Hamdi Mert :: hamdimert.com
Köşe Yazıları
MİHAL GAZİ VE... - 25 Nisan 1986

6-8 Eylül 1985 tarihinde Söğüt'te yapılan "704"üncü Ertuğrul Gazi'yi Anma Törenleri'ne giderken bir "Dram" yaşamış; "Mil­let olma" tecrübemize yakış­mayan bu vefasızlığımıza şaş­mıştım. Mihal Gazi'nin vefalı torunu Tahsin YAPRAK be­ni o yolculuğa çıkmaya ikna etmek için olacak, Osmanlı ceddimizin "Beğlik" olduğu, "Devlet" olduğu, peşinden "İmparatorluk" ve "Devletebed müddet" olduğu top­rakları gezdireceğini; Şeyh Edebalî, Ertuğrul Gazi, Mi­hal Gazi, diğer "Er" ve "Eren"lerle tanıştıracağını vaadetmişti... Meğer bu vefa­sızlıkları kimselere duyura­mamaktan dili bin defa yan­mış bulunan değerli dost, acısına bizi de ortak etmek istiyormuş, öyle oldu... Eski­şehir'in17 km. yakınındaki İtburnu'na uğrayıp, Şeyh Edebalî'nin dergâhını gör­mek istedik.

Söğüt'e giderken Akköy, İnhisar, Hisarcık, Çaltı, Sırhoca, Küre gibi, kuruluşun acı-tatlı günlerinin yaşandığı Sakarya havzasını baştanba­şa dolaştık... O günlerden kalmış bir tek "Kılıç", "Üzengi", "Oba", "'Otağ-çadır" kalıntısı bulamadık... Bu topraklar elin olsa, bura­lar "Millî park"lar haline mi getirilirdi; dokunulmaz alan­lar mı, neler yapılmazdı diye az hayıflanmadık... Yazık...

BİR KADİRŞİNASLIK

Aradan 6 ay geçmeden duyduk ki, Kültür ve Tu­rizm Bakanlığı, Mihal Gazi Türbesi'ni "Korunması Ge­rekli Taşınmaz Kültür Varlığı" olarak tescil etmiş... Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkililerini bu kadirşinaslık dolayısıyla kutluyorum. On­lar kadar da, bu konudaki müracaatı yapan Harmankaya'lı Tahsin YAPRAK ve dâ­vaya sahip çıkan Bilecik Valisi'ni... Şimdi sıra, millî kül­tür meselelerine şefkatim çok iyi bildiğimiz Eskişehir Vali­mizde... Şeyh Edebalî dergâ­hı da kendilerinin himmet ve hizmet alanında...

BİR YANLIŞLIK MI?

Gözler Tarık BUĞRA'nın "Osmancık" romanının TRT tarafından çekimini beklerken, "Bir yanlışlık mı yapılıyor?" diye ayağa kalk­tık... 16 Nisan 1986 Çarşam­ba günü televizyonda "Osmancık"ın ilk çekimlerinin Eskişehir, Kütahya ve İspar­ta'da yapılacağı söylendi. Es­kişehir ve Kütahya'yı anla­dık; İsparta'ya da birşey de­miyoruz ama, "Bilecik" ni­ye yok?!.

Osmanlı'nın kuruluşu an­latılırken, Ertuğrul Gazi'nin 400 çadırı ile gelip ilk defa yerleştiği, "ilk Osmanlı Başkenti" Söğüt ve çevresi unutulacak öyle mi?..

Acaba yanılıyor muyuz?.. Koca Osmanlı çınarı ilk de­fa Söğüt toprağında yeşermedi mi?.. Dursun Fakı'ların, Turgut Alp'ların, Aykut Alp'ların, Gündüz Alp'ların, Abdurrahman Gazi'lerin "Müslüman-Türk" mayası katarak yoğurdukları ilk top­raklar Söğüt ve çevresi değil mi? Eskişehir'in de, Kütah­ya'nın da, İsparta'nın da, hattâ bütün Anadolu'nun da Türkleşmesi, müslümanlaşması, Söğüt teknesinde yoğurulan mayanın aşılanmasıyla olmadı mı?.. Maya tutmuşsa bu, o mayanın sağlamlığından değil mi?..

Bu yanlışlığa Ertuğrul Ga­zi'nin, Şeyh Edebalî'nin, Kö­se Mihal'in, Akçakoca'nın, Samsa Çavuş'un, Karamür­sel'in, cümle "Alp" ve "Eren"lerin isyan etmesin­den korkulur. Hâlâ bir "Hisar" görüntüsü veren ulu "Harmankaya", vebalden bir dağ gibi üzerimize yıkılır. Bu isyanın, bu vebalin önün­de kimse duramaz...

Televizyonda dinlediğimiz inşallah bizim bir yanlışımız­da. Ne Tarık BUĞRA, ne Yücel ÇAKMAKLI, ne de diğer ilgililer bu konuda biz­den daha az hassas değiller. "Sinemacılığa daha uygun mekân" gibi zaruretler bu yanlışlığı mazur göstermez.

İlgililerin bu kararı verir­ken, yukarıda saydığım böl­geleri, Sakarya havzasını, he­le de muhteşem ve ulu Harmankaya'yı görmemiş bulun­duklarını sanıyorum. Bu böl­ge, çok iyi okuduğumu zan­nettiğim Osmancık romanında anlatılan olay­lar için, "Tabiat" olarak bir "Müze" gibidir. Zira, olay­ların bizzat yaşandığı tarihî yerlerdir. Bölge halkı da öy­ledir, örf ve âdetleri ile, kılık-kıyafetleri ile, fizik ve ruh ya­pılarıyla bizi o devirlere gö­türecek gönüllüler ordusu­dur.

Tarihî hadiseler bizzat ya­şandıkları mekânlarda daha tabiî, daha inandırıcı, daha tutarlı canlandırılırlar. Bugü­ne kadar görmediğimiz, takdir ve iştirakla beklediğimiz bir büyük organizasyona göl­ge düşmesini kim ister?.

Kültür ve Turizm Bakanlı­ğının "Mihal Gazi" için gösterdiği kadirşinaslığı, TRT'nin de, Osmancık filmi­nin çekiminde Söğüt ve çev­resi için göstermesini bekle­mek hakkımızdır diye düşünüyoruz...