Hamdi Mert :: hamdimert.com
Köşe Yazıları
DİN EĞİTİMİNİN PROBLEMLERİ - 3 Ağustos 1984

Türkiye'de din eğitimi, cumhuriyetin kuruluşundan bu yana çeşitli safhalar geçirdi. Cumhuriyetin kuru­luş yıllarında imam-hatip okullarına ve ilahiyat fakül­tesine yer verildi Bu mües­seselerden imam-hatip okul­ları 1932, ilahiyat fakültesi 1933 yılına kadar faaliyet gösterdi. Tevhidi Tedrisat Kanunu'nun öngördüğü din eğitimi okulları bu inkıtadan sonra 1949 yılından itibaren tekrar açılmaya başlandı. 1949 yılında Ankara İlahiyat Fakültesi, 1951 yılında 7 imam-hatip okulu, 1959 yı­lında İstanbul Yüksek İslâm Enstitüsü açıldı.

1931 yılına kadar ortaöğ­retimde, 1933 yılına kadar il­köğretimde isteğe bağlı ola­rak okutulan din bilgisi ders­leri, ihtiyari olarak 1949 yı­lında ilkokullara, 1956 yılın­da ortaokullara, 1967 yılında liselere tekrar konuldu.

Bugün 8 ilahiyat fakülte­si, 374 imam-hatip lisesi, ilk ve orta öğretimde hem de Anayasa gereği mecburî din dersleri safhasına geldik.

Millî Eğitim Bakanlığı ve Yüksek Öğretim Kurulu görev alanında yürütülen bu hizmetlere ilâve olarak, Diyanet İşleri Başkanlığı kanadında da yaygın din eğitimi müesseseleri mevcut. Sayıları 3 bini aşan Kur'ân kursunda Kur'ân-ı Kerîm'in okunması ve ezberlenmesi yanında dini bilgiler, siyer ve ahlâk dersleri okutuluyor. Yaklaşık 50 bin camide yürütülen hutbe ve va'z hizmetlerin ise halkımızın din konusunda aydınlatılması maksadına müteveccih. Ayrıca her cami
görevlisi (imam-hatip, müezzin-kayyım), kendi ca­miinde isteyen vatandaşlara Kur'ân öğretmekle muvaz­zaf.

Radyo ve televizyondan yapılan dinî yayınlar da, yay­gın din eğitimi cümlesinden.

Bugün çok şükür bu vüs'ate ulaşmış bulunan din eği­timinin küçük-büyük prob­lemleri yok mudur?

DİYALOG NOKSANLIĞI

Millî Eğitim Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlı­ğı, Yüksek Öğretim Kurulu ve TRT Kurumu Genel Mü­dürlüğü tarafından kendi özel teşkilât kanunları icabı yürütülen din eğitimi hiz­metlerinde akla ilk gelen problem diyalog noksanlığı­dır.

İmam-hatip lisesi ve ila­hiyat fakültesi mezunlarını Diyanet İşleri Başkanlığı is­tihdam ediyor. Diyanet İşle­ri Başkanlığı ve Türkiye Di­yanet Vakfı, bu okulların öğrencilerine    burs    veryor. İmam-hatip lisesi inşaatlarının hemen tamamı Diyanet İşleri Başkanlığı taşra teşki­lâtı temsilcilerinin omuzla­rında. Radyo ve televizyonu da içine alan her çeşit vasıta ile din konusunda toplumu aydınlatmak, Teşkilât Kanu­nu icabı Diyanet İşleri Baş­kanlığına ait. Hizmetleri bu kadar iç içe olan kuruluşların mevzuata dayalı ve yakın iş­birliği içerisinde bulunmala­rı, bu kuruluşların standart metod ve hedeflere ulaşmala­rı, hizmetin verimi için şart.

DİĞER PROBLEMLER

Din eğitimi, okullara ve belli derslere inhisar ede­mez. Din, yaşanan bir olay­dır. Belli derelerde verilen kuru bilgilerle değil, bütün hayata sindirilerek verilir. O halde din eğitimi, din dersle­ri yanında dinî şahsiyeti bes­leyen musiki, edebiyat, gü­zel san'atlar, tarih, fizik, kim­ya, biyoloji, astronomi gibi derslerle irtibatlı olarak ve­rilmeli; din ve dünya ilimleri arasında köprüler kurulmalı­dır. En azından dini gün ve bayramlarda dini muhtevalı filmlerle dini hayat güçlendi­rilmeli, dini kötüleyen, ina­nanların dini duygularını rencide eden her türlü yayın yeniden gözden geçirilmeli­dir. Birinin yaptığını diğeri­nin bozduğu eğitim sistemi ile millî bütünlük sağlana­maz.

Eğitim mes'elesi büyük ölçüde öğretmen mes'ele-sidir. Öğretmenin ahlâkı, şahsiyeti, karakteri yanında okuttuğunu bilmesi ve yaşa­ması da ehemmiyetlidir. Okullarda yürütülen din ve ahlâk kültürü eğitiminin en önemli problemi, kanaatımızca branş öğretmeni noksanlı­ğıdır.

Din eğitiminin problem­leri şüphesiz, belirtilen bir­kaç konudan ibaret değildir, ilahiyat fakülteleri, bünyele­rine uygun bir sistemle öğ­renci almalıdırlar. Değişik kaynaklardan gelen, dini kültürleri farklı, bazısı istekli, bazısı isteksiz, gayri müteca­nis öğrencilere standart bir eğitim yaptırılamaz. İmam-hatip liseleri ve ilahiyat fa­kültelerinde ders sayısı çok­luğu öğrenciyi fevkalâde bu­naltmaktadır. Bu okullarda lisan eğitimi ve meslek ders­leri ciddi şekilde ve mutlaka tahkim edilmelidir.

İlk ve ortaokullarla lise­lerde okutulan din kültürü ve ahlâk dersleri ödevleri için araştırmada kaynak yokluğu sıkıntı doğurmaktadır. Kay­nak bulma zorluğu sebebiyle öğrenci bazı ansiklopedilere başvuruyor, öğretmen, çoğu yabancı kaynaklı bu yanlış ansiklopedik bilgileri derste tashih etmek zorunda kalı­yor.

Din eğitimi adı ile yapı­lan şey, milli eğitimin diğer kanatlarında da olduğu gibi "eğitim" değil, “öğre­tim”dir. O halde gerçek eğitim ve terbiyeye bir an önce dönülmelidir. Yeni yetişenlerini müşterek kıy­met hükümlerine yönlendirmeyen, milli terbiye ile meş­bu nesiller yetiştirmeyen eği­tim sistemleri hedeflerine ulaşamazlar.