Hamdi Mert :: hamdimert.com
Köşe Yazıları
İSLAMİYET AKIL DİNİDİR - 3 Haziran 1983

İnsan Allah'ın en büyük eseri, yaratılmışların en mükemmelidir. Ona bu vasıfları kazandı­ran "Akıl" nimetidir. İnsan, yaratılmışlar içe­risinde "Akl-ı Selim" sahibi tek varlıktır. Di­ğer varlıklardan farkı da buradan gelmektedir.

İslâmiyet, cismanî varlıklar içerisinde sade­ce insana hitabeden insanlar içerisinde de an­cak temyiz gücü olanları mükellef tutar, İslâmiyet’in "Akl-ı Selim"e uygun ve "Akıl Dini" imasının bir sebebi de budur.

AKLI OLMAYANIN DİNİDE YOKTUR

Kur'an-ı Kerim'de birçok ayetlerde "Tefekkür"e davet vardır. Bazı surelerde sık sık ge­çen 'Ya'lemûn", '"Yefkahûn", "Yûkınûn", "Yetefekkerûn ", "Yetezekkerûn''... gibi ifa­deler düşünmeye davettir. Kâinatın eşsiz gü­zelliklerinde, "Sünnetullah" denilen tabiat kanunları ve kâinatın harika işleyişinde "Akıl sahipleri için deliller bulunduğu"na sık sık işaret edilir, insan bu delilleri değerlendirmek, kâinatın esrarına vâkıf olmak, bu eşsiz işleyişi emrine râmetmek, göklerde ve yerde ne varsa hepsine akıl erdirmek; hâkim olmakla mükel­lef tutulmuştur.

İslâmiyet’te "Tefekkür" ibadet sayılmıştır. Bu sebepledir ki, İslâmiyet’in bütün hükümleri insan aklına uygundur. "Din akıldır, aklı ol­mayanın dini de yoktur'' hadisi ile ifade duyu­rulan budur.

İNSAN AKLI İLE DEĞER KAZANIR

İslâmiyet’te insan, aklı ile değer kazanır. Konu ile ilgili bazı hadisler şunlardır:

"—Bir kimsenin neleri idrak ettiğini gör­medikçe, mücerred Müslümanlığına hükmet­meyiniz."

"—Kişi oruç tutar, namaz kılar, Hacc'a gi­der.. . Kıyamet günü ise aklının derecesi kadar ecir alır."

"—Bir kimsenin aklının derecesi malûmu­nuz olmadıkça onun Müslüman olması sizi çok sevindirmesin"

"Hz. Peygamber'in yanında bir kişi methedildi, Hz. Peygamber, "Aklı nasıl?" diye sor­du. Sahâbe-i Kiram, "Yâ Resûlellah! Biz onun ibadetinden, ahlâkından, faziletinden, edebin­den söz ediyoruz... Siz ise onun aklının dere­cesini soruyorsunuz" diye serzenişte bulun­dular. Hz. Peygamber onları ikaz etti:

"—Allah'a ibadet eden kimse akl-ı selim sa­hibi değilse, akılsızlığı sebebiyle fâcirin fücu­rundan daha büyük kötülükler yapabilir. İn­sanların Allah'a yakınlığı, akıllarının derecesi­ne göredir."

Sa'dî'nin "Akılsız insan o kimsedir ki, Al­lah ile iyi olayım derken Allah'ın kulları ile kötü olur" sözünün bir mânâsı da budur.

Hz. Ali, "Akıllı düşman, akılsız dosttan hayırlıdır" vecizesi ile bunu te'yid etmiştir.

"—Akıldan daha sağlam bir sığınak yok­tur" sözü de Hz. Ali'nindir.

Şu söz de O'nundur:

"—İnsan akıl ve suretten ibarettir. Akıldan mahrum oldu mu, şekilden ibaret kalır."

İbrahim İbni Hassan, bir güzel şiirinde bu mânâyı san'atlaştırmıştır:

''—Kazancı az da olsa kişiyi halk içerisinde tezyin eden, aklının sıhhatidir. Soyu asil de olsa onu insanlar içerisinde düşüren, aklının az­lığıdır. Allah bir kulunun aklını tamamlamışsa, onun ahlâkını ve her türlü arzularını da ta­mamlamıştır."

 

BÜTÜN HÜKÜMLER AKIL TEMELİ ÜZERİNDEDİR

İslâmiyet’te bütün hükümler "Akıl" temeli üzerindedir. Şu hadis bunu ifade etmektedir:

“—Her şeyin bir mesnedi vardır. İbadet ve amelin mesnedi de akıldır.”

"Akıl ile nakil tearuz ederse (birbirine aykı­rı düşerse), nakil te'vil, akıl tercih edilir" hükmü bir "Usûl-ı Fıkıh" kaidesidir.

Hz. Peygamber "-Benden bir söz nakledilirse onu akıl ölçünüze vurunuz. Şayet akl-ı seliminize uyuyorsa o söz benimdir, yoksa de­ğildir" buyurmuştur.

"Fetvayı fetva makamına sormadan önce vicdanınıza danışınız" hadisi de, İslâmiyet’te insan aklına verilen değeri gösteren eşsiz bir örnektir.

Yukarıda belirtilenler, İslâmiyet’in insan ak­lına verdiği önemi gösteren bazı örneklerdir. Ayet, hadis ve "Usû İlimleri"nde insan aklı­na çok geniş şekilde yer verilmiştir. Zira "İs­lâmiyet akıl dinidir.''