Çocuk milletlerin geleceğidir. Geleceğini aydınlık tutmak isteyen her millet çocuklarını iyi yetiştirmek zorundadır.
"Eğitim ana-kucağından başlar. Söylenen her kelime, çocuğun şahsiyetine konulan bir tuğladır (Hosea Ballov)"
Çocuk dünyaya tertemiz olarak gelir. Onu kötü yapan çevresinden edindiği alışkanlıklardır
Doğuştan kötü çocuk yoktur, kötü alışkanlıklar kazanmış çocuk vardır.
Çocuk terbiyesi kolay iş değildir. Sabır ister, bilgi ister. Bu sabır bizi yücelten zorluklara tahammül, bu bilgi Allah'a götüren gerçeğin bilgisidir.
Çocuk terbiyesi bir sanattır. Bu sanat, önce annenin elindeki kutsal gergefte sergilenir.
Çocuk terbiyesinden maksat onu iyiye, doğruya.güzele yöneltmektir.
"Çevremize verebileceğimiz en büyük armağan çocuklarımızın iyi eğitilmesi olacaktır (Çiçero)". Zira çocuk toplumun temelidir. Ailenin ve cemiyetin gözbebeğidir. Problem çocukların, meşin ceketlilerin, asi gençlerin ortaya çıkmasında onları yetiştirenlerin sorumluluk ve ihmalleri vardır.
İyi seçilmiş bir kitap, iyi bir söz , bir örnek davranış çocuğa en büyük hediyedir. Her aile reisi, her öğretmen, her yönetici bunu bilmelidir.
Aile, en sağlam kalabilmiş millî müessesemizdir. Aileden alınan, çocuğun karakter hamurundan silinemeyecek bir derin izdir: Destanlarımız, menkıbelerimiz, halk hikayelerimiz, efsanelerimiz... Hep bu kutsal ocakta terennüm edilir. Çocuklarımıza neyi öğretmişsek, menkıbe olarak, destan olarak; hikâye olarak... Yarınlarımıza o kalacaktır.
"Okul", çocuklarımızın karakter hamurunun yoğurulduğu ikinci kutsal ocaktır.
Edebiyatı, folkloru, irfanı, sanatı, musikisi, hayranlıkları, tepkileri, tutkuları ile bizim olacak nesil okulda dokunacaktır.
Dilimizi, musikimizi, mimarimizi, geleneklerimizi, denizimizi, dağımızı, tepemizi çocuklarımızın "sevgi" dağarcığına katacağımız tezgâh, okul tezgâhıdır.
Okul ve aile tezgâhında yapılacak yanlışları düzeltecek bir üçüncü ocak yoktur.
Gazete, dergi, kitap, televizyon, radyo, video, kaset, perde, sahne, bildiri, broşür ve benzeri yaygın eğitim araçları "Aile" ve "Okul"da yapılan eğitimi tamamlayan vasıtalardır.
Bizi “12 Eylül”lere getiren kültürde yozlaşma vakıası aile, okul ve çevrenin ortak ihmallerinin eseridir.
Aile okulu, okul aile ve çevreyi etkilemiş, inançsız, sevgisiz, geleneksiz, mabedsiz, irfansız... Bir nesil ortaya çıkmıştır. Sokağı okula, silahı kitaba tercih anlayışı, bu yozlaşmanın eseridir.
Çocuklarımıza bir "Sevgi motifi" veremedik. Onlara tarihimizi, coğrafyamızı, insanımızı... Sevdiremedik. Halbuki "Dağlarımızın şiiri, tepelerimizin destanı vardı."
Savaş meydanındaki düşmanın bile kul hakkını gözeten inançlarımız, insan sevgisi üzerine kurulmuş geleneklerimiz; Yunus'umuz Mevlana'mız; Hacı Bektaş Velîmiz, Battal Gazi'miz, Balak Gazi'miz... vardı. Bu kültür otağlarından yükselecek sevgi ve inanç sadece bizi değil, bütün dünyayı kucaklayacak kadar zengin ve cömertti.
Arkasında ikibin yıllık kültür bulunan bu cömert ocakları kurutan rüzgâr, hangi sunî manialarla önlenebilir?
Anadolu'yu Türkleştiren, İslamlaştıran bu himmetleri küstüren, bizi bu zengin kültürden uzaklaştıran hangi talihsizliklerdir?
Bu sorular cevapsızdır.
"Bitki kökünden beslenir. Çocuklarımızı, başka milletlerin hazmettikleri yiyeceklerle besleyemeyiz."
Çocuklarımız, kontrolsuz çocuk yayınları ve çevrenin etkisiyle tarihine, milletine, devletine, öğretmenine ve ailesine isyan istikâmetinde ısrarlı bir telkin altındadır. Bu yüzden yeni yetişenlerimiz bir " özenti-tepki-savunma" fasit dairesi içerisindedir. Hazımsızlıklar da, kavgalar da bunun sonucudur.
Bu müsamahasız, soluksuz, sevgisiz gidişi durdurmak Yunus'un sevgisine, Mevlânâ'nın müsamahasına dönmekle olur. Geçmişin ve bugünün değişmez gerçeği budur. Çağın realitesi bunu gerektirmektedir.
Milletler inancı, tarihi, geleneği, musikisi, mimarisi, kısaca "Milli kültür"leri ile yaşarlar. Çağın metodu ve tekniği ile millî kültürlerini barıştıran milletler, millî hasletleri ile yaşayan milletlerdir. Millet olmak da, haysiyetli yaşamak da bu demektir.
Yeni yetişenlerimizin dokusu bu değilse' bize düşen, kendimize yönelmektir. Okul- aile çevre işbirliğini sağlamak; çocuklarımızı tarih sevgisi, bayrak sevgisi, insan sevgisi ve kutsallık duygularıyla yetiştirmektir.
Anne- babadan başlayarak yönetici, öğretmen, din adamı, yeni yetişenlerimizden sorumlu herkes bu işbirliğine yönelmelidir. Zira çocuklarımızı iyi yetiştirmek, varlık sebebimizdir.