“Bozyaz”, 5'inci baskısıyla 50 bininci nüshaya ulaşan “Bizi Yaşatanlar” romanının yaşandığı yer. Bizi Yaşatanlar Türkiye radyolarında “İnsan İsterse” adıyla oynanmaya devam ediyor. Böylece “Bozyazı”, insan isterse neler
yapabileceğinin görüldüğü topraklar olarak bütün Türkiye
tarafından tanındı.
Üzerinde bir süre de Dr. Reha Oğuz TÜRKKAN tarafından çalışılan “Bizi Yaşatanlar”, değerli yapımcı-yazar Özdemir BİRSEL'in san'atkâr elinde bir televizyon dizisi olarak hazırlanıyor. Selma Fındıklı'nın “İnsan İsterse”sinde dinlediğimiz “Bozyazı örneği” böylece bütün Türkiye'ye görüntülü olarak da sergilenecek... İnşallah.
Bozyazı halkın kendi kendine başardığı bir kalkınma örneği... Anadolu'nun ayağına devlet olarak götüremediğimiz medeniyeti, yolu, ışığı, okulu kendi imkânlarıyla bize hediye edenlerin destanı...
“Bizi Yaşatanlar” ve “İnsan İsterse”de, savaşta kolunu kaybeden bir Anadolu çocuğunun çevresini organize tedip, köyünün yolunu, okulunu, karakolunu, köprüsünü, çeşmesini, camiini, Kur'ân kursunu nasıl yaptırdığının; su kanalları ile binlerce dönümlük araziyi nasıl yeşerttiğinin ve sarı dikenlerle kaplı yöresini nasıl limon, portakal, muz cenneti haline getirdiğinin hikâyesi anlatılıyor. Yani devlet-millet işbirliği...
Bu örnekte, köylünün eli devlete uzanmıştı. Devlet de elini elbette millete uzatmalıydı.
Aradan geçen yıllar içerisinde bu temenniler gerçekleşti. “Bozyazı”ya “Devlet” eli de girdi. Köylünün kendi kendine Toros Dağları'ndan aşırdığı yollar devlet yolları haline geldi. Binlerce dönümü, sulayan iptidai kanallar onbinlerce dönüme hayat veren devlet işletmelerine dönüştü. Halkın yaptığı ilkokulda “Lise” açıldı. Karakol, cami ve Kur'ân kurslarına devlet kadroları verildi. “Belediye” kuruldu. Elektrik, su, telefon ye asfalt yollara kavuşan “kasaba”da nüfus hızla arttı. Şimdi görüyoruz ki, 22 binlik merkez nüfusuyla kasaba “ilçe” haline getirildi.
En yakın il merkezine 300 kilometre mesafedeki bir kapalı yörede halk tarafından geliştirilip devlete teslim edilen bu kalkınma örneğinin Türkiye ve dünyada emsali var mıdır, bilmiyorum.
“Devlet-millet” işbirliği, henüz “Kadı”sı, “Kaymakam”ı, “Müftü”sü bulunmayan bu kasabada eski geleneği ile aynen devam ediyor. “Kadı”yı da, “Kaymakam”ı da, “Müftü”yü de aratmamaya çaba gösteren genç “Belediye Reisi”nin elinde... Muhalifi-Muvafığı, genç “Reis”in etrafında toplanmış. “İlçe” olacak kasabanın denizin dalgalarıyla okşadığı en güzel yerinde modern bir cami için kolları sıvamışlar. 4 katlı “Müftülük Sitesi”nin temelleri gösterişsiz- törensiz atılmış... “İlçe”ye “Hoşgeldin” demek üzere 5 caminin inşaatı, devlet katkısı olmadan hızla sürüyor. Balıkçı barınağı; modern ve turistik maksatlı tesisler 16 mahalleyi, birbirine bağlayan mahalle yolları; 4'üncü ortaokul, 3'üncü Kur'ân kursu, sağlık ocağı tevsii gibi atılım ve yatırımlar, kasabayı şimdiden vasat ilçelerin üzerine çıkarmış...
“Bizi Yaşatanlar”ın kahramanları ve devlet-millet işbirliğinin “Bozyazı”daki mimarları rahmetli Vehbi Ağa, Ahmet Ağa, Yusuf Ağa, Gök Mehmet Ağa, Esatzade Ali Efendi, Mahmut Beğ, Mustafa Beğ ve diğerleri rahat uyuyabilirler artık.
Attıkları besmeleli tohumlar bir örnek ilçe doğurdu. Aynı işbirliği ile ilçenin emsalleri arasında nasıl temayüz ettiği kısa zamanda görülecek.
Bozyazı ve onun şahsında, “İlçe”leşen diğer kasabalarımıza da hoşgeldiniz diyoruz.