Hamdi Mert :: hamdimert.com
Köşe Yazıları
ÇAĞDAŞ AYIP - 20 Ocak 1989

Yargıtay bir karar almış: Bu karara göre "21 yaşını dolduran kadınları kendi rızalarıyla pazar­lamak" suç değilmiş... Hâkimin, elindeki kanun ne ise ona göre karar vermek zorunda olduğunu biliriz? Sö­zümüz ona değil...

Asıl dikkatimizi çeken şu: Bazı konularda çok dik­katli olan "basın"ımız hayrettir konunun "insanî yönü" üzerinde olsun hiç durmadı. Bir de "kadın hakları" savunucuları, bu konuda kurulan "dernek" ve "vakıf"lar... "Satılan, pazarlanan" bu kadınlar ni­hayet "insan"dır. Allah'ın "eşref-i mahlükat" olarak yarattığı varlık... "Ana"dır, "evlât"tır, "bacı"dır. Ba­şımıza tâc ettiğimiz, "cennet"i ayaklarının altına ser­diğimiz, "namusumuz", "ırzımız"dır.

Öyleyse, nerede "insan hakları" "kadın hakları" savunucuları?., Beyoğlu'nda "resmî karar"la birkaç köpek itlaf edildi diye sesini yükselten "koruma" der­nekleri, aynı Beyoğlu'nun arka sokaklarında pazarla­nan bu çağdaş köleler için aynı duyarlığı niçin gös­termezler?

NEREDEN-NEREYE?

"Kadını 4 duvar arasından kurtaralım" derken, onun karanlık dehlizlerde satılıp-pazarlanması nok­tasına ulaşmışız... Yazık!.. "Türban"ı baş ve çenenin neresinden bağlarsak "çağdaş" olur diye araştırırken, nereden-nereye gelmişiz?

Devlet televizyonunda her gün "çok erkekli", "nikâhsız" yaşamanın renkli filmlerle özendirildiği Türkiye'de artık bunlara alışacağız... Nitekim, henüz "okul" sıralarında okuyan kız çocuğunun "kürtaj" kuyruğunda hayatını kaybetmesi üzerinde durmadık da, çocuğun "anne-baba" korkusuyla kürtaj olmak zo­runda kalmasına yüklendik... Kutsal okul sıralarında gayrımeşru çocuk edinilmesi üzerindeki "anne-baba" ve "kamuoyu" baskısı kalksın dedik. Bu sınırlar kal­kar, bu bağlar kopar, bu kutsallar unutulursa, ne "devlet" fikrinin, ne "vatan" mefhumunun kalacağı­nı düşünmeden...

“İMAM-HATİP LİSELİLER GELİYOR!”

Bir gazetenin 9 Ocak 1989 tarihindeki başlığı bu idi... Son günlerde ağız birliği etmişçesine, belli bazı basın organlarında bir dinî hassasiyet, alabildiğine körükleniyor.

"Kadınların pazarlanması"na, "nikâhsız" ve "çok erkekli" yaşamaya duyarsız olan biz, bakınız bazı kutsallar konusunda ne kadar duyarlıyız imam-hatip liseleri ve öğrenci sayısı hakkında çe­şitli gazetelerde, birbirini tutmayan endişeli (!) rakamlar yayınlanıyor... "İmam-hatip liseleri" ve öğrencileri hızla artıyor diye âdeta çığlıklar atılıyor.

Bir gazete de, imam-hatip lisesi mezunlarının üniversiteyi kazanma oranının diğer liselerden daha yük­sek olduğundan yakındı. Yani "başarı"dan şikâyet...

Bu bir "arz-talep" konusudur. Herkes, daha iyi ye­tiştiren; mezunları açıkta kalmayan okulları tercih eder. İmam-hatip liselerinin üniversiteye emsallerinden daha çok öğrenci vermesi, bu okullarımızın kalite ve gücü­nü gösterir. Üniversiteyi kazanamayan, mezunlarına iş verilmeyen sünepe okullar olsaydı, madalya mı verecektiniz?

Hem siz "irtica" diye, "gizli din eğitimi" diye bir şeylerden yakınıp durmaz mısınız? Öyleyse, korktuğu­nuz şeylere deva diye "devlet"in kurduğu resmî mü­esseselerden ne istersiniz?

Hep merak ederim: İmam-hatip lisesi mezunları kimden daha az vatanperver imiş ki, birtakım kişiler "devlet" adına onları ikide bir yargılamaya cür'et ede­biliyorlar? Sahi, bu çocuklar kimden daha az vatanper­ver? "Devlet" ve milletini kimden daha az sever?

"Devlet"in açtığı; yönetip-denetlediği bu güzide mü­esseseler ve orada okuyanlar bu nevzuhur tavırlara bakarak, "devlet"ine küsup-karşısına geçmiyorsa, ina­nınız bu onların, kendilerini eleştirenlerden daha "vatanperver" olmalarındandır.

Türkiye'de kavram kargaşası bitmedi... Bizi ayakta tutan değerleri yıkmaya devam ediyoruz. Hesapsız­ca... İşte bizim çağdaş ayıbımız!..