Bizde "din-devlet" münasebetleri, her zaman "hassas konu" olmuştur. Türk milleti "din"ine de düşkündür, "devlet"ine de... "Din"ini hayatının ayrılmaz parçası, "devlet"ini dünyasının değişmez garantisi olarak görür. Doğrudur da... Düğünü-derneği; kandili-bayramı... hep "din"inin gereğidir. "Devlet" şemsiyesi olmadan ise, ırz ve namusunu bile koruyamayacağını çok iyi bilmektedir. Zira harp-darp sebebiyle "devlet" otoritesinin girmediği yurt köşelerinde, aynı köyün-kasabanın insanının dağa çıkıp-kendi köyünün-kasabasının canına-malına-ırzına tasallut ettiğini henüz unutmamıştır. Bu sebepledir ki, "din ü devlet" tabiriyle "din" ve "devlet"i hep birlikte telâffuz etmiştir.
Fakat gel-gör, sonradan bu iki değer, âdeta karşı-karşıya getirilmiştir.
"Devlet" ve "millet" bütünlüğümüz ise bundan zarar görmüştür.
"Bugün" bir yandan, "hâkimiyet" alanlarının ihlâlini gündeme getirmeden makûl çözümler yakalanmaya çalışılırken, -din dersi mecburiyeti gibi, Diyanet'e'sağlanan imkânlar gibi, bunun güzel örnekleri var- diğer yandan "devlet" adına dinin; "din" adına devletin üzerine gitme çabaları devam etmektedir.
İlk gayret ne kadar akılcı ise, son çaba o kadar yanlıştır.
Ne "din" adına, ortalığı "fitne-fesad"a boğacak bir kargaşa tasvip edilir; ne de "devlet" adına dinin "vurun abalıya" yapılması...
DİN ADINA YANLIŞLAR
Bugün din ilimlerini "ihata" bir yana; "din"in temel esprisini bile bilmeyen birtakım hevesliler, "devlet" üzerine, "din" adına "görüş"ler üretmektedirler. "Din" adına konuşmak, ilmî derinlik ister.
Büyük müctehitler, basit "İlm-i hâl" konularında fikir beyan ederken bile, o konudaki bütün "âyet", "hadis", "re’y" ve ictihatları değerlendirirler; "kıyas" metoduyla bir kanaata ulaşırlar; karşı kanaat sahiplerine ise "saygı" gösterirlerdi. Bugün "dinî ilimleri ihata" nerde, bir "âyet", bir "hadis" meali ezberleyen, ilmî tahlili geçtik, ezberlediği âyet ve hadisin "sebeb-i nüzul" ve "sebeb-i vürüdu"nu dahi bilmeden, din adına hükümler yürütmektedir... Çoğu da "devlet" ve "devlet idaresi" üzerine...
Önce kendi nefsimizi olgunlaştırma çabası... İşte o yok...
VE DEVLET ADINA YANLIŞLAR
Kaybedecek bir şeyi olmayanlarla yarışırcasına "Devlet" adına da strateji yanlışları yapılmaktadır.
"Din" konuları üzerinde hiç de gerek yokken sun'i hassasiyetler meydana getirmek, "devlet"e karşı "din"i de kullanmak isteyenleri giderek güçlendirmektedir. Bu bir strateji hatasıdır ve "devlet" hesabına bir talihsizliktir.
Alın şu sun'î "başörtüsü" hassasiyetini.. "Okullarda mescit açtırmam" çıkışını... "İmam-hatip liseleri" ve "Kur’an kursları" hakkındaki resmî teyakkuz halini...
Bunların hiçbiri "devlet "e karşı tavırlar değilken, biz "devlet" olarak onları da karşımıza alıyoruz... "Devlet"in başında, bu kadar gaile varken, bunu genişletmek kime ve kimlere yarıyor, düşünen yok.
"Devlet"e yönelik terör, bir de "din"i bayrak yaparsa, bunun suçunu "devlet" olarak kendimizde aramalıyız. "Devlet" adına konuşma üslûbumuzda...