Buzullar altında kalan birkaç "balina"nın kurtarılabilmesi için ABD'nin nasıl seferber olduğunu hep beraber gördük. Filistin'de, kendilerine taş attı diye İsrail askerlerince kurşunlanan 5 yaşındaki çocuğu da.
Dünya "iyi"lerle "kötü"lerin birarada yaşadıkları bir "cennet" öyle mi? Bu değerlendirmeyi "iyi"ler mi yapıyor, "kötü"ler mi? "iyi"ler yapıyorsa, mes'ele yok, dünya gerçekten de "cennet" demektir. Ya dünyayı kendilerinden yana "iyi" gören, "kötü"lerse, buna nasıl inanılır?
5 yaşındaki "sabi" değildir sadece Filistin'de kurşunlanan? Bu zulme seyirci kalan bilcümle insanlıktır. Ve insanlığın binlerce yıllık tecrübeyle geldiği "medeniyet (!)"tir... Domuzların pastayla, insanların lâfla beslendikleri dünyada ne güzel (!) seviye!.. Yazık, ama kime?..
ZAFERLE RANDEVU
"3 çeyrek yüzyıldır süren zulüm batağında şafak sökmek üzere"... Arafat böyle diyor. "Söyleyene değil, söyletene bak" demezler mi? C. Hak nelere kadir değil. "Ne mümkün zulm ile, bîdâd ile imha-yı hürriyet/Çalış, idraki kaldır muktedirsen ademiyetten/Civanmerdan-ı milletle hazer gavgaadan ey bîdad/Erir şemşir-i zulmün ateş-i hûn-ı hamiyetten...
%60'ı sürgün, % 40'ı işgal ve zulüm altında bulunan bir milletin "İstiklâl" ilânına, bakalım medenî dünya ne diyecek? Kartaca'nın imhası, Afganistan'ın işgalindeki sessizlik mi, yoksa buzullar altında kalan balinaya gösterilen "insanlık" mı, hangisi?..
Dünya tekin değil. Öyle olsaydı, Sovyet, Çin, Bulgar, Yunan işgali altında onmilyonlarca "Müslüman-Türk" esaret hayatı yaşar mıydı? Güney Afrika'da 3-5 milyon beyaz-azınlığa güttürülen 30 milyonluk siyah-çoğunluğu, şu çook medenî dünya ne ile izah ediyor?.. Sonuçları hâlâ devam eden "Hiroşima" ve "Nagazaki" çılgınlıkları neyin nesidir, bilenimiz var mı?
Amerika kıt'asında, "bizon" sürüsü avlar gibi imha edilen "Kızılderililer"in; Sovyetler'de, Bulgar demirperdesinde en tabiî insanlık haklarından bile mahrum yaşatılan Müslüman-Türk çilesinin hesabı sorulacaksa, Filistin kurulacak... Filistin kurulacaksa, göreceksiniz, bir-gün ötekilerin de hesabı sorulacak. İnsanlıktan "idrak" kalkmadıkça bunlar olacak... Şafağı görerek, zaferle randevulaşan Arafat'ı konuşturan ilâhî kudret bunu irade etmişse...
BİZE DÜŞEN-DÜŞMEYEN
Türk milleti tarihte hep mağdur ve mazlumun yanında yeralmıştır. Arafat, Türkiye Cumhuriyeti Devleti için, Birleşmiş Milletler'de de, içinde bulunduğumuz bölgede de ağırlığınız var diyor ve diplomatik destek istiyor. Hani halkımızın "el yardımı, dil yardımı" dediği cinsten... Şimdi "millet"in gözü "devlet"inin üzerindedir. " Yıkılış"ta rolümüz ne idi, bakalım "kuruluş"ta ne olacak diyor.
Cezayir örneğindeki tarihi hatayı telâfi edecek bir diplomatik jest... İsrail'i ilk tanıyan biz olmuşuz. O yarışı burada da kazanmak. Millet onu istiyor...
Eloğlu buzullarda mahsur kalan balinanın bile hesabını yaparken, kendi vatanında esir alınıp kurşunlanan "sabî-sıbyan"ın yanında yeralmak... Zalimin ve şağilin yanında değil... Bize yakışan budur!..
ABD'deki Yahudi lobisi şantaja şimdiden başladı, "AT'ye girmenizi engelleriz" gibilerden. "AT"ye girmenin bedeli, diplomasimizi dışarıdan yönlendirmekse, bırakın o da onların olsun!.. "Başı dik yaşamak, zilletle yaşamaktan yeğdir" sözü, işte bugün içindir...