İftarı, sahuru, davulu, imsakiyesi, pidesi, radyo ve televizyon programları ile Ramazanlar, millet geleneğimizde "Ayn farz" oluşuna ilave olarak, tam bir içtimaî hadisedir. Sokakta Ramazan pidesi satan çocuktan, süreli basına; radyo ve televizyondan dükkân ve esnafa varıncaya kadar bundan etkilenmeyen yoktur. Onun içindir ki, ibadetine çok düşkün olmayanlar bile, Ramazanın gelişi ile kendilerine bir çeki-düzen verme ihtiyacı duyar, namazlarını kılamayan bir çok kişi, namaz ve oruca başlarlar.
TRT programlarının değişmesi, günlük gazetelerde Ramazan sayfaları düzenlenmesi, göklere uzanan minareler arasında parlayan mahyalar, Ramazan'ı âdeta bir sosyal olay haline getirirler.
Ramazan günlerinin, orucun hikmetlerine uygun olarak renklendirilmesi, müslüman milletler içerisinde Türk Milletinin ayrı bir özelliğidir.
İnançların sarsıldığı, nesillerin bozulduğu, geleneklerin yıkıldığı son çeyrek yüzyıllarda bizi diri tutan, bu inanç kırıntıları olmuştur. Ramazan'ı değerlendirmek için millet olarak gelenekleştirdiğimiz bu güzel âdetleri yaşatmak yetmez. Ramazan'ı değerlendirmek, bu ibadetin hikmet ve maslahatını anlamak, yaşamak ve yaşatmak demektir.
RAMAZAN BİR MUHASEBEDİR
Ramazan, kandil, cuma, bayram gibi günler, mü'minin hayatında önemli dönüm noktalarıdır. Bugünler dolayısıyla mü'min dönüp, kendisine bakar, geçmişinin ve geleceğinin muhasebesini yapar. Ramazan'ın bir önemli hikmeti de bu olsa gerektir.
1989 Ramazanına Türk Milleti huzurlu, bazı İslâm ülkeleri ise kavgalı ve yaralı girmektedir. Afganistan yarası kanamakta, İran-Irak kavgası henüz tam sarılmamış bulunmaktadır. Batı Trakya'da, Balkanlar'da, Çin ve Sovyet hakimiyetinde, hatta diğer bazı komşu ülkelerde "Hürriyet nimetinden" mahrum bir Müslüman-Türk dünyası vardır. Hürriyet, müslüman olmanın manası içerisinde mevcuttur. Müslüman olanların bu manaya ters görüntüsü ise, acı bir tecellidir.
İslâm ülkeleri, dünya coğrafyasının ve politikasının stratejik bölge ve noktalarını ellerinde bulundurdukları halde, henüz bu muhasebeyi yapacak toplu senteze ulaşmış değillerdir.
1989 Ramazanını karşılarken, ülkemiz ve birkaç huzurlu müslüman ülke dışındaki İslâm dünyasında bazı sıkıntılar hâkimdir.
ÖNEMLİ OLAN
Oruç bir "farz" ibadet, orucun manalandırdığı ve renklendirdiği Ramazan ise, diğer aylardan farklı ve bereketli zaman parçasıdır. Ramazan yaklaştıkça ayaklanan ve artan manevi heyecan bundandır.
Her yıl tekrarlanan ve yaşanan bu heyecan Ramaz'ı anlamaya; Ramazan'ı değerlendirmeye; Ramazan'ın kuşattığı kurtuluşa kavuşmaya yetecek mi?
Ramazan'la buluştuğumuz bugün önemli olan, bu sorunun cevabını verebilmektir.
Bütün okuyucularımın Ramazan ibadetini kutlar, bu ayın milletimiz, İslam ve Türk âlemi için hayırlı olmasını C.Haktan niyaz ederim...