Hamdi Mert :: hamdimert.com
Köşe Yazıları
REFERANDUMUN DİLİ - 16.09.2010

Sevgili Bünyamin R.Altunelli’ye..
Ayrıntılarla uğraşırken, temel mes’elelerimizi unutmakta bire-biriz..Kaç aydır referandumla uğraşıyoruz?.Referandum bitti; herkes alacağı dersi almak ve edebini takınmak yerine, bu defa da yenilgilerine mazeret aramak peşindeler..
”Utanmak” herkesin giyebileceği bir kisve olsaydı, cihanda utanmaz adam kalmazdı..
ÜLKE BÖLÜNMEYE Mİ GİDİYOR?
Milletin önüne düşenler bu aymazlıklarını sürdürürlerse evet..
BDP yöneticileri ateşe körükle gitmeye devam ediyorlar..Arkalarındaki bizce mechul güçlerin piyonu olmuşlar; art izleri ön izlerini bozarcasına her gün uslup değiştiriyorlar..Dün “Ana-dil eğitimi serbest olsun” diyorlardı, bugün “Ana-dille eğitim” istiyorlar..Dün bazı kültürel haklarımız verilsin, başka diyeceğimiz yok diyorlardı, bugün kültürel alanda isteyecekleri başka bir şey kalmayınca “Federasyon” ve “Kardeş Bayrak” isteklerini dillendirmeye başladılar..”Anayasa’da Kürt kimliğinin tanınması” denilen bir abes talepleri var ki, anlayan varsa beri gelsin..
Dahası; dün adına “Çocuk” dedikleri zıpırlara, milletimizin ontolojik varlık sebebi ve “Vahdet”i üzerine “Taş” attırmaktan çekinmezken, bugün masum “İlkmektep” çocuklarını okullarına göndermeyerek körpe dimağlarına zehirli tefrika tohumları saçmaktan hicap duymuyorlar..
Bu durumda BDP yöneticilerini muhatap almak ve çözüm arayışımızda onlardan yapıcı veriler beklemek boşunadır..Zira “Parti ilkesi” diye bir çerçeveleri yoktur; yöneticilerinin ise iradeleri kendi ellerinde değildir..
ÇARE NEDİR?.
Çare, BDP ve arkalarındaki bağlı-bağsız; bilinir-bilinmez odaklarla ilişki kurmak ve onlarla pazarlığa oturmak...gibi millet ve devlet onurumuzu incitici heveslerle uğraşmak yerine, doğrudan Doğu ve Güneydoğu halkına yönelmektir..Zira sözünü ettiğim piyon parti ve arkasındakilerin her gün değişen isteklerinin sonu gelmeyecektir ve “Pazarlık” masası bir yandan onları güçlendikleri vehmine esir ederken, diğer yandan akl-ı selim sahibi millet çoğunluğunu çileden çıkaracaktır..
Bu nasıl olur?.Yani maşalarla ve o maşayı tutan bilinmezlerle diyalog kurmaya harcanacak efor/ve enerjiyi doğrudan ora halkına ulaşmak için sarfetmenin yolu nedir?.
Bunun tek yolu var: Bir “Devlet aklı” yani “Ortak akıl” üretmek:
Partilerüstü bir bir komisyon kurunuz..Adını koymak önemli değil; âkîl adamlar komisyonu.. Burada parti temsilcileri bulunsun..Partilerüstü tecrübeli adamlar yeralsın..Sosyologlar, siyasetbilimciler, araştırmacı ve strateji uzmanları unutulmasın..Bölgenin sivil toplum önderleri mutlaka çağırılsın..
Gecikmeden, seçimi beklemeden..
Bu geniş çerçeveli komisyonun teklif edeceği “Anayasa” ve “Yasa” vaz’ı ve ta’dili teklifleri ile alt mevzuatla ilgili önerileri bir parti; iktidar önalması ve rekabeti düşünülmeksizin; ortak aklın gereği olarak mer’iyete konulsun..İpe un sermeden ve gecikmeden..
Milletin onayından geçen Anayasa değişikliği maddeleri içerisinde “Ombustmanlık” diye bir kurum yok mudur?.İşte onu, anayasa-babayasa demeden, hatta adını bile koymadan bu şekilde ve şimdiden çalıştırmış olursunuz..
Bu komisyona BDP’yi de çağırın ama, bölgenin partilerüstü önderlerini çağırmayı ihmal etmeden.. CHP ve MHP’yi davet etmekle kalmayın, önceden birbirinizi ikna ederek, “Devlet”in bekası düşüncesini; iktidar-muhalefet çekişmesinin üstünde gördüğünüzü gösterin..Mecliste temsilcisi bulunmayan ama tabanları olan SP ve BBP gibi ( Sağdan-soldan hangileri varsa) partileri de..
Kapılarını kapatan ve çağrıya uymayan partiler olursa, yolunuza katılanlarla ve gelenlerle devam ediniz..
Bölge halkının gerçekten hakkı olan kültürel yenilikleri; insan/ve insanlık haklarını; birileriyle pazarlık yaparak ve kopara-kopara aldılar görüntüsüyle değil, bir “Devlet” şefkati ile ve ortak millet iradesiyleveriniz..
Bölge halkını global/emperyal güç odaklarının ve onların maşalarının elinden kurtarmanın başka bir yolu yoktur..
Referandumdan çıkarılacak başka sonuçlar olsa da, en önemlisi budur!.