Son günlerde Anamur ile Ankara arasında gel-git yaşıyorum..Bu sebeple okuyucularımla buluşma aralığım seyrekleşti..Gündem ise yoğun..Her biri hakkında birikmiş söyleyeceklerim var..Özet olarak da olsa içimi dökmek zorundayım..
Kulağıma gelen en yeni haber şu: Namık Kemal ZEYBEK Demokrat Parti’ye “Genel Başkan” adayı olması yönündeki teklifleri nihayetkabullenmiş..
Kıymetini bilirlerse ne iyi olur!.Türk siyaseti bir “Bilge Lider”e kavuşur..Muhalefette iken, iktidarın her yaptığını karalamayan..İktidarda iken muhalefetin yapıcı tekliflerini dinleyen..Siyaset yapmanın; sonuç olarak “Devlet”i ve “Millet”i ile “Ülke”yi ileri götürme yükünü yüklenmek olduğunu bilen..
Alpaslan TÜRKEŞ’le, Turgut ÖZAL’la, Süleyman DEMİREL’le, Necmettin ERBAKAN’la çalışmış; her birinin başarılı yönlerini görmüş ve bunları yazıp-çizmiş, irad edip-söylemiş.. Tasvip etmediği yönleri olmuşsa, bunları kamuoyu önünde polemik konusu ve siyaset malzemesi yapmamış..Aksine, artılarla eksilerin sentezine ulaşmış..Ne kimsenin dümen suyunda, ne kimse ile kanlı-bıçaklı..Bir politikacı için doğru olan da bu değil mi?.
“Demokratik Açılım” denilince muhalif-muvafık takıntısına girmeden doğruyu gösteren.. ”Kürt sorunu (!)”nun; “Alevi talepleri” nin; “Diyanet” idealitesinin gerçekliği konusunda yapıcı teklif ve projeleri olan..
Batı’nın evrensel değerlerine sahip çıkmak ile, AB’ in işgal planlarını soğukkanlı bir akılcılık ile birbirinden tefrik edebilen..ABD’ye gösterilecek diplomatik nezaket ve dostluk ile onun bölgedeki jandarması olmak arasındaki akıl çizgisini en kalın hatlarıyla çizip-gösteren..”İsrail”i “Yok” sayan körlük ile onun bölgemizdeki çıbanbaşı eşkıyalık rolü arasındaki sebep-sonuç ilişkisinin farkında olan..
Bütün bunlardan daha da önemlisi ise şu: Namık Kemal ZEYBEK “Devlet” ile “Millet”in; resmi değerler ile dini ve milli değerlerin vazgeçilmez dengesini birini diğeri ile çatıştırmadan en iyi kuran bir millet ve devlet adamı..Aslında ülkemizin en temel problemi; “Devlet”, rejim-sistem adına milletin inanç ve değerlerine kırbaç sallamak ile din ve inançlarımız adına “Devlet”e karşı oluşan kırgınlıklar arasında gidip-gelen fasit dairedir..
Namık Kemal Bey, bu kısır döngüyü kırma ve “Devlet-Millet Bütünleşmesi”ni sağlayarak ülkeyi düze çıkarma idealini kendisine dert edinmiş bir çile adamıdır..Bu konuda Türkiye’nin önemli bilim ve düşünce adamlarını toplayıp, çalışmalar yaptırdığının ve mufassal bir rapor hazırlattığının yakından şahidiyim..Bu raporun, Devletin ilgili birimlerinin arşivlerinde kayıplara karıştığının da..
Demek “Devlet” adına yanlış yapanlarla “Din” adına yanlış yapanların ortak akıl noktasında buluşma yetenekleri henüz gelişmemiş..Bunun için diyorum ki, Namık Kemal ZEYBEK gibi kendini aşmış düşünce adamlarına siyasetin de ihtiyacı var..
REFAH-YOL hükümetindeki Devlet Bakanlığı’ndan sonra Namık Kemal Bey’in yeni siyasi tekliflere kapı aralamamasını hep arzu etmişimdir..Bu arzumu kendileriyle paylaştığımı da hatırlıyorum..Bana göre O’nun yeri, bu kadar müktesebattan ve birikimden sonra artık partisiz Cumhurbaşkanlığı olmalıydı.. Devlet çarkının Anayasa Mahkemesi, HSYK, Danıştay, Yargıtay ve Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer arasındaki kısırdöngüde tıkandığı o dönemde.“Namık Kemal ZEYBEK” adı; mizanı “Devlet” olanlar katında da, ölçüsü millet ve değerleri olanlar nezdinde de bir ortak buluşma noktası olabilirdi..
Şimdi o kısırdöngü dönemi geride kaldı. Bundan sonrası ne mi olacak?.Şüphesiz Allah’ın dediği olacak..Bize ancak, ilahi takdirin, milletimiz üzerine bir “Rahmet” olarak inmesi niyaz ve temennisi kalıyor..