Hamdi Mert :: hamdimert.com
Köşe Yazıları
DOĞU BLOKU’NDA NELER OLUYOR? - 22 Aralık 1989

Sovyet lideri Gorbaçov'un yeni politikası "Glasnost" ve "Perestroika" adıyla duyulmaya baş­landığında, "sonuç"un bu kadar çabuk geleceğine kimse ihtimal vermiyordu. Sovyetler "sosya­list" döneminde ilk defadır ki, "insan" deniyor; "insanın manevî yapısı" deniyor; "din"den sözediliyordu. Bunların ihmalinin ise "iş verim"ini düşürdüğü öne sürülüyordu.

Bunlar şüphesiz, kendi içinde mantığı olan tutarlı tesbitlerdi. Fakat 70 yıllık istibdadın bu kadar çabuk çözüleceğini her halde kimse tahmin ede­miyordu. Gerçekten de Bulgaristan'dan Doğu Al­manya'ya kadar Moskova odaklı zincirin halkaları bir bir dökülürken, Sovyetler de kendi içinde kay­nıyor. Sovyetler Birliği'ne bağlı cumhuriyetler meclisleri toplanıyor; "Komünist Parti"ye karşı tepki­lerini "alenen" sergiliyor; alternatif çözümler bir­biri arkasına gündeme getiriliyor...

JAN PALACH'DAN ÖZÜR

A.Dubçek ölçülü bir "liberalizm"den sözetti diye, bundan 20 yıl önce Çekoslovakya'yı işgal eden Sovyetler, bugün bir yandan üzerindeki kamburları teker teker atarken, diğer yandan Sov­yet işgalini protesto için Prag sokaklarında ken­dini yakan Jan Palach'ın ruhundan özür diliyor. Bu da bir gelişme!.. Fakat 1956 yılında Varşova so­kaklarında paletler altında ezilen Macar gençle­rinden Sibirya'ya sürülen Türk İnsanına kadar ka­nına girilen milyonlardan, onmilyonlardan kim özür dileyecek?.. Dahası, bu özür kimi, neyi, nasıl geri getirecek?

Bu sorular, daha uzun yıllar sorulacak... önemli olan ise, ülkemizi vakit kaybetmeden bu yeni olu­şuma hazırlamak...

Artık yavaş yavaş aralanmakta olan "Demir-perde" gerisindeki yeni oluşumlar, sadece "hürriyet"e olan tutku mudur?.. Zincirden kurtulanlar için cevap "olumlu" olsa bile, kamçıyı elinden bı­rakanlar için de "evet" diyebilecek miyiz?..

BİR YORUM VE SONUCU

Olayın bir yorumu da şu: Dünya yeni bir döneme giriyor... "Sanayi toplumu"ndan "bilgi çağı" denilen yeni bir döneme... Bu dönemde insan gücü "devre dışı" kalıyor... Hammaddesi "güneş", "su" ve "boşluk" gibi masrafsız enerjiler olan bu dönem geldiğinde, kol gücü, hatta insan eliyle işletilen makineler sanayiine dayalı bilcümle fab­rika ve tesisler de devre dışı kalacak. Güneş ener­jisi, boşluk enerjisi ve füzyonun bilgisayara uyarılı üretimi ile dünyada yeni güçler, yeni dengeler oluşacak...

Demirperdedeki gelişmeler, artık "hipotez" ol­maktan çıkmış bu doneme bir hazırlık mıdır? Olabilir de, olmayabilir de...

Fakat en olmaması gereken, Türkiye olarak, o günlere hazırlıksız girmektir.

Bu açıdan kendimize bakalım: Artık en büyük masrafın teknoloji üretimine, hatta teknik casus­luğa ayrıldığı dünyamızda, istikbale yönelik han­gi hazırlığımız var? PKK, 141-142-163'ten başka, sahi, Türkiye'nin gündeminde ne var? Bir de "erken seçim!.." En kolay şeyin "siyaset" üretmek oldu­ğu Türkiye'de üniversite, bürokrasi, basın olarak bizi yarınlara taşıyacak hangi "kalıcı" işin içinde veya peşindeyiz?

"Sanayi inkılabı'na hazırlıksız yakalandık. Bugün hala sıkıntısını yaşıyoruz. "Bilgi çağı"nda ise, büyük kitleler "işsiz" kalacak.

"Doğu Bloku" bu varsayımla kaynarken, biz ne yapıyoruz?..