Hamdi Mert :: hamdimert.com
Köşe Yazıları
TÜRKÇE KUR’AN MESELESİ - 24 Şubat 1984

TÜRKÇE KUR’AN MESELESİ
(Kur'ân-ı Kerim yalnız "Arabça" olduğu için değil, aynı zamanda "Rabca" oldu­ğu için eşsizdir. Bu dil, C. Allah'ın, kelâmım bize bil­dirmek için seçtiği dildir.)

Kur'ân-ı Kerim bir din ki­tabıdır. Müslüman olan herkes, ister Asyalı ister Av­rupalı, ister Afrikalı veya Amerikalı olsun, kutsî kita­bını kendi lisanı ile okumalı, anlamalı değil midir? Ezanın, ibadetlerin kendi dili­mizle ifası daha makûl olmaz mı?.." Bu soru her zaman sorulmuş ve taraftar bulmuş­tur.

Konunun çeşitli yönleri vardır:

1. "Kur'ân Dili", Allah'ın kelâmı olarak Müslümanlar’ın müşterek lisanıdır. Türki­ye'de bulunan Arab, Hindli,. Senegalli, Avrupalı Müslü­manlar bu müşterek lisanla okunan "Ezan"ı dinler; müşterek lisanla kıldırılan "namaz"a uyarlar. Bunun aksi, kendi ülkesinde bulun­mayan Müslüman'ın yabancı bir dilde okunan ezana, kıldı­rılan namaza yabana kalma­sıdır.

İslâmiyet cihanşümul bir dindir. Bütün insanlığa hi­tabeden bir elinin her dilden, her ırktan inananları için müşterek temelleri bulunma­lıdır. Rusça kıldırılan nama­za Batı Bloku'na mensup Müslümanlar'ın; İngilizce kıldırılan namaza Doğu Bloku Müslümanları'nın uymak istemeyecekleri düşünülebi­lir. Bu, cihanşümul bir dinin adetâ mahallileşmesi sonu­cunu doğurur.

İslâm devletleri arasında siyasî kaynaklı ayrılıklar gö­rülmüştür ama, İslâm millet­leri "müşterek değerler se­bebiyle" birbirlerine daima yakınlık duymuşlardır.

2. Kur'ân-ı Kerim "lâfzı" ve "mânâsı" ile mucizedir. Kur'ân-ı    Kerim'in    ilâhî muhtevasına, eşsiz ritm ve âhengine bakarak, bu kita­bın ancak Allah kelâmı olabi­leceğine inanan çok sayıda çağdaş bilim ve branş adamı mevcuttur. İfade ve mânâda­ki bu incelik, ahenk ve muhtevayı kul eseri tercümelere aktarmak mümkün olmaz. Hiçbir tercümenin, orijinal metnin yerini tutamayacağı hususu ilmî bir gerçektir.

3. Kur'ân-ı Kerim yalnız "Arabça" olduğu için değil, aynı zamanda "Rabca" oldu­ğu için eşsizdir. Bu dil, C. Allah'ın, kelâmını bize bil­dirmek için seçtiği dildir. Arabca'nın gramer kaideleri ve telâffuz özellikleri ülke­den ülkeye değişmiştir ama Kur'ân dili hiçbir zaman değişmemiştir.

 4. Kur'ân'ın Türkçeleşti­rilmesi tekliflerinin altında, "Allah'ın emirlerini anlaya­rak okuma arzusu" gibi ma­sum görünen bir teklif de vardır. Mukaddes kitabı, onu inanan herkesin kendi dili ile okuyup anlamasında el­bette büyük faydalar vardır. Bu ihtiyaç sebebi iledir ki, Kur'ân-ı Kerim dünyanın bütün kültür dillerine ve Türkçe'nin bütün lehçelerine tercüme edilmiştir. 1333 yı­lında "Oğuz Lehçesi" ile ya­pılan ilk mealden bu yana Türkçe'ye yapılan tercüme adedi   100'e   yaklaşmıştır. 1924'de yapılan ilk K.Kerim tercümesinden bu yana cumhuriyet döneminde yapılan meal sayısı 20'yi aşmıştır. Diyanet İşleri Başkankğı'nca yapılan meal, bugüne kadar 260 bin adet basılmıştır.