Hamdi Mert :: hamdimert.com
Köşe Yazıları
ÇALIŞMAK İBADETTİR - 22 Ekim 1982

İnsan dinamik bir varlıktır. "Allah'ın yeryüzünde kendisine halife olarak yarattığı" insanın vazifesi Allah'a kul­luk ve yeryüzünü imar etmektir.

Din, kâinat ve tabiat kanunları ile hemâ-henktir. Kâinatın işleyişi ve tabiat kanunları din mefhumunun içerisindedir.

Dünya ve âhiret, birbiriyle ilgisiz ayrı mef­humlar değildir, ikisi de insanlar için yaratı­lan; biri diğerinin devamı olan; birbiriyle münâsebeti bulunan barışık iki âlemdir, insan hem dünyasını, hem âhiretini kazanmak; mâ­mur etmek; aydınlatmak zorundadır.

"Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için çatılşma" nin, "Yarın ölecekmiş gibi âhirete hazırlanma" nin mânâsı budur.

Büyük müfessirler, "Yeryüzünü imâr etme­nin; yeryüzündeki kuvvet ve enerji noktalarını keşfetmenin; hammadde kaynaklarını bulup işletmenin; Allah'ın verdiği maddi imkânları akıl gücü ile geliştirerek hayatın ilerlemesi için kullanmanın "UBUDİYET (Kulluk)" mef­humu içerisinde bulunduğunu" belirtmişler­dir.

Yeryüzünü mâmur etmek; yeraltı ve yerüstü kaynaklarını değerlendirmek, olmayanı Allah'­ın verdiği güçle imâl ve varetmek, "İBADET" cümlesindendir; Allah'ın emridir...

Müslümanlık, sadece camide ve seccadede bırakılan bir konu değildir.

Topraklar boş kalır; çaylar- ırmaklar- nehir­ler boşa akıp giderken, meskenet ve zillet içe­risinde başkalarına el açmak, Müslümanlık değildir!...

"Veren el, alan elden üstündür!.." Yanlış tevekkül anlayışı, "Bir lokma, bir hırka" iftirası, Müslümanlığın malı değildir!..

"İki günü birbirine eşit olan" olgun mü'min sayılmamıştır.

"İnsan için çalışmasından başka birsey yoktur!.. Çalışan, mükâfatını dünyada da, âhirette de görecektir" hükümleri, Allah'ın emri­dir...

"Dünyasını âhireti için, âhiretini dünyası için bırakan, hayırlınız değildir... Dünya âhire­te götüren bir vasıtadır... Çalışın, insanlara yük olmayın!..." ikazı Peygamber buyruğu­dur...

İslam Dini, insanların dünyada müreffeh, âhirette mesud olmalarını hedef almıştır. Dün­yadaki güç ve refahın da, âhiretteki saadetin de temeli çalışmaktır...

Bütün iyiliklerin, sıhhat, servet ve saadetin kaynağı çalışmaktır...

İnsanın Allah yanındaki kıymeti, güzel ola­rak yaptığı şeydir.

Tembelliğin Müslümanlıkta yeri yoktur...

Toprağı yeşertmek, arzın derinliklerine in­mek, fezanın sonsuzluklarında ilerlemek, Allah'ın insana verdiği kulluk vazifesidir.

İnsan, dünyada yaşarken, Allah tarafından verilen bir vazifeyi yerine getirmektedir. Yapı­lan her fiilde, atılan her adımda Allah'ın pren­sip emirleri vardır...

Toprakla uğraşan çiftçi, tezgâhta çalışan esnaf, çarkını döndüren san'atkâr Allah'ın hu-zurundadır, Allah'ın emrini yapmaktadır. Zirâi kalkınma, sınaî hamle, ticarî çaba, ilmî tırmanma... Hep, Allah'ın hoşnutluğuna açılan kapıdır.

"Zaman" en büyük servettir.

Hayat, insana değerlendirilmek, yeşertil­mek, yüceltilmek için Allah tarafından verilen kutsal bir emanettir..

"Bir kimse, kendini ve bakmakla mükellef olduğu yakınlarını geçindirmek için yola çıkmışsa Allah yolundadır..." öyleyse sabana yapışan el, ibadettedir... Fabrika işleten beyin ibadettedir... Denizin diplerinde, arzın derin­liklerinde, fezanın sonsuzluğunda, insanlık için deva arayan insan ibadettedir. Yeter ki, bunlar, "Allah emretti" diye yapılmış bulun­sun..

Müslümanlık çalışma dinidir.. Çalışmayan insanın Müslümanlıkta yeri yoktur..

Ahireti kazanıyorum diye, dünyayı terk eden, Allah'ın emrini terketmektedir.. Dünyayı kazanıyorum diye âhirete hazırlanmayı bırakan, tek kürekle; tek kanatla okyanuslara" açılandır...

Müslüman, güçlü insandır... Güçlü olmak için zamanla yarışmayan, gerçek Müslüman değildir.. "Gücünüz yettiği kadar kuvvet ha­zırlayınız!.." Allah buyruğu bunu âmirdir..

“Kuvvetli mü'min, zayıf mü'minden hayırlı­dır..”

Hiç kimse, dünyadan el-etek çekmeyi Müs­lümanlık sanmamalıdır...

Müslümanlık, Allah'ın emrettiği şekilde ya­şamak, arzı yeşertmek, fezayı fethetmektir..

Dünya yürümekte, ihtiyaçlar büyümektedir..

Yürüyen ve büyüyen dünyada durmak, ça­ğın gerisinde kalmaktır...

Müslüman yürüyen, büyüyen, yücelen, güçlü, ışıklı insandır... Çevresini yeşerten, et­rafını aydınlatandır...

İlerlemek, büyümek, gelişmek mü'minin şiarıdır.. Zira çalışmak ibadettir...