Hamdi Mert :: hamdimert.com
Köşe Yazıları
MİLLİ KÜLTÜR EROZYONU ÖNLENMELİDİR - 2 Kasım 1984

Milli kültür, millet fertleri­ni birbirine bağlayan un­surdur. Millet yapısının har­cıdır. Her millet, içtimai bü­tünlüğünü kendi milli kül­türü ile sağlar.

Millet yapısında bu harcı kullanmazsanız, "kuru du­var" örersiniz. Her el atan, bu "kuru duvar" yapıdan is­tediği kadar taş kopartabilir.

Milli kültür dediğimiz şey, millet fertlerinin tamamı ta­rafından benimsenen müşte­rekler, ortak kıymet hüküm­leridir. Tarih sevgisidir, din duygusudur, milli san'at an­layışıdır. Konuşulan dil, ya­şanan coğrafyadır. Millî gele­nek, hedef ve ülkülerdir. 7'-den 70'e millet efkârının "Benimdir" dediği kutsallar­dır.

Millet olarak canlı, diri, güçlü bir ve bütün kalacaksanız, bu millî müşterekleri ayakta tutacaksınız.

Cephe savaşlarının yerini bugün kültür savaşları al­mıştır. Bir ülke üzerinde si­yasi emelleri olan devletler, o milletin milli kültürünü tah­rip etmekle işe başlıyorlar.

Bu oyun Türkiye üzerinde de oynandı. Bir kısım Türk aydını, ileriyi görememek­ten bu oyuna âlet oldu. Milli kültür ve milli müşterekler, sinema-tiyatro, basın organ­ları, hattâ okullarda alabildi­ğine karalandı... Yeni ye­tişenlere tarih sevgisi aşılan­madı. Din duygusu, beslenip-yeşertilemedi. Esraren­giz bir dil tahribatı devresi yaşandı. Yeni yetişenler ortak vatan sevgisi, millî ge­lenek ve ülküler etrafında kümelendirilemedi.

HERKES HERKESE DÜŞMAN EDİLDİ

Ortaya çıkan manzara ma­lûm. Her gelen, bu yapı­dan istediği kadar taş kopar­mayı başardı. Parti farklı­lıkları tahrik edilerek siyasî kutuplaşmalar ortaya çıkarıldı. Memleketin doğusu-batısına, batısı doğusuna düş­man edilmek istendi. Aynı dinin, aynı kitabın, aynı kıb­lenin mensupları -inanç fark­lılığından   değil-   ideolojik maksatlarla karşı karsıya ge­tirildi. Fakir-zengin, ilerici-gerici tefrikası okullara, dev­let dairelerine, toplu işyer­lerine kadar sokuldu. Bir müşterek duygu, müşterek heyecan  kalmayınca  evlât ana-babasını dinlemez oldu. Aynı okula devam eden iki komşu genç, birbirine silâh çekti. Memleket gençleri o hâle getirildi ki, polisini, jan­darmasını, askerini arkadan vurdu.

Şimdi toparlanmaya çalışı­yoruz. Ama toparlanma hızı­mız yavaş... Geçmişteki tah­ribatı telâfi etmek için toplu bir hizmet stratejimiz henüz yok... Milli kültür denilen şey nedir, milli müşterekler nelerdir, henüz kanaat ve yo­rum birliği mevcut değil...

Okullara mecburi din ders­leri koyduk... Fevkalâde isa­betli oldu. Ancak, din bilgisi ve sevgisinin diğer dersler­den, kültür vasıtalarından ayrı bir disiplin halinde ve­rilmesi kâfi ve doğru değil. Milli kültür terbiyesi, milli kültürün bütün unsurlarını içine alacak şekilde, millî bir strateji ile verilebilir. Aile, okul, sosyal çevre aynı üslû­bu kullanır, aynı tavrı takı­nır, aynı telkini yaparsa, bundan tadı aynı, rengi-müşterek  meyve  alabilirsiniz. Din bilgisi dersinde verdiği­nizi biyoloji dersinde, tarih dersinde verdiğinizi sosyoloji ve felsefe dersinde geri alırsanız, bundan ancak çift şahsiyetli, daha doğrusu şah­itsiz nesiller çıkar...

İDEOLOJlK TELKİNLER, YERİNİ MÜSTEHCEN NEŞRİYATA BIRAKTI

Son toparlanma döneminin çabalarını boşa çıkaran bir vakıa da, sinema-video-günlük gazete ve diğer basın organlarında giderek yayın­lara hakim olan ideolojik tel­kinler, yerini müstehcen neş­riyata bırakmış görünüyor. Bu hem daha kolay, hem daha yaygın, müessir ve kestirmeden sonuç alıcı. Entere­sandır, müstehcen ve ayıp yayın yapan bazı gazete ve dergiler, 16-25 yaşlarındaki çocukların ellerinden düşmü­yor. Biri bu ayıp yayını eline geçirmişse, üçü-beşi onun et­rafını almış, kuytu sokak kö­şelerinde ayıp bakışlar, ayıp hareketler yapıyorlar. Nikahsız kişilerin yasak yatak odası hayatları, yerli filimciliğimize hakim olmuş görünüyor. Bu filmlerin müdavimleri de yetişme çağın­da erkek çocuklar... Sinema salonundaki hem ruh, hem zihin, hem beden sağlığına ters ayıp manzaraları seyre tahammül etmeniz mümkün değil...

   Bu bir kültür erozyonudur. Sağlam aile yapımız hızla tahrip olmaktadır. Milli ah­lâk ve seciyemizden habersiz şaşı nesiller yetişmektedir.

Her biri bir yana, bir yöne bakan bu nesille siz milli kal­kınma heyecanınızı, hamleni­zi başlatamazsınız. Allah korkusu, ahiret mes'ûliyeti, sırat ve mizam öğretmediği­niz cemiyette ne rüşvet ve kaçakçılığı, ne haksız kazanç ve fiyat tırmanışını önleyebi­lirsiniz. Milli tahribat bu hızla devam ederse, yarın bu insanları cepheye de süre­mezsiniz.

Tarih ibret içindir. Uzak tarih bir yana, yakın tarihin yüz kızartıcı olaylarından hâlâ ibret almıyorsak, yarın­lar bize gülmez!..

Yetkili yetkisiz, ilgili ilgi­siz kim varsa, bu millî kültür erozyonuna bir an önce "Dur!" demelidir.