Hamdi Mert :: hamdimert.com
Köşe Yazıları
BUZULDA BİR BALİNA FİLİSTİN’DE BİR ÇOCUK - 28 Ekim 1988

Buzullar altında kalan birkaç "balina"nın kurtarılabilmesi için ABD'nin nasıl seferber olduğunu hep beraber gördük. Filistin'de, kendilerine taş attı diye İs­rail askerlerince kurşunlanan 5 yaşındaki çocuğu da.

Dünya "iyi"lerle "kötü"lerin birarada yaşadıkları bir "cennet" öyle mi? Bu değerlendirmeyi "iyi"ler mi ya­pıyor, "kötü"ler mi? "iyi"ler yapıyorsa, mes'ele yok, dünya gerçekten de "cennet" demektir. Ya dünyayı ken­dilerinden yana "iyi" gören, "kötü"lerse, buna nasıl inanılır?

5 yaşındaki "sabi" değildir sadece Filistin'de kurşun­lanan? Bu zulme seyirci kalan bilcümle insanlıktır. Ve insanlığın binlerce yıllık tecrübeyle geldiği "medeniyet (!)"tir... Domuzların pastayla, insanların lâfla beslen­dikleri dünyada ne güzel (!) seviye!.. Yazık, ama kime?..

ZAFERLE RANDEVU

"3 çeyrek yüzyıldır süren zulüm batağında şafak sökmek üzere"... Arafat böyle diyor. "Söyleyene de­ğil, söyletene bak" demezler mi? C. Hak nelere kadir değil. "Ne mümkün zulm ile, bîdâd ile imha-yı hürri­yet/Çalış, idraki kaldır muktedirsen ademiyetten/Civanmerdan-ı milletle hazer gavgaadan ey bîdad/Erir şemşir-i zulmün ateş-i hûn-ı hamiyetten...

%60'ı sürgün, % 40'ı işgal ve zulüm altında bulunan bir milletin "İstiklâl" ilânına, bakalım medenî dünya ne diyecek? Kartaca'nın imhası, Afganistan'ın işgalin­deki sessizlik mi, yoksa buzullar altında kalan balinaya gösterilen "insanlık" mı, hangisi?..

Dünya tekin değil. Öyle olsaydı, Sovyet, Çin, Bulgar, Yunan işgali altında onmilyonlarca "Müslüman-Türk" esaret hayatı yaşar mıydı? Güney Afrika'da 3-5 milyon beyaz-azınlığa güttürülen 30 milyonluk siyah-çoğunluğu, şu çook medenî dünya ne ile izah ediyor?.. Sonuçları hâlâ devam eden "Hiroşima" ve "Nagazaki" çılgınlıkları ne­yin nesidir, bilenimiz var mı?

Amerika kıt'asında, "bizon" sürüsü avlar gibi imha edilen "Kızılderililer"in; Sovyetler'de, Bulgar demirper­desinde en tabiî insanlık haklarından bile mahrum ya­şatılan Müslüman-Türk çilesinin hesabı sorulacaksa, Fi­listin kurulacak... Filistin kurulacaksa, göreceksiniz, bir-gün ötekilerin de hesabı sorulacak. İnsanlıktan "idrak" kalkmadıkça bunlar olacak... Şafağı görerek, zaferle randevulaşan Arafat'ı konuşturan ilâhî kudret bunu irade etmişse...

BİZE DÜŞEN-DÜŞMEYEN

Türk milleti tarihte hep mağdur ve mazlumun yanında yeralmıştır. Arafat, Türkiye Cumhuriyeti Devleti için, Birleşmiş Milletler'de de, içinde bulunduğumuz bölge­de de ağırlığınız var diyor ve diplomatik destek istiyor. Hani halkımızın "el yardımı, dil yardımı" dediği cins­ten... Şimdi "millet"in gözü "devlet"inin üzerindedir. " Yıkılış"ta rolümüz ne idi, bakalım "kuruluş"ta ne ola­cak diyor.

Cezayir örneğindeki tarihi hatayı telâfi edecek bir dip­lomatik jest... İsrail'i ilk tanıyan biz olmuşuz. O yarışı burada da kazanmak. Millet onu istiyor...

Eloğlu buzullarda mahsur kalan balinanın bile hesa­bını yaparken, kendi vatanında esir alınıp kurşunlanan "sabî-sıbyan"ın yanında yeralmak... Zalimin ve şağilin yanında değil... Bize yakışan budur!..

 ABD'deki Yahudi lobisi şantaja şimdiden başladı, "AT'ye girmenizi engelleriz" gibilerden. "AT"ye girmenin bedeli, diplomasimizi dışarıdan yönlendirmekse, bı­rakın o da onların olsun!.. "Başı dik yaşamak, zilletle yaşamaktan yeğdir" sözü, işte bugün içindir...