Eskişehir’de bir Belediye (Başkanı) camiye “Ucube” adını takmış..Güya, bir heykele “Ucube” diyen Başbakan’a cevap veriyor..Bunun, bilinçaltı bir itiraf olduğunun farkında mı bilmiyorum..Bu çirkin eylemi ile “-Sen heykele ucube dersen, ben de senin camine aynı şeyi derim” demek mi istiyor?.Hayır, alenen ve taammüden öyle diyor.. Bunu da cümle alem görsün diye “Kabe”ye kardeş o mübarek mabedin alnına “Mahya”lıyor..
Terbiyesizliğin böylesine ne dersiniz?!
Aynı Belediye Başkanı, başı örtülü bir bayanın “Tesettür”ü ile alay eden bir resim sergisi açmış.. Kendi-kendi ile alay ettiğinin; kendi-kendini terzil ettiğinin farkına varmayarak..
İstanbul’da aynı cenahtan bir Belediye de, çok değil bir süre önce panolara astırdığı bir resimle Türk kadınının geleneksel kıyafetini alay konusu yapmıştı..Dahası, benzer bir olay da Mersin’de yaşanmıştı..
Geriye doğru giderseniz, aynı damarın sicil defterinde benzer olayları mebzulen bulursunuz..
Tanzimat’tan buyana bazı Türk aydınlarının yaygın hastalığıdır bu!.Ve bugün, bir ideolojik anlayışın saklanamaz misyonu haline gelmiştir..
“İnanmak” kadar “İnanmamak” da ademoğlunun kimlik ya da kimliksizlik hakkıdır..Bir şartla: Yeter ki, temsil ettiği resmi sıfat ve makamı; üzerine oturduğu kamusal birim ve değerleri inançsızlığına alet etmesin..Yani siyasi simgesini; resmi şahsiyetini; üniversiter ve bürokrat kimliğini..
İşte o zaman kamu vicdanına ya da vicdan sahiplerine “-Sen de dur Kandıralı!.” deme hakkı doğar..
Dünyada bu kadar Müslüman’ın Kabe’sine “Ucube” denilmesi densizliği ile ilgili diyeceklerim şimdilik bukadar..
Benim bir de yayın geleneğim var ki, yıllar önce yazdıklarımı, yıldönümleri gelince tekrar neşrederim.. Baktım da, bugün sıra, 44 yıl önce “Büyük Doğu” mecmuasında çıkan bir yazımın yayınlanmasına gelmiş..
Bir bakın bakalım, bir adım ileriye gidebilmiş miyiz?
ALÇAK!..
İlahi ve beşeri bilcümle evrensel değerleri,
ideolojik ve şahsi çıkarları uğruna biteviye
çiğnemekten çekinmeyen kişisel ve kurumsal denaetlere karşı
hak ve hakkaniyet adına bir vatandaşlık manifestosu...
Namusun yok ki namussuz desem.. Şerefin yok ki pak alnıma yakıştırdığın kokmuş sıfatları iade etsem.. İlim, fikir, haysiyet, iffet gibi ulvi mefhumlardan mahrum şahsına hangi zıt manaları bulayım ki seni olduğunca ifadelendirsin..
Bir lokma ekmek, birazcık şöhret için kapılandığın yıkıcı fikirler bile yanında münezzeh kalır.. Her devir ve zamanda içtimai, siyasi aksaklıkların baş sorumlusu olarak, faziletli insanların karşısına dikildin!. Her geçen gün, ihanetler zincirine bir yenisini ekledin..
İhtilaller sende tutunur!. Suiistimaller sende barınır.. Her türlü olumsuz fikirler sende yataklanır.. Milletimi içten yıkmaya memur hain şahsına ilan-ı harp edecek nesil, kurtuluşumuzu müjdeleyecektir!. Hükümranlık heveslerini suratında patlatacak el, korkunç mahiyetini teşhir edecektir!..
Bir milletin irfan hayatına hakim olmak kolay değildir.. Fikirlerinle, zihniyetinle, yarım asırdır nihayet arkana takmaya muvaffak olduğun ihanet şebekelerinle sınırdışı edileceğin günü sabırla bekle!.
Kemiğini yaladığı kapıya ihanet edecek çamur karakter köpeklerde bile bulunmaz.. Hayatınca hizmet ettiğin davanda tek adım ilerleme görüyor musun? Hayır, artık ömrünüz dolmuştur. Attığınız kötü tohumlar filizlenmez olmuştur. Hakkın ismi yücelsin diye hayatlarını feda edenlerin intizarı nihayet yerini bulmuştur..
İmanlı, irfanlı ecdadın pak yurdunda estirmeye muvaffak olduğun küfür havasında yine kendin boğulacaksın.. Müslüman-Türk yurdundan, tefessüh ettirmeye yeltendiğin ulvi ruhun celadetli eliyle kovulacaksın!.
Alnına vurulmuş "Hain!" damgasını daha şimdiden görür gibiyim..
İftira ettiğin masum insanların; ırzına geçtiğin fikirlerin seni kahredecek mağrur hitaplarını şimdiden duyar gibiyim..
Hesap vereceksin!.. Yıktığın yuvalar, unutturduğun töreler, baştan çıkardığın şuursuz, inançsız, başıboş nesiller, muhasebe defterinin felaket sahifeleri..
Hesap vereceksin!. İşlediğin cürümler ve bu masum millete karşı yaptığın ihanetler boynunda bir tasma olduğu halde, bütün bir tarih önünde teşhir, terzil, tel’in edileceksin!..
İsmini şimdiden koyuyorum: "ALÇAK!"