(Oruç dünyevi faydaları için değil, Allah rızası için tutulur. Fakat her farzda olduğu gibi, oruçta da içtimai hikmetler vardır. Bu hikmetler bilinirse, oruç ibadetinin manevi hazzına daha çok ve daha çabuk ulaşılır.)
Müslüman-Türk milleti "İslâm"ı anlayış ve yaşayışı, diğer Müslüman milletlerden daha değişiktir. Sünnet ve nafile namazlara gösterilen ihtimam; diğer milletlerde görülmeyen "mevlid" geleneği; en güzel örneğini Osman Gazi'nin bilinen davranışında bulan "Kur’ân"a saygı, kandillerin kutlanışı; düğün ve nikah törenlerindeki dini-milli motifler, Müslüman-Türk milletinin İslâmiyetin temel esaslarına ters düşmeyen gelenekleridir. Bu "İslami-millî" gelenekleriyle milletimiz, dinî yaşayışa, diğer Müslüman milletlerin hayatlarında bulunmayan bir renk, bir bedii zevk katmıştır. Bugün ancak kalıntılarını görebildiğimiz hatim cemiyetleri; musiki meclisleri, mevlid törenleri, İslâmi yaşayışa bir san'at zevki katmıştır. Ecdadımız bu ilâhî san'at zevki ile yetişmiş, çocuklarını bu inceliklerle terbiye etmişlerdir.
Milletimizin Ramazan yaşayışı, bu ananevi milli motiflere uygundur. Sahur davulu; ilahi-koro ve va'zlarla tezyin edilen teravihler; iftar ziyafetleri; ışıklı mahyalar, Ramazan'a mahsus sofralar, meclisler, bu millî-bediî zevkin mahsulüdürler.
Ülkemiz Ramazan'a bu yıl da eski Ramazan geleneklerini yaşatma arzusu ile girmiştir. Ramazanın başlaması dolayısıyla televizyon ve radyolar yeni programlar hazırlamışlar; belediyeler yeni fiyat tesbitleri yapmışlar; çeşitli kişi ve kurumlar halkımıza Ramazan imsakiyeleri, Ramazan ve bayram tebrikleri dağıtmışlar; gazeteler Ramazan sayfaları hazırlamışlar, yurdun her yanına ve yurt dışına irşat-tebliğ heyetleri gönderilmiştir.
Ramazan'ı karşılarken görülen bu yenilikler görünürde ve yüzeyde kalmamalıdır.
Ramazan'ı anlamak, orucun farz oluşunun hikmetlerini bilmeye; bu espriye eğilmeye; onu yaşamaya bağlıdır.
Ramazan'ın mânâsı, esprisi, mevzuu demek olan "oruç"un, kötülüklerin önlenmesi; içtimai dayanışma ve yardımlaşmanın artması, tutumluluk telkinlerinin fiilen yaşanması; oruçlunun sıhhat kazanması gibi dünyevî faydaları vardır.
Oruç, bu dünyevî faydalar için değil, Allah rızası için tutulur. Fakat her "farz"da olduğu gibi, oruç farzında da bu içtimaî hikmetler var.
Şüphesiz bizim bilmediğimiz başka hikmetler de mevcut. Bu hikmetler bilinirse, oruç ibadetinin manevî hazzına daha çok, daha çabuk ulaşılır.
SOSYAL FAYDA
Ramazan ayında, suç işleyenlerin ve kötülüklerin sayısında azalma görüldüğü söylenir. Geçmiş yıllarda bu konuda istatistikler de yapılmış. Böyle bir istatistik bu yıl da yapılacak mı bilmiyorum. Yapılmalıdır, yapılmalıdır ki, son yıllarda, son çeyrek ve yarım yüzyıllarda gevşeyen içtimai disiplini nasıl sağlayacağımız üzerinde düşünürken, din alternatifini kaybetmeyelim, ondan faydalanalım...
Cemiyet hayatı insafsız bir pazar yerine dönmüş... Her şey, her içtimai bağ, kıymet hükmü, yerinden hunharca koparılmış. Piyasada ahlâk kalmamış, fiyatlar çıldırmış... Alıcı-satıcı-pazarcı... Hiç kimse hakkına razı değil. "İtimat" denilen değer hükmü, yerini itimatsızlık ve şüpheye terketmiş... Nefsi fedakarlık, feragat, nerde, herkes kendine yontar; biraz daha fazla pay almanın peşine düşer olmuş. Komşu hakkı, kul hakkı, kardeş hakkı, ana-baba hakkı, sanki gökyüzüne uçmuş...
Böyle bir cemiyette içtimai ahlakı nasıl sağlar, içtimai müesseseleri yerli yerine nasıl oturturuz? Ramazan ayında suçlarda, kötülüklerde görülen bu azalmanın sebebi nedir? Bu konuda hazırlanmış polis raporları neyi ifade ediyor?
Her "hadis" her "âyet" hikmetlidir de, bu konuda mevcut çok sayıda âyet ve hadisten birerini yeri gelmişken düşünmekte, tahlil etmekte fayda görüyorum.
Önce hadis!.. Buhari ve Müslim, sıhhati üzerinde ittifak etmişler. Hadis şöyle:
"Bir kimse hem oruç tutar, hem yalan söyler, bu yalan ve kötülüklerle amel etmeye devam ederse, oruç tutuyorum zannıyla boşuna aç ve susuz kalmasın! Zira Allah'ın, kötülüklerden kaçınmayan bu adamın aç ve susuz kalmasına ihtiyacı yoktur."
"Ankebût Sûresi"nin 45'inci âyetinde ise "Namaz insanı kötülüklerden alıkoyar" buyuruluyor.
Ramazan ayı namaz ve orucun biraraya geldiği; mü’minlerin namaz ve oruçla beraber oldukları bir ay... İşte Ramazan ayında suç ve kötülüklerin azalmasının sebebi, hikmeti!..
Oruç, namaz ve diğer ibadetler insana bir iç disiplini, ruh disiplini kazandırıyor... Her suçun, her suçlunun arkasına bir polis koşturacağımıza, insanlarımıza ailede, okulda bu iç disiplinini, ruh terbiyesini kazandırsak olmaz mı? Radyoda, televizyonda, basında bu terbiyeyi, bu seviyeyi takviye ve tahkim etsek nice olur?.,
Bari şimdi -çok geç de olsa-bu disiplinden faydalansak diyorum... Bu tedbire tevessül etsek var ya, piyasayı daha çabuk zabt-u-rabt altına almakla; suçları suçluları azaltmakla kalmayız... İçtimaî dayanışma ve yakınlaşmamız da artar. Tutumluluk telkinlerini fiilen yaşarız. Daha canlı, daha zinde, daha tutkun, daha güçlü bir içtimai hayata ulaşırız.
Namazı, orucu, Ramazan'ı anlamak, işte bu demek!.