Hamdi Mert :: hamdimert.com
Köşe Yazıları
MERHABA - 20 Ocak 1989

Sıkıntılı bir dünyada yaşıyoruz. Problem­lerin "konusu" da, "sebebi" de insan... "Dünya savaşları"ndaki cinayetlerin fatura­sı henüz ödenmemişken bugün insanlığa yö­nelik yeni cinayet planları yapılıyor. Nükleer silah stokundan 'kimyasal silah' imaline, "tabiat" denilen ilahi nizamın tahribinden-maddenin ilahlaştırılmasına kadar...

TÜRKİYE'NİN PROBLEMİ

Dünya boyutlu bu sıkıntılara Türkiye de maruz... Ama Türkiye'nin başka problemle­ri de var. Bizim asıl sıkıntımız, evvelemirde kendimize saygımızın bulunmayışı... Tarihimize -inanç ve geleneklerimize- birbirimize... Bunun sonucu olarak da, kendimize güveni­mizi kaybettik. Dışarıdan gelen her şeye "evet" bizden olanlara ise tereddüt.

Ülkemizde bir "kimlik" bunalımı varsa, sebebi işte budur... "Aile" müessesemiz üze­rindeki tehlike çanlarının; ahlaki izmihlalin; et­nik dini-mahalli bölünme heveslerinin, millî terbiyedeki yozlaşmanın, hatta ekonomik ve siyasi istikrarsızlıkların... Bütün bunlara rağ­men yüksek(!) bürokratlar; erbâb-ı kalem; adalet tevziine yetkilendirdiklerimiz başta, milletin önüne düşenlerde "tavşana kaç, tazıya tut" politikası...

"İdare" bir san'attır. İdare edenler, bir yandan "Devlet" der, diğer yandan "mlllet"i "Devlet"inden soğutur veya "Devlet"e karşı kesimlere "koz" verirlerse, bundan an­cak "Devlet" zarar görür. Türkiye'de bu "taktik" hataya bolca rastlanmaktadır. Es­kiden "şer'i-şerif", "Şeriat" diye-diye çiğ­nenirmiş. Bugün Türkiye'de "Devlet-millet bütünlüğü"ne kıyan davranışlar, hayrettir en çok "Devlet" cenahında görülüyor. Hem "Devlet" diyeceksiniz, hem millet çoğunluğunun temayüllerini hiçe sayan tutumlar ser­gileyeceksiniz. Hem "Gizli din eğitimi" di­ye gayrıresmî-yaygın din eğitiminden yakına­caksınız, hem "Devlet"in resmî din eğitimi müesseselerini karşınıza alacaksınız. Hem "demokrasi"yi vazgeçilmez hayat tercihi olarak ilan edeceksiniz, hem kendi şahsi tercihinizi "Devlet"in tercihi diye millete yutturmaya kalkışacaksınız.

Türkiye'nin temel problemleri bunlardır ve altında kendimize, kendi değerlerimize itimat edememe psikolojisi vardır.

ÇİZGİMİZ YAPICI OLMAK

Bütün bunlara rağmen, bizim çizgimiz "yapıcı" olmaktır. "Devlet" adına yapılan yanlışların da, "Din" adına yapılan yanlışla­rın da faturasını "Din" ve "Devlet"e kesmemek... Zarara uğrayan biz de olsak bağrımıza taş basıp- bu iki değerden kopmamak...

Dün "Devlet" adına "Din"in üzerine git­me yanlışı vardı. "Ezan" "Tanrı uludur" di­ye okutma mecburiyetinden okullarda, hat­ta evlerde din dersi yasağına kadar... Daha dün bile "Kur'an kursları" üzerine resmî te­reddütler varken, bugün "Devlet" Kur'an Kursu yatırımları yapıyor. İlkokuldan üniver­siteye din dersi mecburiyeti Anayasa teminatı altına alınmış... "Devlet bütçesi"nden dini neşriyat yapılıyor... Demek, "Devlet" adına "Din"in üzerine yürüme yanlışı büyük ölçüde revizyona uğramış... Bugün "Din" konulu yanlışlar yine var. Yarın göreceksiniz, bu yanlışlardan da yavaş yavaş vazgeçilecek.

"Din" adına yanlışlara gelince: Ondan da kurtulmalıyız. Biz tarihte "Din'ü-devlet", "Mülk-ü-millet" diye diye gelmişiz. "Din" ve "Devlet"in karşı karşıya getirilmesi "Din" adına da, "Devlet" adına da fevkalade yan­lıştır. Millet efkarını bir araya getiren, bu tür değerlerdir. Bu ortak değerleri müşterek te­laffuz etmek dururken, karşı karşıya getirir­seniz, işte bugün olduğu gibi kimi "Din" der, kimi "Devlet" der, millet kendi arasında bö­lünür, karşı karşıya gelir. Etnik farklılık iddi­aları, bölgecilik illeti de bu temel üzerinde yeşerir, boy atar...

Bugün Türkiye'de olan budur. Bu yanlış­tan çok kişi sorumludur. Bizim çizgimiz "Ya­pıcı olmak"tır. Doğru bildiğimizi cesaretle söylemek; "din" adına ve "Devlet" adına yapılan yanlışları düzeltmek... İyiniyetle...

Dünya boyutlu sıkıntılar da, Türkiye'ye mahsus problemler de ancak bu yapıcılıkla giderilebilir...

Bu duygu ve düşüncelerle, ilk günden he­pinize "Merhaba".