Hamdi Mert :: hamdimert.com
Köşe Yazıları
İSLAM-HIRİSTİYAN DİYALOĞU MU? - 15 Eylül 1989

Diyalog ve işbirliği, vazgeçilmez bir ihtiyaç... Her ko­nuda her seviyede... 11-13 Eylül 1989 tarihlerinde İs­tanbul'da yapılan "VI. İslâm-Hıristiyan Danışma Toplantısı"nda bunu gördük...

Böylesine bir toplantı, Türk kamuoyunun alışık olmadı­ğı yeni bir tertip ve düzenleme... Bundan önceki beş di­yalog toplantısı Türkiye dışında yapılmış... Bu yıl ise ev sa­hibiyiz.

Toplantıya çeşitli ülkelerden 52 "Din" ve "Bilim" ada­mı, uzman ve yönetici katıldı. Yurt dışından Ürdün Yük­sek Eğitim Bakanı ve İslâm Medeniyeti Araştırmaları Aka­demisi Başkanı, İsviçre Metropoliti, Türkiye'den Diyanet İşleri Başkanı, Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanı, İslâm Araştırmaları Merkezi Başkanı, İlahiyat Fakülteleri Dekan ve Hocaları, hemen hepsi kariyer sahibi bilim adamları…

NİÇİN DİYALOG?

Dünya üzerinde, bütün insanlığı ilgilendiren müşterek problemler var. Materyalist ve ateist akımlar hız kazan­ması hangi dinden, hangi ülkeden olursa olsun yeni ne­sillerin inanç krizine, inanç boşluğuna düşmekte olmala­rı gibi... Devletten-devlete, ülkeden-ülkeye siyasî ve ideo­lojik saplantı ve saldırılar ise malûm...

Hıristiyanlık ve Müslümanlığın inanırları, dünya nüfu­sunun büyük çoğunluğunu oluşturuyor. İslâmiyet'in bütün insanlığı kapsayan cihanşümul mesajı yanında, Hıristiyan­lığın da bir "rahmet" ve "merhamet" dini olduğu malûm.

O halde niçin kavga?

İki büyük semavî din arasındaki ortak defterlerden yararlanılmaması, iki din mensupları için de bir noksanlık­tır. Kaldı ki, bu işbirliğinden sadece "İslâm" ve "Hıristiyan" dünyanın değil, topyekûn insanlığın fayda­landırılması da mümkündür.

MÜSBET SONUÇLAR

Diyanet İşleri Başkanı'mızın "açış konuşması"nda her iki din ve mensupları açısından ortaya koyduğu "evrensel" boyut, toplantı süresince gündeme getirilen fikirler ara­sında en kalıcı-kapsayıcı mesaj oldu. İzmir İlahiyat Fakül­tesinden Prof. Dr. Mehmet Aydın, yerli-yabancı hemen her tebliğin yanlışlarını düzelten bir "nâzım" kişi idi.

Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Hüseyin G.Yuryaydın'ın "tebliğ"i, "İslâm" ve özellik­le "İslâm-Türk" tarihine tutulan bir projektör oldu. Yurdaydın Hoca, Yunanistan Yüksek Mahkemesi üyesi Dr. A.Marinos'un savaşları genellikle "dinî ihtilâflar"a dayan­dıran tezini de "tarihî" ve "ilmi" delillerle cevaplandır­dı. İsak Zarvatî'nin ırkdaşları olan Yahûdîler'i Osmanlı top­raklarına sağınmaya çağırmasından; Fatih ve Yavuz örneklemelerliyle Selçuklu ve Osmanlı dönemlerindeki, gayri­müslimlerin imtiyazlı durumlarına kadar...

Yunanlı profesör Asterious Arariou, "-Bizim Müslü­manlara problemimiz yok... Bizim problemimiz ken­di içimizde…" derken Yurdaydın Hoca'yı teyid eder gibiydi.

Prof. Dr. Tülin İçli Hanımefendi ise, Cumhuriyet dönemi uygulamalarını sergiledi. "İlim" iyi şey... İlim öncülü­ğünde "işbirliği" ise en iyi... 26 Hıristiyan, 17'si kardeş islâm ülkelerinden olmak üzere, 52 bilim adamı ve uzma­nın üç gün boyunca çalışmaları, bize yeni bir ufuk açtı. Prof. Dr. Emel Doğramacı, Prof. Dr. Cihat Özönder, Dışiş­leri Bakanlığı Küttür D. Başkanı Özcan Davaz, Dr. Arif Gü­neş, her probleme koşan koşucular olarak, iyi bir sonuca ulaştılar.

Dileğimiz, sonucunun iyi olması...