Sohbetimde, Bulgaristan'dan Türkiye'ye sığınan soydaşlarla ilgili hizmetlerde koordinatör bakan olan Prof. Dr. Sayın Ercüment KONUKMAN'a seslenmek istedim.
Hem politikacı, hem düşünen-yazan bir bilim adamı; mütefekkir kişi olarak Sayın Konukman'ın "soydaşlar" ve problemleri konusundaki hassasiyetinin ve yorulmaz koşusunun bizzat şahidiyim. Edirne ve Kapıkule'ye olan müşterek seyahatimizden; Ankara'daki müşterek çalışmalarımızdan... Bu hassasiyete; bu gönüllü koşuya ancak teşekkür edilir.
Olaya dışarıdan bakanların ise bitip-tükenmeyen sualleri, eleştirileri mevcut Türkiye'de her şey ve herkes, önü-sonu döşünülmeden, acımasızca tenkit edilir. Bu konuda da öyle...
Fakat Sayın Bakanım, acaba geçici ve daimî "iskân"; "işe yerleştirme"; tahsil çağındaki çocukların "öğrenim"i; ''sağlık" gibi bir yığın hizmetin nasıl yürütüldüğü konusundaki "enformasyon" daha aktif hale getirilemez mi?
Bu suali şunun için sordum: 1- Soydaşların çoğu "Trakya", "İstanbul" ve "Bursa"da yoğunlaşmış bulunuyor. Bu sun'î yığılmayı -hiç şüphesiz soydaşlarca da kutsal- Anadolu'nun vâsî köşelerine -meselâ her il ve ilçeye- makûl sayıda nasıl yerleştiriyoruz, kamuoyu bilmiyor. 2- Elinde diploması ve uzmanlık belgesi olan-olmayan bir yığın doktor, mühendis, öğretmen, sağlık personeli, teknisyen vesaire var... Bunların ellerindeki belgelerin "tescil", "denklik" ve sonunda "tayin"leri konusunda neler yapılıyor, keza kamuoyunca mechûl... 3- Devlet daireleri, -doktor ve öğretmenleri bir yana bıraksak bile- şoför, teknisyen vb. kişilerin tayinlerini yapmak istiyor, fakat "açıktan tayin"lere Başbakanlık tarafından konulan "tahdit", bu tayinlere engel oluyor, deniliyor... Bu konuda devlet daireleri yeterince bilgilendirilmemiş. Bu tayinlerde bir "öncelik" ve "tercih" olmasa bile, "tahdit" için bir açıklık getirilmesi zarureti var... Zira okullar açılmış; "kış" şartları yüzünü göstermiş bulunuyor.
Problemler ortada bırakılınca ve kamuoyu bu konuda "enforme" edilmeyince, işte bir yandan soydaşlar bunalıyor, ülkemizi yıpratan geri dönüşler oluyor; diğer yandan "efkâr-ı umumiye" bunaltıcı istifhamlarla karşı-karşıya kalıyor.
Koordinatör Bakan Sayın Konukman ve canını dişine takıp, problemlere çare arayan diğer yetkililer,"karalama"ya müstehak değil,takdir ve teşekküre lâyıktırlar diye düşünüyorum. İşte onun için bir daha soruyorum: "-Soydaşlarla ilgili tedbirler daha "gerçekçi", "pratik", "aktif" hale getirilemez mi? Bunlar, ülkemiz ve dünya kamuoyuna "zaman"lı, "mekan"lı ve daha açık şekilde duyurulamaz mı? "
Milletimiz, soydaşlar için her türlü yardıma hazır... Gülnar ilçemize yerleştirdiğimiz 3 aileye “resmi” ve özel eller; konu-komşu olarak gösterilen sıcaklığı bizzat gördüm...
''-Sizi muhacirlere hürmet göstermeye ve onları aziz tutmaya davet ederim." Peygamber buyruğu, demek İslâmiyet'in millet kültürümüze yerleşmiş bir nakışı olarak canlı şekilde hâlâ yaşıyor. İslamiyet'in bütün güzellikleri gibi... Soydaşları sadece Trakya, İstanbul ve Bursa'da bırakmayalım. Şehir-kasaba, belde-köy, Anadolu baştan başa "ensar" ecri almaya can atıyor. Devlet daireleri, ihtiyacı olan personeli almak için bir açıklık, açıklama bekliyor. 600 yıl yaşadığı toprakları bırakıp bize sığınanlar ise ''Acaba ortada mı bırakıldık?" sorusunu soruyor. Haklı olarak...
Koordinatör Bakan Sayın Konukman'dan gelecek lûtufkâr cevabı intizar ediyorum. Okuyucularıma duyurmak üzere...Saygı ile...