Hamdi Mert :: hamdimert.com
Köşe Yazıları
ÇOCUK TERBİYESİ - 30 Mart 1984

ÇOCUK TERBİYESİ  (Aileden alınan, çocuğun karakterinden silinmeyecek bir derin izdir. Destanları­mız, menkıbelerimiz, halk hi­kâyelerimiz, efsanelerimiz, hep aile ocağında terennüm edilir.)

Bazı okuyucularımız, okul­larda çocuklarının terbi­yesine yeteri kadar önem verilmediğinden söz etmekte, çocuk terbiyesinde okul ve öğretmenlere düşen görev­lerden bahsetmemizi iste­mektedirler.

"Aile", "çevre" ve "okul", çocuğun yetişmesinde mües­sir 3 ortamdır. Çocuk aile içe­risinde yaşar; sokak, arka­daş, cemiyet, kulüp ve benze­ri yakın çevrede iyi-kötü alış­kanlıklar edinir; okulda eği­tim görür. Çocuğun eğitimin­de bu 3 ortamdan hangisinin daha önemli olduğu her zaman tartışılmıştır.

Sıhhatli eğitim bu 3 un­surun işbirliği ile sağlanır. Ailede öğretilenlere okul, okulda öğretilenlere aile yardımcı  olmuyorsa;  aile  ve okulda öğretilenleri sokak ve yakın çevre çocuğun elinden alıyorsa; bu eğitim sıhhatli bir eğitim olamaz. Çocuğun ruh, beden ve zihin yapısı ise çekişen bu unsurlar ara­sında denge kuracak güçte değildir.

Çocuğun gözünü açtığı, temyiz gücünü kazandığı, en çok beraber bulunduğu or­tam, şüphesiz ailedir. Bu ba­kımdan çocuğun karakteri âdeta anne-baba elinde yoğurulur. Disiplin, terbiye, iyi-kötü alışkanlıklar, kendine güven, çevre ile uyum kabili­yeti çoğunlukla ailede kazanılır. Okul bu duyguları iyi yönde geliştirir. Hattâ oku­ma çağında da çocuk, günün büyük bir bölümünü ailesi içerisinde geçirir. O halde ço­cuk terbiyesinde "aile" un­suru ağır basmaktadır.

Okul yöneticileri ve öğ­retmenler, çocuğun eğitimi için anne-babalardan yardım istemektedirler, öğretim ve yöneticilerin, çocukların her biri ile ayrı-ayrı ilgilenmeleri -mevcut eğitim sisteminde-mümkün değildir. Ebeveyn çocuğu sadece aile içerisinde değil, sokakta, dernek-kulüp gibi sosyal çevrede ve okulda da takip etmek; onun ruh dünyasını zenginleştirmek, karakterini oluşturmakla mükelleftir.

Eğitim, ana kucağında başlar. Çocuk terbiyesi bir san'attır. Bu san'at, annenin elindeki kutsi gergefte işle­nir.

Aileden alınan, çocuğun karakterinden silinmeyecek bir derin izdir. Destanları­mız, menkıbelerimiz, halk hi­kâyelerimiz, efsanelerimiz, hep aile ocağında terennüm edilir.

Okul, çocuklarımızın ka­rakter hamurunun yoğurulduğu ikinci ocaktır. Edebiya­tı, folkloru, irfanı, san'atı, musikisi, hayranlıkları, tep­kileri, tutkuları ile bizim ola­cak nesil, okulda dokunacak­tır. Dilimizi, musikîmizi, mi­marimizi, geleneklerimizi, denizimizi, dağımızı, tepemi­zi çocuklarımızın sevgi da­ğarcığına katacağımız tez­gâh, okul tezgâhıdır.

Gazete, dergi, kitap, tele­vizyon, radyo, video, kaset, perde, sahne, bildiri, broşür, cemiyet, kulüp, sendika ve benzeri vasıtalar ise aile ve okulda yapılan eğitimi ta­mamlayan yakın çevreyi oluştururlar.

Çocuğunu iyi yetiştir­mek isteyen, bu 3 müessiriyete de hâkim olmalıdır.