaya başlamıştır. Sayısı henüz yirmi olan öğrencilerini, manevi fâtihler olarak yetiştirmenin zor planları üzerindedir. Dirayetli vali, şuurlu belediye başkanı, gayret ve himmetli dekan tebrik ve şükrana lâyık.
Bölgenin yarınki şartları sebebiyle olay bir din öğretimi olayı değil, "devlet" ve "beka" olayıdır. GAP hamlesine bu manevî üniteyi de düşünüp katanlardan Allah razı olsun.