Hamdi Mert :: hamdimert.com
Köşe Yazıları
KANDİL SABAHINDA TÜRKİYEM - 2 Şubat 1990

Her sabah nasıl "taze bir başlangıç" ise, mü'minin hayatında da dönüm noktaları vardır. "Gün", "hafta", "yıl" olarak... Beş vakit namaz günün; cu­ma yenilenmesi haftanın; kandil ve bayramlar ise yılın mü'min hayatındaki dönüm noktaları, "taze başlangıç"larıdır.

Bu "sabah" böylesine bir başlangıçtır. Zira her sa­bahtan ayrı bu sabah, bir kandil sabahıdır. Cuma-cuma, kandil-kandil, bayram-bayram yenilenen mü’minin, hayata yeni bir "yöneliş"le başladığı sabah­tır. Dualarımızın üçe, yediye, kırk ve daha yukarılara tırmandığı bir başlangıç... Daha iyiye, daha büyüğe, daha bütüne...

ŞÜKÜR VE BEREKET

"Şükür" eldeki nimeti artırırmış... Âyet ve hadislerde buyurulan bir müjde bu!.. "Şükürsüzlük" ise, eldeki nimetin de kaybedilme­sine sebep imiş... Onun içindir ki, bizim duamız, "şükür" ve niyazımız, yurdumuza "bereket"tir. İna­nan insanımızın bizi ayakta tutan bereketi... Yoksa içeriden ve dışarıdan bu kadar ihanete rağmen na­sıl ayakta kalabilirdik ki!..

Kandil sabahında Türkiyem, milyonlarca mü'minin, C.Hakk'a dualarla, şükürlerle yöneldiği gecenin bereketiyle aydınlıktır. Edirne'den Kars'a kadar her yaş­tan, her kültürden, her siyasî görüşten insanın aynı "melce"e el-açıp yönelmesi geri çevrilir mi? "Red", C.Hakk'ın şanından mıdır? Hele de, duaların geri çevrilmediği bu gece!..

Keşke hep "dua" edebilsek, keşke hep yönelebilsek!..

Toprağımızın bereketi, nasıl gökten yağan "rahmet" ise, yurdumuzun bütünlüğü, milletimizin büyüklüğü de, işte bu toplu yönelişlerdir. Yoksa iktidar-muhalefet, sağ-sol her yana, her yöne bakan milleti aynı odakta tutmak nasıl mümkün olurdu?

ŞÜKÜR VE SORUMLULUK

Her nimetin bir külfeti vardır. Acaba, kandil bere­ketine nail olmanın külfeti nedir? Herhalde onu haketmektir. Nitekim nimete şükür, sadece kavlî teşekkür değil, o nimetin hakkını vermektir. Evlâdımız için şükür, onu iyi yetiştirmektir. Sağlığımıza şükür, onu korumaktır. Birlik ve bütünlüğümüz için şükür, onu tahkim etmektir.

Bu açıdan kendimize bakar ve davranışlarımızın bir yeni "muhasebe"sini yaparsak, kandilin bereke­tine işte asıl o zaman ulaşabiliriz. "Hâsibû kable entühâsebû- Hesaba çekilmeden evvel, kendi-kendinizi hesaba çekiniz" emr-i Peygamberisinin mânâsı da budur.

Birlik ve bütünlüğümüz nicedir? Bütün cürümlerimize rağmen, C.Hakk'tan "rahmet" dilerken, kendi-kendimize karşı bakış ve bağışımız nasıldır? İman ve irfanımızın bize kazandırdığı "idrak" ile, millî sevi­yeyi "iyi"ye tırmandırabiliyor muyuz?

"Kandil" ancak bu yaklaşımla bereketli ve ma­nâlıdır.

...VE MÜJDE

Beş gece vardır ki, o gecelerde edilen dualar geri çevrilmez; Regaib gecesi, Berat gecesi, cuma gecesi, Ramazan ve Kurban Bayramı geceleri..."

Onun içindir ki, bugün, bu sabah iki müjdeli gün, iki müjdeli sabahtır. Hem "Regaib"e, hem "Cuma"ya müjde...

Kandil Sabahında ülkemin bir başka aydınlık oluşu bundandır. Bu aydınlığın gönüllerimizin, duygularımızın, düşüncelerimizin, sofralarımızın devamlı bereketi olmasını niyaz ediyoruz.