Hamdi Mert :: hamdimert.com
Köşe Yazıları
DEVLET BAKANI SAYIN KONUKMAN’A - 29 Eylül 1989

Sohbetimde, Bulgaristan'dan Türkiye'ye sığınan soydaşlarla ilgili hizmetlerde koordinatör bakan olan Prof. Dr. Sayın Ercüment KONUKMAN'a ses­lenmek istedim.

Hem politikacı, hem düşünen-yazan bir bilim adamı; mütefekkir kişi olarak Sayın Konukman'ın "soydaşlar" ve problemleri konusundaki hassasiye­tinin ve yorulmaz koşusunun bizzat şahidiyim. Edir­ne ve Kapıkule'ye olan müşterek seyahatimizden; Ankara'daki müşterek çalışmalarımızdan... Bu hassa­siyete; bu gönüllü koşuya ancak teşekkür edilir.

Olaya dışarıdan bakanların ise bitip-tükenmeyen sualleri, eleştirileri mevcut Türkiye'de her şey ve her­kes, önü-sonu döşünülmeden, acımasızca tenkit edi­lir. Bu konuda da öyle...

Fakat Sayın Bakanım, acaba geçici ve daimî "is­kân"; "işe yerleştirme"; tahsil çağındaki çocukla­rın "öğrenim"i; ''sağlık" gibi bir yığın hizmetin na­sıl yürütüldüğü konusundaki "enformasyon" daha ak­tif hale getirilemez mi?

Bu suali şunun için sordum: 1- Soydaşların çoğu "Trakya", "İstanbul" ve "Bursa"da yoğunlaşmış bu­lunuyor. Bu sun'î yığılmayı -hiç şüphesiz soydaşlar­ca da kutsal- Anadolu'nun vâsî köşelerine -meselâ her il ve ilçeye- makûl sayıda nasıl yerleştiriyoruz, kamuoyu bilmiyor. 2- Elinde diploması ve uzmanlık belgesi olan-olmayan bir yığın doktor, mühendis, öğ­retmen, sağlık personeli, teknisyen vesaire var... Bun­ların ellerindeki belgelerin "tescil", "denklik" ve so­nunda "tayin"leri konusunda neler yapılıyor, keza ka­muoyunca mechûl... 3- Devlet daireleri, -doktor ve öğretmenleri bir yana bıraksak bile- şoför, teknisyen vb. kişilerin tayinlerini yapmak istiyor, fakat "açıktan tayin"lere Başbakanlık tarafından konulan "tahdit", bu tayinlere engel oluyor, deniliyor... Bu konuda dev­let daireleri yeterince bilgilendirilmemiş. Bu tayinler­de bir "öncelik" ve "tercih" olmasa bile, "tahdit" için bir açıklık getirilmesi zarureti var... Zira okullar açılmış; "kış" şartları yüzünü göstermiş bulunuyor.

Problemler ortada bırakılınca ve kamuoyu bu ko­nuda "enforme" edilmeyince, işte bir yandan soy­daşlar bunalıyor, ülkemizi yıpratan geri dönüşler olu­yor; diğer yandan "efkâr-ı umumiye" bunaltıcı istifhamlarla karşı-karşıya kalıyor.

Koordinatör Bakan Sayın Konukman ve canını dişine takıp, problemlere çare arayan diğer yetkililer,"karalama"ya müstehak  değil,takdir ve teşekküre lâyıktırlar diye düşünüyorum. İşte onun için bir da­ha soruyorum: "-Soydaşlarla ilgili tedbirler daha "ger­çekçi", "pratik", "aktif" hale getirilemez mi? Bun­lar, ülkemiz ve dünya kamuoyuna "zaman"lı, "mekan" ve daha açık şekilde duyurulamaz mı? "

Milletimiz, soydaşlar için her türlü yardıma hazır... Gülnar ilçemize yerleştirdiğimiz 3 aileye “resmi” ve özel eller; konu-komşu olarak gösterilen sıcaklığı biz­zat gördüm...

''-Sizi muhacirlere hürmet göstermeye ve onları aziz tutmaya davet ederim." Peygamber buy­ruğu, demek İslâmiyet'in millet kültürümüze yerleşmiş bir nakışı olarak canlı şekilde hâlâ yaşıyor. İslamiyet'in bütün güzellikleri gibi... Soydaşları sadece Trakya, İstanbul ve Bursa'da bırakmayalım. Şehir-kasaba, belde-köy, Anadolu baş­tan başa "ensar" ecri almaya can atıyor. Devlet da­ireleri, ihtiyacı olan personeli almak için bir açıklık, açıklama bekliyor. 600 yıl yaşadığı toprakları bırakıp bize sığınanlar ise ''Acaba ortada mı bırakıldık?" sorusunu soruyor. Haklı olarak...

Koordinatör Bakan Sayın Konukman'dan gelecek lûtufkâr cevabı intizar ediyorum. Okuyucularıma duyurmak üzere...Saygı ile...