Yakup Deliömeroğlu’na..
Ortaasya Medeniyetimizin Candamarı Aral Kurumaya Yüz Tutmuş..
Bu Deyişler O Tükenmeye Ağıttır
Asya’nın ortasında bir mutluluktu yaşadığımız
Nice medeniyetleri beraber örmüştük ilmek-ilmek..
Tarih tanımıştı, insanlık tanımıştı bizi
İnancımızı taşa-toprağa yazmıştık
Ağaca-mermere kazımıştık mefkuremizi..
Asya’nın ortasında bir mutluluktu yaşadığımız
Yaz ortasında yağan yağmuru, kış ortasında açan güneşi
Sihirli ellerimizde yeşeren ak umutlarla beslerdik..
Çiçek-çiçek açan ümran medeniyetimizi
İnsanlığımızla süslerdik..
Asya’nın ortasında bir mutluluktu yaşadığımız
El-ele vermiştik insanlar, kuşlar, canlılar..
Tabiatın bağrını örs ve çekicimizle döğmüştük..
Bir sevgiydi, bir buluşmaydı bizi kucaklaştıran
Bizi geleceğe taşıyan bir dünya kurmuştuk..
Amuderya, Siriderya bize şarkılar söylerdi
Hayat taşırdı Pamir yaylalarından..
Yazda buluşurduk, kışta buluşurduk bir umutlar denizinde
Bir sevgi yumağı idi insanlığa sunduğumuz;
Umut yüklü, rahmet müjdesi bir sevgi yumağı..
Adım “Aral”dı benim arkadaş, adım Aral’dı!.
Yeşilin anasıydım, emeğin bekçisi..
Nice evliliklere tanıklık etmiştim
Nice uygarlıklara beşiklik..
Kollarımla sarmıştım bir nice yükselişi..
Şimdi sormayın nasılım?!.
.............................
Amuderya’m artık yok, Siriderya’m yok artık..
Kollarımı kestiler, anamı ağlattılar..
Can çekişen bir ölüler ülkesiyim..
Çatlayan dudaklarım artık şarkı söylemiyor;
Hayat vermiyor kuruyan topraklara!..
Hunharlığın elleri ölü toprağı serptiler üstüme..
Beni yoldular, beni yonttular, beni kuruttular..
Asya’nın ortasında bir mutluluktu yaşadığımız
Yüzyıllar ötesinde kalan..
Bir yeni ışık görüyorum; bana eller uzansın diyorum
Bana gelişler düşlüyorum, bana koşuşlar..
Umutlanıyorum..
Umutlanıyorum çocuklar gelişinizden..
Sesiniz, soluğunuz içimi sardı..
“Hoşgelişler ola” diyorum bu sese, soluğa;
“Hoşgelişler ola” diyorum..
Umutlanıyorum!..