Hamdi Mert :: hamdimert.com
Köşe Yazıları
BATI SABIKALIDIR - 17 Aralık 1999

(Batı bugün askeri işgal yerine kültür istilasını öne çıkarmış bulunuyor. Ülkeler artık silahlı ordular gönderilerek işgal edilmiyor. Önce kültür istilası; sonra yerli işbirlikçiler bulunuyor ve bu yolla güdülüp, güdüleniyor)

Batının fikir ve inanca saygı konusunda, sütten çıkmış ak kaşık görüntüsü ile orta­lıkta boy gösterdiğine bakmayın. O'nu Papalı­ğın "Sanctum Ofcium"u tarafından idama mahkûm edilen Galile'ye sorun. Galile'yi idama götüren suçu neydi bir düşünün. Galile; o soy­lu fikir, yere göğe bakmış; güneşin dünya etra­fında döner görünüşüne merak sarmış; kendi eliyle imâl ettiği dürbünle yaptığı inceleme so­nunda, o günkü anlayışa aykırı bir sonuca ulaş­mış; güneş dünyanın değil, dünya güneşin etra­fında dönüyor sonucuna varmıştı, işte Galile'yi idama götüren ölümlük suç bu idi.

Batının fikir ve inançları yüzünden yaptığı kıyım Galile'den ibaret zannedilmesin. Sokrat fikirlerinden dolayı yargılanmış ve Atina'da idama mahkûm edilmiştir. Aristo, hakkında aynı hükmün uygulanacağı­nı farketmiş Atina'yı terk etmiştir.

Spinoza inanç ve kanaatleri sebebi ile Yahu­di toplumu tarafından aforoz edilmiş, Hollan­da'nın bugünkü siyasî başkenti Amsterdam'da yargılanmış, sürgün cezasına çarptırılmıştır.

Roma İmparatorluğu dördüncü yüzyılın sonlarına kadar Yahudi ve Hıristiyanları inançların­dan dolayı canhıraş işkencelere tabi tutmuşlar­dır.

Yahudi ve Hıristiyanlar hem de kendi dinle­rinden insanlara ayrı koldan, ayrı mezheptendir diye olmadık zulümler, cezalar uygulamışlar­dır. Yüz kızartıcı, engizisyon mahkemeleri, uygulamaları, sadece faillerini değil, insanım diyen herkesi bugün bile utandırır.

Amerika'nın köle ticaretini hatırlayınız: Afri­ka'nın çeşitli bölgelerinden Amerika kıtasına yüzyıllarca zenci ticareti yapılmıştır. Gemiler Afrika'dan Amerika'ya mal taşır gibi zenci kö­le, esir, işçi taşımışlardır.

Amerika'nın sabıkası zenci dramından ibaret değildir. Uzun yıllar devam eden Kızılderili avı tahkir ve tenzil edici tarzda bugün de devam ediyor. Sadece şekil ve metot değişmiştir o ka­dar. Geyik avlar gibi, avlana avlana bitirilen Kı­zılderililerden arta kalanlar bugün büyük park­larda, teşhir yerlerinde turistlerin seyir ve başka zevklerini tatmin için teşhir ediliyor.

İngiltere'nin gurka askerleri, Hindistan'da görülen parya uygulaması, Orta Çağ'dan kurtu­lup güya aydınlanan dünyanın, insanlık adına yüzünü kızartan modern iptidailiklerdir.

Endülüs katliamını da unutmayınız. Müslümanların sekiz yüz yıl kaldıkları İspanya'da, üniversiteleri, kütüphaneleri, hastahaneleri, konakları, han ve hamamları ile kurdukları Endü­lüs medeniyetinden bugün geriye ne kalmıştır? Siyasi egemenlik bir yana ama o güne kadar in­sanlığın tanımadığı medeniyet eserlerinin hun­harca tahribi hangi ruh halinin ve medeni sevi­yenin sonucudur?

Tekrar geriye dönerseniz, Kartaca'nın Ro­malılar tarafından imha ve talanını görürsünüz. Romalı Caton'un "Delenda est carthago / Kartaca imha edilmelidir" emri ile Hz. İsa'nın doğumundan mukaddem 5. ve 2. asırlar arasında­ki yüzyıllarda, Akdeniz'in münbit sahillerinde açan rengârenk medeniyet bahçesinin talanı sergilendi. Tunus ve Libya arasındaki toprak­larda taa o dönemlerde yeşertilen Kartaca me­deniyetinin bugün yıkıntılarını bile bulmak mümkün değildir.

Daha dün Filistin mülteci kamplarında kedi-köpek ve ölü etinin yiyecekler arasına girdiği unutulmadı.

Bosna-Hersek ve Kosova'dan sonra bugün Çeçenistan'dan ve Karabağ'dan; duyan kulak­lara aynı sesler gelmiyor mu?

Batı'nın bugün taktik değiştirerek, askeri iş­gal ve talan yerine kültür istilasını öne çıkardı­ğı görülüyor. Artık tarım, maden ve petrol zen­gini ülkeler, silahlı ordular gönderilerek işgal edilmiyor. Önce barış gönüllüleri, peşinden kül­tür istilâsı, sonunda da batılılaşma, çağdaşlaş­ma gibi makyajlar altında yerli işbirlikçiler bu­lunuyor… Bu suretle ve sessizce olan oluyor.

Le Monde Gazetesi nin 1986 Şubatında ya­yınlanan nüshasında bir haber vardı: 17-19 Şu­bat 1986 tarihlerinde Paris'te "Fransızca konu­şan devletler" kongresi yapılmış. Kongreye tam kırkbir devlet katılmış. Bu kırkbir devlette Fransızcaya resmî veya yan resmî dil olarak konuşuluyormuş. Bu kırk bir ülke geçmişte elli yıldan iki yüz yıla kadar Fransız hâkimiyetinde kalmış ülkeler.

Acaba dünya üzerinde resmî ya da yan resmi dili İngilizce, Almanca ve Rusça olan kaç ülke var, doğrusu araştırmağa değer.

Biz Balkanlarda 2 yüz, 3 yüz, 4 yüz yıl kaldık. Ne dinlerine, ne inançlarına dokunduk. Kaldığımız sürece ve çıktığımızda bu ülkelerin kendi dilleri, dinleri, kültürleri ile hayatlarını sürdürmeye devam ettiler.

Batı sabıkalıdır. Öne çıkardığı makyajlı, cılâ-lı ve parlak iddialar sadece kendi ülkeleri için geçerlidir. Kendi dışındaki dünyada uyguladık­ları politikalar ise ikili, üçlü, beşli farklı standartlardır. Sakın inanmayın; batı sabıkalıdır.