Hamdi Mert :: hamdimert.com
Köşe Yazıları
KUTLU DOĞUM HAFTASI - 13 Ekim 1989

Türkiye Diyanet Vakfı tarafından başlatılan "Kutlu Doğum Haftası" dün başladı. 12 Ekim’den 17 Ekim'e kadar devam edecek hafta boyun­ca yedi ayrı salonda ilmî oturumlar yapılacak; 35 bilim adamı ve uzman Hz. Peygamber'in çağlar kuşatan mesajını değerlendirecekler.

Bu seneye kadar Hz. Peygamber'in kutlu do­ğumu sadece "mevlid" ve va'zlarla kutlanırken, bu yıl camilerden salonlara taşılması akademik ka­riyer sahibi bilim adamlarının, onun kutlu mesajı­nı değerlendirecek olması; şüphesiz din hizmet­leri alanında son yılların bir diri hamlesidir. Türki­ye Diyanet Vakfı'nı bu teşebbüsünden ve himme­tinden dolayı tebrik ediyorum. Şunun için: En bü­yük bilgisizlik, -herhalde- bilindiği zannedilen ama gerçekte bilinmeyen bilgisizliktir. C.Hakk'ın hük­mü kıyamete kadar devam edecek son mesajını -itiraf edelim ki- bütün insanlığa çare olarak ger­çek esprisi ile bilmiyoruz. Zengin ve muhtevalı "Kutlu Doğum" programlarının bu "az bilinen"in bilinmesi yolunda canlı bir adım olmasını temen­ni ediyorum.

Onun doğumu, sadece ihtiyar "arz"ın ve insan­lığın değil, "kâinat"ın en büyük hadisesidir.

63 yıllık beşerî hayatın 23 yılına sığan inanılmaz hamulede, 632'den günümüze, günümüzden kıya­mete kadar devam edecek olan devâsâ aksiyon ve hamlelerin potansiyel gücü saklı idi.

Gerçekten de Hz. Peygamber cahil ve serkeş bâdiye ehlini kul gücü taşımaz bir celâdet ve iman­la, 23 yıl gibi bir kısa zamanda risalet ve nübüvvetin hikmet potasında eritmiş; yeni baştan döküp şekillendirmiştir.

"Bu potansiyel güçtür ki, dağınık çöl aşiretleri birleşmiş; vahdetin pençesi, puttan ilâhları devir­miş; insan hakları İslâmî prensiplerle teminat al­tına alınmış; İslâm orduları ülkeler geçmiş, deniz­ler aşmış; her uzandığı yere nizam, adalet ve sevgi götürmüştür. (Samiha Ayverdi: Türk Tarihinde Os­manlı Asırları, 15-16)."

Bu, insana insanlığı öğreten bir gerçek inkılâp­tı!.. Bugün kaybettiğimiz... O doğum onun için "kutlu", o doğumun "bilgi çağı" denilen bir çağ­da böylesine yüklü programlarla kutlanması, onun için bir yeni "hamle"dir, yahut bir "hamle"nin müjdesi...

EBEDİ MESAJ

Mekke'de ilk tebliğden sonra bir "Asr-ı Saadet" doğmuştu. Güçsüzün, yoksulun, yetimin, dulun, mazlumun devletin teminatında olduğu, Halife-i Müslimîn'in, sırtında yoksula nevale taşıdığı... Kur­dun ısırdığı koyunun hesabının devletten soruldu­ğu... Hizmetçinin efendi ile aynı sofraya oturdu­ğu... Çalıştırılana gerçek hakettiğinin alnı kuruma­dan verildiği... Mülkiyetin, haysiyetin ve ırzın ko­runduğu... Tek ve toplu köleliğin kalktığı... Hazine­nin kilitsiz, nöbetçisiz muhafaza edildiği... Soy ve renk hâkimiyetinin sona erdiği... Müslüman'la Mu­sevî'nin aynı şehir, devlette emniyetle yaşadıkla­rı... Böylece sosyal barışın, iş barışının, siyasî ba­rışın, aile barışının, iç ve dış barışın sağlandığı.

İnsanlık bu "tebliğ"e bugün de muhtaç. Bugün her zamandan daha çok muhtaç...

Türkiye Diyanet Vakfı'nın "İslâm Ansiklopedisi" teşebbüsünden sonra bir hafta devam edecek olan bu yoğun ilmî faaliyeti, küftür hayatımızdaki boşluğu doldurabilecek mi? Eğer öyle ise, "Kutlu Doğum''un onbeş asır sonraki bir mucizesi de bu olacak.