(Bu tür toplantılara ve buluşmalara susamışız... Son yılların sun’i bölünmeleri, idare edenle edilenleri, hocayla talebeyi, akademisyenlerle-sokaktaki vatandaşı birbirinden ayırmıştı. Ama Elazığ’daki sempozyuma, çeşitli yaş, kültür ve meslek grupları tanışmış, kaynaşmıştır.)
Elazığ'da, 30-31 Mayıs 1985 günlerinde, mübarek Ramazanın feyzine feyizler katan kültür ziyafetleri verildi. Fırat Üniversitesi tarafından düzenlenen "Uluslararası Terörizmin Hedefi Olarak Türkiye ve Türk Gençliği Sempozyumu", Elazığ halkı ve gençliğine, oruca ilâve bir manevi sofra oldu. "Demek, sadece beden değil, kafalar da acıkırmış; oruç da acıkırmış" dedik.
Rektör ÇAĞLAR'ın, Vali ÇOTUR'un. Sempozyum Genel Sekreteri GÜLENSOY'un kısa açılış konuşmaları su gibi içildi 4 celseden oluşan ve 18 tebliğ sunulan iki günlük mesai sonunda millî kültür, millî yapı konusunda müşahhas sonuçlara ulaşıldı. Dostlar-düşmanlar, dostluklar-düşmanlıklar yeniden gözden geçirildi. Devlet-millet-gençlik üçgeninin parçalanmasına yönelik iç ve dış taarruzlara karşı tedbirler geliştirildi. Gençliğin yetiştirilmesi millî müştereklerin muhafazası mevzularında, birkaç gömlek fazla eskitenler, yenilere tembihlerde bulundular.
Bu buluşmalara susamışız... Son yılların sun'î bölünmeleri, idare edenle-edileni; hoca ile talebeyi; akademisyenlerle sokaktaki vatandaşı birbirinden ayırmış. Konferanslar, seminerler, okul ve öğrenciler arası münazaralar, müsabakalar, bu tür ilmi sempozyumlar yapılmaz olmuş... Halbuki bunlar, düşünme fırsatlarıdır. Hayatın biteviye gidişinden bir an için sıyrılıp biraraya gelmeler, dinlenmelerdir. Çeşitli yaş, kültür ve meslek gruplarını; tanıştırmak, kaynaştırmaktır. Elazığ'da bu olmuştur. Fırat Üniversitesi'nin rektör ve diğer yöneticilerine; tertip heyetinin eli-yüzü temiz genel sekreterine ve Sayın Karaboran başta olmak üzere diğer üyelerine teşekkür, şükran borçluyuz.. Onu sunuyoruz...
KONUŞULANLAR
Prof. Dr. Orhan TÜRKDOĞAN, millî yapımızdaki çözülme vakıasını istatistiki rakamlar da vererek dramatik boyutlarıyla gözler önüne serdi. Son 200 yıldan bu yana takip ettiğimiz aşırı Batılılaşmanın; millî kültür süzgecinden, geçirmeden sırtımıza giydiğimiz "Pop Kültürü"nün, bu "Kozmatik Kültür"ün bize nelere malolduğunu anlattı. Bazı istatistikler verdi 1975 yılında İstanbul Üniversitesi'nde yapılan bir istatistiğe göre "Evlilik öncesi cinsî ilişkiler" konusundaki soruyu, kızların yüzde 36'sı erkekler için normal karşılaşmışlar; erkeklerin yüzde 44'ü ise, erkekler için gereklidir diye cevaplandırmışlar. Bu ilişkilere kesinlikle karşı çıkanlar, yüzde 5'te kalmış... Aynı istatistiğe göre gençlerin yüzde 5'inin dinî inancı olmadığı, yüzde 36'sının yaratıcı gücü akılla açıklamaya taraftar olduğu; yüzde 48'inin hiç namaz kılmadığı; aksatmadan namaz kılanların yüzde 7'de kaldığı anlaşılmış... Dinleyenler, "Bu rakamlar, acaba şimdi hangi boyutta?" diye dehşete düşerken, Prof. Dr. TÜRKDOĞAN, bu içtimai-kültürel gerilemeyi terörün baş gerekçesi olarak ilan etti.
Doç. Dr. Mehmet SARAY, "Türk gençliğini teröre karşı korumada eğitimin rolü"nü anlatırken, "Yeni yetişenlere Allah'a inanmayı öğretiniz!... Göreceksiniz, ne teröre yaka kaptıracaklar, ne devlete silâh çekeceklerdir!" sözünü konuşmasının başında, ortasında ve sonunda 3 defa tekrarladı...
Prof. Dr. İsmail KAYABALI, "Beynelmilel terör odaklanma Türk gençliğine yönelik beyin yıkama metotlarını sıralarken, aile, din, dil ve tarih sevgisi başta olmak üzere milli değerleri yoketmenin, ahlâk anlayışına sınırsızlık getirmenin; Ateizm (Allahsızlık) propagandasının, beyin yıkamanın ilk prensip ve uygulaması olduğunu" akademik verilerle anlattı.
Doc. Dr. Hasan KONİ. "Terör ve Gençlik" üzerine yaptığı karşılaştırmalı araştırmayı sunarken, gençlerin, "Hippi tipi köklü yıkıcı harekete; özellikle okula, aileye, mer'i düzene karşı hareketlere nasıl katıldığını, polisin öğrenim, memurun, üniversite gençliğinin nasıl gruplara ayrıldığını" izah etti.
Doç. Dr. Ersin ONULDURAN, "Terör" denilen 7 kollu canavarın. M.S. 66-73 yılları arasında Yahudiler tarafından imal edilerek, günümüze kadar nasıl beslenip, büyütüldüğünü yorumladı.
TERCÜMAN gazetesi Diş Politika yazan Zafer ATAY ve Yazarlar Birliği Başkanı Dr. Mehmet DOĞAN, bazı basın organlarının, bazı yazar çizerlerin terörü nasıl azmettirdiklerini, Fatsa'da kurulan düzensizliği "Halkın özlediği âdil düzen" diye nasıl alkışladıklarını, gazete kupürlerinden okuyarak belirttiler.
Dr. Müjgan CUMBUR, "Teröre karşı ancak ahlak değerlerimizi yeniden canlandırarak karşı durabileceğimizi" zengin ahlâk hazinelerimizi izah ederek hatırlattı.
Fevziye Abdullah TANSEL, "Geçmişte gençler için kurulan kültürel organizasyonları", bir tarih perspektifi içerisinde anlattı.
Suzan ÇATALOLUK, "Devlet-Türk Gençliği" münasebetlerini izah ederken, özellikle, aile ve sosyal yapımızın tahkimi lüzumu üzerinde durdu.
Doç. Dr. Zeki ERDOĞMUŞ, "Türkiye'de Terörist Eylemlerin Sebepleri" konusunda bir sosyolojik analiz sundu. Türk gençlerinin tarih sevgisinden milli geleneklerinden, dini inançlarından nasıl koparıldığını anlattı.
Dr. Sabahaddin KÜÇÜK, güzel üslubu ve temiz sesiyle, "insan sevgisi" motifini işledi.
Gençlik meselelerinin bu gibi akademik forumlarda konuşulması, tartışılması güzel... Ancak daha güzel olanı, konuşmakla yetinmeyip, konuşulanların tatbikata konulmasıdır.
Fırat Üniversitesi Gençlik Sempozyumu'nda konuşulanlar kafalarda kalıcı izler bırakmıştır.