Hamdi Mert :: hamdimert.com
Köşe Yazıları
İSLAMİYET GÜZEL AHLAKTIR - 4 Mart 1983

İnsanlar toplu yaşamak zorunda olan varlık1ardır. Toplu yaşamanın ise birtakım kural­ları vardır. Bu kurallar  “Ahlâk Kaideleredir”

Ahlâk kaideleri, insanın yaratılış maksadına uygun davranışlar bütünüdür. Hiçbir insan "kötü" olarak yaratılmamıştır. "Kötü" alışkan­lıklar" sonradan edinilen “hilkat”a aykırı davranışlardır. Nitekim Kur'an-ı Kerimde "Biz insanı ahsen-i takvim üzere (en güzel surette, en güzel huyda) yarattık. Ancak inanan; çev­relerine karşı iyi işler işleyenler dışında kalan­ları sonradan esfel-i sâfilîne (aşağıların en aşa­ğısına) indirdik" duyurulmuştur.

Cemiyet "iyi ahlâk"la ayakta durur. Bir­birlerini seven, birbirlerine karşı af ve müsa­maha ile bakan, vazifede-işte-yaşayışta doğru­luk prensiplerinden ayrılmayan cemiyetler, hu­zurlu topluluklardır. Bunun aksi, içtimâi kar­gaşadır. İnsanın insanı kandırdığı, insanın in­sana kötülük ettiği, insanın insanın kurdu oldu­ğu toplumda huzur aranamaz.

Bu sebepledir ki İslâm Peygamberi "—Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim" buyurmuştur. Cenab-ı Hak'kın "Sen en yüce, en güzel ahlâk üzeresin" buyurduğu Peygamberimiz en güzel ahlâkla yaşamış, bizlere en güzel ahlâkı tavsiye buvurmuştur.

"Ahlâk-i Hamide", "Ahlâk-ı Hasene" Müslümanın tabiî hayat anlayışıdır. "Ahlâk-ı Zemime", Müslümanın imanı ve ahlâkı ile bağ­daşmayan kötü davranışlardır.

Ahlâk duygusu, insanın manevi seviyesini belirten bir ölçüdür. "Mü'minlerin imân bakı­mından en mükemmeli, ahlâkça en güzel olanı­dır" hadisinin mânâsı budur.

İslâmiyet'in hedefi insanların huzuru, ahlâ­kın güzelleşmesidir.

Ahlâk kaideleri pratik hayatın içindedir, Gü­zel ahlâkın, düzenli yaşayışın tâ kendisidir. Bü­tün ilâhî ve beşerî sistemler uyulması gerek­li "ahlâk kuralları" koymuşlardır. Bu sebep­le hangi dinden, hangi ırktan, hangi seviyeden olursa olsun bütün insanlar için bağlayıcı "ci­hanşümul ahlâk kaideleri'' ortaya çıkmıştır.

Ahlâkın güzelleşmesi için en ciddî müeyyi­deleri koyan; güzel davranışlara en büyük ecir ve mükâfatı getiren sistem İslâmiyet olmuştur.

"En hayırlınız, ahlâkça en güzel olanınızdır" hadisi ile konulan ölçü budur.

"Bana en sevgiliniz ve kıyamet gününde ba­na en yakın olanınız ahlâkça en güzel olanınızdır" hadisi de bu ölçüyü teyid etmektedir. Bunu belirten başka hadisler de vardır: "Mü'minin mizanında güzel ahlâktan daha ağır ve değerli hiçbir ecir ve sevap yoktur.''

“Mü'min, güzel ahlâkı sebebiyle hiç ara ver­meksizin akşama kadar oruç tutan, sabaha kadar namaz kılan gerçek âbıd kulların derece­sine yükseliri”

"İnsanların cennete nail olmalarına en büyük vesile takva ye güzel ahlâktır."

"İnsanlarla en güzel ahlâkla geçininiz!" "Başkalarına iyilik yapmak, ahlâkın güzelliğindendir."

İslâmiyet'te ahlâk bir "vazife"dir. Bu vazi­fe insanın önce kendi ahlâkını düzeltmesi ile başlar, insanlara karşı edebli, mütevazı, sabır­lı güvenilir olmak; nefsine ve ihtiraslarına hâ­kim bulunmak; ahlâkî vazifelerin başında ge­lir.

"İnsanın çevresine karşı vazifesi"; konuşma­sında, iş hayatında, yaşayışının her safha­sında ahlâkî güzellik ve olgunluktan ayrılma­masıdır. Muaşeret âdabı, ticaret ahlâkı, iş ah­lâkı, meslek ahlâkı, basın ahlâkı, siyasî ahlâk... gibi içtimaî hayatın her safhasını düzenleyen kaideler insanın çevresine karşı vazifelerini oluşturur.

"İnsanın Allah'a karşı vazifesi", Allah'ın emrettiği şekilde yaşamak ve Allah'ın yarattı­ğı varlıklara şefkat göstermektir. İnsanlara kar­şı iyi muameleler içerisinde bulunmak, ihtiyaç içerisinde olanların elinden tutmak. “Yaratılanı Yaradan'dan ötürü hoş görüp” ona hiz­met etmek, iyiliklerde bulunmak, insanın Al­lah'a karşı vazifesidir.

İslâmiyet'in getirdiği bu ölçüler, aynı za­manda bütün dinlerin ve beşerî sistemlerin ulaşmayı hedefledikleri “cihanşümul” ahlâk ölçüleri'dir.

Savaştığı düşmanın bile hakkını gözeten; inanan-înanmayan farkı gözetmeksizin bütün insanları kuşatan; insanları aşıp tabiat ve hay­vanlara kadar uzanan İslâmî ahlâk ölçüsü işte budur.

Müslüman, Allah'a da, Allah'ın yarattık­larına da gönül cömertliği ve iyi duy­gularla doludandır.

Müslüman, hayrı düşünen, hayrı yaşayan, çevresine hayır ve iyilik saçandır.

Müslüman güzel ahlakı imân haline getiren­dir.

Müslüman kafasında, gönlünde, işinde, ah­lâkında yaşayışında kötülük taşımayandır.

Müslüman hep iyiyi düşünen, hep iyiyi yaşa­yan, iyi ahlâkı ibadet sayandır.

Müslümanın gönlünde kötülük yoktur. Onun gönül tarlasında kötülükler yeşeremez.

Zira “İslamiyet güzel ahlaktır”