İnsanlar toplu yaşamak zorunda olan varlık1ardır. Toplu yaşamanın ise birtakım kuralları vardır. Bu kurallar “Ahlâk Kaideleredir”
Ahlâk kaideleri, insanın yaratılış maksadına uygun davranışlar bütünüdür. Hiçbir insan "kötü" olarak yaratılmamıştır. "Kötü" alışkanlıklar" sonradan edinilen “hilkat”a aykırı davranışlardır. Nitekim Kur'an-ı Kerimde "Biz insanı ahsen-i takvim üzere (en güzel surette, en güzel huyda) yarattık. Ancak inanan; çevrelerine karşı iyi işler işleyenler dışında kalanları sonradan esfel-i sâfilîne (aşağıların en aşağısına) indirdik" duyurulmuştur.
Cemiyet "iyi ahlâk"la ayakta durur. Birbirlerini seven, birbirlerine karşı af ve müsamaha ile bakan, vazifede-işte-yaşayışta doğruluk prensiplerinden ayrılmayan cemiyetler, huzurlu topluluklardır. Bunun aksi, içtimâi kargaşadır. İnsanın insanı kandırdığı, insanın insana kötülük ettiği, insanın insanın kurdu olduğu toplumda huzur aranamaz.
Bu sebepledir ki İslâm Peygamberi "—Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim" buyurmuştur. Cenab-ı Hak'kın "Sen en yüce, en güzel ahlâk üzeresin" buyurduğu Peygamberimiz en güzel ahlâkla yaşamış, bizlere en güzel ahlâkı tavsiye buvurmuştur.
"Ahlâk-i Hamide", "Ahlâk-ı Hasene" Müslümanın tabiî hayat anlayışıdır. "Ahlâk-ı Zemime", Müslümanın imanı ve ahlâkı ile bağdaşmayan kötü davranışlardır.
Ahlâk duygusu, insanın manevi seviyesini belirten bir ölçüdür. "Mü'minlerin imân bakımından en mükemmeli, ahlâkça en güzel olanıdır" hadisinin mânâsı budur.
İslâmiyet'in hedefi insanların huzuru, ahlâkın güzelleşmesidir.
Ahlâk kaideleri pratik hayatın içindedir, Güzel ahlâkın, düzenli yaşayışın tâ kendisidir. Bütün ilâhî ve beşerî sistemler uyulması gerekli "ahlâk kuralları" koymuşlardır. Bu sebeple hangi dinden, hangi ırktan, hangi seviyeden olursa olsun bütün insanlar için bağlayıcı "cihanşümul ahlâk kaideleri'' ortaya çıkmıştır.
Ahlâkın güzelleşmesi için en ciddî müeyyideleri koyan; güzel davranışlara en büyük ecir ve mükâfatı getiren sistem İslâmiyet olmuştur.
"En hayırlınız, ahlâkça en güzel olanınızdır" hadisi ile konulan ölçü budur.
"Bana en sevgiliniz ve kıyamet gününde bana en yakın olanınız ahlâkça en güzel olanınızdır" hadisi de bu ölçüyü teyid etmektedir. Bunu belirten başka hadisler de vardır: "Mü'minin mizanında güzel ahlâktan daha ağır ve değerli hiçbir ecir ve sevap yoktur.''
“Mü'min, güzel ahlâkı sebebiyle hiç ara vermeksizin akşama kadar oruç tutan, sabaha kadar namaz kılan gerçek âbıd kulların derecesine yükseliri”
"İnsanların cennete nail olmalarına en büyük vesile takva ye güzel ahlâktır."
"İnsanlarla en güzel ahlâkla geçininiz!" "Başkalarına iyilik yapmak, ahlâkın güzelliğindendir."
İslâmiyet'te ahlâk bir "vazife"dir. Bu vazife insanın önce kendi ahlâkını düzeltmesi ile başlar, insanlara karşı edebli, mütevazı, sabırlı güvenilir olmak; nefsine ve ihtiraslarına hâkim bulunmak; ahlâkî vazifelerin başında gelir.
"İnsanın çevresine karşı vazifesi"; konuşmasında, iş hayatında, yaşayışının her safhasında ahlâkî güzellik ve olgunluktan ayrılmamasıdır. Muaşeret âdabı, ticaret ahlâkı, iş ahlâkı, meslek ahlâkı, basın ahlâkı, siyasî ahlâk... gibi içtimaî hayatın her safhasını düzenleyen kaideler insanın çevresine karşı vazifelerini oluşturur.
"İnsanın Allah'a karşı vazifesi", Allah'ın emrettiği şekilde yaşamak ve Allah'ın yarattığı varlıklara şefkat göstermektir. İnsanlara karşı iyi muameleler içerisinde bulunmak, ihtiyaç içerisinde olanların elinden tutmak. “Yaratılanı Yaradan'dan ötürü hoş görüp” ona hizmet etmek, iyiliklerde bulunmak, insanın Allah'a karşı vazifesidir.
İslâmiyet'in getirdiği bu ölçüler, aynı zamanda bütün dinlerin ve beşerî sistemlerin ulaşmayı hedefledikleri “cihanşümul” ahlâk ölçüleri'dir.
Savaştığı düşmanın bile hakkını gözeten; inanan-înanmayan farkı gözetmeksizin bütün insanları kuşatan; insanları aşıp tabiat ve hayvanlara kadar uzanan İslâmî ahlâk ölçüsü işte budur.
Müslüman, Allah'a da, Allah'ın yarattıklarına da gönül cömertliği ve iyi duygularla doludandır.
Müslüman, hayrı düşünen, hayrı yaşayan, çevresine hayır ve iyilik saçandır.
Müslüman güzel ahlakı imân haline getirendir.
Müslüman kafasında, gönlünde, işinde, ahlâkında yaşayışında kötülük taşımayandır.
Müslüman hep iyiyi düşünen, hep iyiyi yaşayan, iyi ahlâkı ibadet sayandır.
Müslümanın gönlünde kötülük yoktur. Onun gönül tarlasında kötülükler yeşeremez.
Zira “İslamiyet güzel ahlaktır”