Hamdi Mert :: hamdimert.com
Köşe Yazıları
DEĞİŞMEK VEYA DEĞİŞMEMEK - 15 Aralık 1989

Aziz NESİN, geçen hafta bugün sona eren "2. Milli Kültür Şûrası"na "üye" olarak çağrılmıştı. Söylemek istediği bir şey varsa artık "ka­palı kapılar" ardında değil, bilim adamları ve uz­manlar önünde söylemesi istenmişti. Herhalde doğru olan da bu idi.

İki şey dikkati çekti: 1-Konuşmasını yapacağı sa­atte şûra salonunu kendisini dinletmek istediği ta­raftarları ile doldurdu. Konuşma bitince de salo­nu topluca terkettiler. 2-Söylediği şeyler, 40 yıl ön­ce söyledikleriydi: "Türk kültürü" değil, "Türkiye kültürleri"; "Türk halkı" değil, "Türkiye halkları" gibi sloganlar... Sayın Refik ERDURAN dahil, birçok şûra üyesi, bu "değişmez" inat ve "çirkinlik"e dikkat çektiler.

BİR BAŞKA DEĞİŞMEZLİK

Geçtiğimiz hafta; 40 yıldır değişmediğini gördü­ğümüz bir başka "inat"la karşılaştık. Mukabil cepheden, bu defa "din" adına yapılan bir yanlışlıkla: "Bu memlekette sadece biz Müslü­man'ız!" yanlışı ile...

Bu "enaniyet", ihlâs ve "kemâl" ile nasıl bağ­daşır? Bağdaşmadığı şuradan belli ki, bu temel yanlıştan sonra "fitne" derecesine varan başka yanlışlar da furya ediyor: "Türkiye darü'l-harptir. Kumar caiz, faiz helâldir... Bir harp diyarı olan Tür­kiye'de Müslümanlar'a cuma namazı farz değildir. İmam-hatip okulu mezunları hakiki Müs­lüman değildir. İmam-hatip okulu mezunu imamların arkasında namaz kılınmaz" ve daha başkaları...

"Enaniyet"in bizi getirdiği noktaya bakınız!. Bu­gün hemen bütün camilerde, imam-hatip okulu mezunu elemanlar imamlık yapıyor... Edirne'den Kars'a bütün millet ise, işte onların arkasında namaz kılıyor. Şimdi şunu mu demek istiyoruz: ''Ey millet camilere gitmeyin!.. Kıldığınız namazlar şüphelidir!.. Cuma da kılmayın, zira farz değil­dir. Hele bu imamların arkasında hiç kılma­yın!.. Kumar, faiz ve daha başka şeyler mi, on­lardan da çekinmeyin! Zira Türkiye bir harp di­yarıdır!"

İnanmak güç... Bunları söyleyen "sıradan" bir "mübtedi" ve "heveskâr" değil de, bir "masum" kesimin "ağabey" olarak bildiği "büyük" ise, iş­te o zaman daha da güç...

A efendim, Türkiye bugün esir Müslüman-Türk illerinin son sığınağı; dağınık İslâm ülkelerinin ise tek ümidi... Gelin "bir kubbesine mevla titrer" bu ülkeyi "faiz"i helâl, "kumar"ı meşru, halkı tek tek silâha sarılmaya şer'an mecbur, "diyar-ı harp" bir ülke haline getirmeyelim!.. Yoksa "Lübnan"a döneriz!.. Bu, şer'an da yanlış bir "fitne" ve "fe­sat", sonunda ise "vebal" olur.

İŞİN DOĞRUSU

İşin doğrusu "geçmiş"i ve onun şartlarını geri­de bırakıp, kendimizi ve çevremizi yeniden de­ğerlendirmek, hele de "cemaat"tan ayrılma­maktır.

Ne herkese aykırı "Türkiye halkları" bilgiçliği; ne de "halef-selef" Diyanet reisleri başta, "din câmiası"na ters, dine bühtan "din uzmanlığı" zehabı bizi yüceltir.

Milli bütünlük ve o bütünlüğü sağlayan dinî kıy­met hükümleri, hepimizi ayakta tutan değerlerdir.

Türkiye ve dünya, "dün"e göre çok değişmiş ve değişmektedir. Ona ayak uydurmak ve hadiselerin gerisinde kalmamak, belki bizim için de "fa'l-i hayr" olur.