Hamdi Mert :: hamdimert.com
Köşe Yazıları
SANAT, MÜSTEHCENE KALKAN YAPILAMAZ - 11 Ağustos 1984

Hamdi Mert "Müstehcen neşriyat, bilhassa yeni ye­tişenlerin gençlik heyecan ve duygularını tahrik et­mekte; onların ahlâkını, hattâ sağlığını bozmakta­dır. Geleneksel Türk aile di­siplini bu yüzden tahrip edilmektedir" dedi

Said Yüce

Diyanet İşleri Başkan Yar­dımcısı Hamdi Mert'in müs­tehcen neşriyatla ilgili sorularımıza verdiği cevaplar şöyle:

*"Müstehcenlikten ne anlı­yorsunuz?"

"Müstehcen neşriyat, ferdin ar ve haya duygusunu rencide eden, genel ahlâkı zedeleyen, aile müessesesini sarsan, yeni yetişen gençleri yanlışlara, hattâ buhranlara sürükleyen zararlı yayınlardır.

"Müstehcenin tayininde 'Hi­cap' esas tutulur. Cemiyetin ar ve haya duygusuna muhalif olan her hareket, film, yazı ve resim müstehcendir. Bu bakımdan müstehcen hareket, yazı, resim ve filmlerin önlen­mesi; hicap vekar ve haysiyetin de korunması demektir.

"San'at eserinde müstehcen­lik aranmaması gerektiği, bazı çevrelerde savunulmaktadır. San'at, 'Nezih' olduğu ölçüde san'attır. San'at duygusu, müstehcene kalkan yapılma­malıdır.

"Doktrinde ihtilâf edilen ko­nu, müstehcenin tâyininde esas tutulan kriterdir. Ortaya maalesef, sağlam bir ölçü konulabilmiş değildir. Bu kriter, yorumlayanın tahsil seviyesi­ne, kültür yapısına,inancına, ahlâk anlayışına göre değiş­mektedir. Delikanlı oğlunuzla, kızınızla, anne-babanızla bir gazete, dergi okurken, televi­zyon ve film seyrederken, ra­dyo ve kaset dinlerken, resme, afişe bakarken rahatsız olu­yorsanız; yanınızdakiler siz­den, siz onlardan utanıyorsanız; işte bu yazı, resim, film, söz müstehcendir. Bu, ferdîn kültür yapısına, ahlâk anlayı­şına göre değişiyor. Cemiyette hâkim bir ahlâk anlayışı yok mudur?. Küçüğün, büyüğün 'Ayıp!' 'Günah' dediği şey ne­dir? işte müstehcen odur."

*"Basın televizyon ve sine­madaki müstehcenliğin fert, aile ve cemiyet üzerine ne gibi tesirleri vardır?"

"Müstehcen neşriyat, bil­hassa yeni yetişenlerin gençlik heyecan ve duygularını tahrik etmekte, onların ahlâkını, hat­tâ sağlığını bozmaktadır. Gele­neksel Türk aile yapısı, aile disiplini bu yüzden tahrip edilmektedir.

"Gelişme çağındaki bir kız ve erkek çocuğun gençlik he­yecanını alarma geçirir onun he­nüz olgunlaşmamış delikanlı­lık duygularını cinsî konulara yönlendirirseniz; bu çocuğun hem ruh, hem fizik sağlığı üze­rinde menfî tesirler bırakır.

"Henüz olgunlaşmamış meyvenin koparılması gibi, as­lında meşru olan duyguları, zamansız ve meşru olmayan yollarla tatmin etmeye kalkı­şırsanız; buhranlı sıhhatsiz nesiller yetiştirirsiniz.

"Kanaatımca, müstehcen neşriyatın en büyük zararı, ye­ni yetişenler üzerindeki bu tahribattır. Bu tahribat, o derece büyüktür ki, zamanla bir alışma, tabii görme temayülü baş­lar."

*"Tedbir alınmasının gerekti­ğine inanıyor musunuz? Teklifleriniz ne olabilir?

"Müstehcen neşriyat konusunda kalıcı tedbirler alınmalıdır.

Milletler, millî kültür ve ahlâk müesseseleriyle ayakta dururlar. Bu sebeple, sağlam aile yapısının. Türk cemiyetinin hiçbir millette bulunma­yan müşterek ahlâk prensiplerinin korunması, herşeyden önce devletin vazifesidir.

Nitekim T.C. Anayasasının 5'nci maddesinde devlete 'İnsanın manevî varlığının geliş­mesi için gerekli şartları hazırlama' vazifesi verilmiştir. "41'nci maddede Aile Türk toplumunun temeli sayılmış; madde gerekçesinde, ailenin "ahlâki bir çevre". "Mukad­des bir temel" olduğu belirtilmiştir. 28'nci maddede ise. "Genel ahlâkın korunması" maksadıyla alınabilecek huku­kî ve idarî tedbirlerden söz edilmiştir.

Bunlar kanunî tedbirlerdir.

Suçun önlenmesi için kanu­nî tedbir, çok zaman kâfi gel­miyor. Suçun tesbit, takip ve cezalandırılmasında tatbikatçılara büyük iş düşmektedir.

Tatbik edilmeyen kanun yok demektir.

Müstehcen neşriyata karşı alınacak ilk tedbir, 'Hangi şeyin müstehcen olduğu' hususunda bir doğru yorum getirmek ilgili kanun maddelerini ciddi şekilde tatbik etmektir.

Mevcut kanun maddelerinin müstehcen neşriyatı önlemeye kâfi gelmediği bir gerçektir. O halde, T.C. Anayasasının özüne ve sözüne uygun yeni kanunî müeyyideler getirilmesi zarurî bulunmaktadır."

*"Müstehcenlik sizce kimler tarafından, niçin teşvik ediliyor? İlgililerin vazifelerini yaptıklarına inanıyor musunuz?"

"Müstehcen neşriyat, daha çok ticari maksatla yapılıyor. Bunun teşvikini ise, bu neşriyatı satın alarak destekleyenler yapıyor.

Müstehcen neşriyatın Türkiye'ye sokulmasında ticarî çıkarın dışında geçmişte birtakım karanlık maksatların da bulunduğu bir gerçektir. Müslüman Türk ahlâkının, seciyesinin, Müslüman-Türk nesillerinin bozulup gerilemesinde fayda umanlar, çeşitli plânlar hazırlamışlardır. Müstehcen neşriyat, bu karanlık plânın bir parçasıdır.

Müstehcen neşriyatın mes'ulünü bulmak bugün için kolay değildir. Ancak, ilgililerin vazifelerini tam olarak yaptıklarını söylemek de zordur. Türkiye'de birçok konuda vazife ve yetki tedahülleri mevcuttur. Müstehcen neşriyat konusu da öyledir. Kimin, neresinden tutacağı belli değildir."