Hamdi Mert :: hamdimert.com
Köşe Yazıları
YENİ TÜRK AYDINI - 4 Mayıs 1984

Yakın tarihimiz içerisinde bir kısım Türk aydını di­ne ilgisiz, hattâ "karşı" bir tutum içerisinde görülmüş­tür. Bu "karşı" ve "ilgisiz" tutum şiirde, edebiyatta, sanatta planlı şekilde sürdü­rülmüştür.

Yüzyılı aşkın süredir de­vam eden bu yanlış uygula­ma sonunda tarihimize, inançlarımıza, gelenekleri­mize yabancı nesiller ye­tişmiş; içtimaî yapı bu yüz­den ciddi mânâda sarsılmış­tır.

Son çeyrek yüzyılda millî bünyemizde görülen sosyal sarsıntıların vebali; sineması, tiyatrosu, şiiri, edebiyatı, hattâ okul kitapla­rı ile Türk aydını üzerinde­dir. Bu yanlış uygulama, boynumuza; tarih, gelenek ve inançlarına ters bir nesil yüklemekten ibaret kalma­mış; "devlet-millet" bütün­leşmesi de sarsılmıştır. Ay­dın kesimin bu tutumu se­bebiyle tabanda devlete kar­şı tavırlar, kırgınlıklar, istis­marlar belirmiştir. Devlet ise bu engelleri aşıp millete inememiştir.

Bu bir "aydın ihaneti"dir. "Materyalizm"in kökleri bu aydın ihanetinin kanatları altında yeşermiş; inanan-inanmayan, eski-yeni sür­tüşmeleri ortaya çıkmış; her kesim diğerine şüphe veya peşin fikirlerle bakmış; fikirde, sanatta, edebiyatta, yiğitlikte velûd Türk mille­tinin adeta kökleri kurutul­muştur. Yeni neslin -birkaç imalât hatâsı hariç- bir "tep­ki nesli" halinde yetişmesi bundandır.

Okumuş kesim her ülkede geniş ve yaygm halk tabaka­larının kültürünü geliştiren; onları yeni bilgilere, yeni metotlara yönlendiren ke­simdir. Halkla, halkın yaşa­yış ve kültür varlığı ile içiçedir. Bu yüzden de halk üze­rinde itibarı, nüfuzu, müessiriyeti vardır.

Son yüzyıl Türk aydını ise halka inememiş; millî zevk­lere, millî kültüre, millî tut­kulara yabancı kalmış; "sır­ça köşk"ünden dışarıya adım atamamış; mutlu azınlık psi­kozundan kurtulamamıştır. Geniş halk tabakaları bu kesime "Çocuklarının ter­biyesini elinden alan", millî değerlere inanmayan, ken­dine ters insanlar olarak bak­mıştır. Son yüzyıl Türk ay­dınının halkla bütünleşememesi, millî bünyede sosyal sürtüşmeler ortaya çıkması bundandır.

"Gülhane Hatt-ı Humâyu-nu"na kadar uzanan bu süre içerisinde her nesilden bir­kaç soluktur ki, bayrağı dü­şürmemiş; millete malolmuş her iyi hamle bu birkaç güçlü soluğun eseri olmuştur. Son yıllarda ise yeni bir nesil, bir anlayış sökün etmiştir. Bu yeni nesil -günübirlik siyasetin yer yer mesafe al­mış tefrikası bir yana bırakı­lırsa- kendi aydınını da ye­tiştirmeye başlamıştır.

Bu bir "yeni anlayış", "yeni arayış"tır. Bu yenileş­meye son yıllarda resmî uy­gulamalarla hamle kazandı­rılmıştır.

Kültür, sanat ve edebiyat­ta meyvelerini henüz yeni görmeye başladığımız bu ye­ni nesil ve anlayış, Türkiye'­nin son ümididir.