Sovyetler'de bir şeyler oluyor. "Birden fazla adaylı secim", "Eskileri tasfiye", "Batı'ya açılma", "Eski katı devletçi kuralları gevşetme" gibi...
1978 yılında Sovyet başkenti Moskova'dan başlayan ve Sovyet sınırları içerisinde kalmış Türk Cumhuriyetleri'ni içine alan seyahatim sırasında tesbit ettiğim başka gerçekler de vardı: Sovyet sınırları içerisinde mevcut "Müslüman -Türk varlığı"... Özbekistan, Türkmenistan, Kazakistan, Tacikistan ve Azerbaycan Cumhuriyetleri'nde... Türk ve Müslüman olduklarını unutmayan... "Özümüz bir" diye boynumuza sarılan... "Türkiye" lâfı edilince gözleri dolu dolu olan. Demek ne Stalin'in zulmü, ne Lenin'in katliâmı bu insanları Türklük ve Müslümanlıklarından koparamamıştı.
Gorbaçov'la başlayan son gelişmeler sonunda acaba Sovyet sınırlan içerisinde yaşayan çeşitli milletlerin ayaklarındaki prangalar biraz olsun gevşetilecek mi? Hadi Özbekistan, Tacikistan, Türkmenistan, Kazakistan ve Azerbaycan'da gördüklerimiz bizi kısmen memnun etti ama, ya Kırım-Kafkasya ne durumda?
Bu soruları kendi kendime sorarken "Nartlar (Kafkas Hikâyeleri) ", "Kafe (Han Kızının Şarkısı)", "Genar" yazarı Osman Çelik’in "Kazanuko Jabağ" romanını yeniden okuma ihtiyacı duydum.
"Kazanuko Jabağ" bir Kafkas düşünürünün hayat hikâyesi... Daha doğrusu, bu hayat içerisinde "Kafkas Türkü"nün destanı!..
Sovyetler son 70 yıl içerisinde bir Lenin fırtınası, Stalin zulmü yaşadılar. Karl Marx bile hâlâ dışa kapalı, meçhul bir baskının altında tutuyor. Buna rağmen 100 milyonluk bir "Müslüman-Türk" varlığı, hayatiyetini, nasıl sürdürdü?
Osman Çelik, bu sorunun cevabını "Kazanuko Jabağ" da vermiş... Gerçekten, din eğitiminin dinî neşriyatın, dinî toplantıların "yasak" olduğu; hürriyetlerin prangaya vurulduğu bir ülkede inanç ve geleneklerin nasıl dimdik ayakta durduğunu anlamak imkânsız.
Kazanuko Jabağ, Sovyet zulmünün en sarsıcı olduğu Kafkasya'da 18'inci yüzyıl ortalarında yaşamış bir Kafkas-Türk büyüğü... Her Müslüman-Türk karakterinde olduğu gibi demokrat, filozof ruhlu, açık sözlü, mizahı seven, medenî cesareti yüksek bir insan... Onun filozofça söylediği sözler, bugün hâlâ dilden dile, nesilden nesile, gönülden gönüle yaşıyor, yaşatılıyor. İşte Sovyet Türklüğü'nü inanç ve kültürlerine bağlı tutan sır!..
Kazanuko Jabağ "-Müslüman-Türk varlığının direkleri tecrübe sahibi, gün görmüş yaşlılardır. Onlara değer verin ve saygı gösterin!.."
İşte görülmeyen mektep, sarsılmadan devam eden terbiye bu!.. Yaşlılardan, güngörmüşlerden alınan hikmet, inanç, terbiye sistemi... Yoksa o zulüm, o talan altında hangi Türklük, hangi Müslümanlık kalırdı...
"- Düşünerek konuşun, bakınarak oturun, bastığınız yeri görün."
"-Öfkeyle yola çıkarak, bir iş yapmaya kalkmayın. Zira, öfkede mantık yoktur. "
"-Düşmanı küçümseyip, ona arkanızı dönmeyin."
"-Geleneklere uyun, birbirinizi sevin ve sayın."
"-Birlik ve beraberlik içinde yaşayın. Ancak o zaman ayakta kalabilirsiniz."
"-Çoğunluğun söylediği, çoğunluğun yaptığı gelenektir. Bunu asla unutmayın."
"-Din, ahlâk ve geleneklerimiz karşısında soylu-avamn yoktur, herkes eşittir. Bölünmez bir millet olmak istiyorsak, bu hususu böyle anlamak zorundayız."
"-Danışmak, gerçeği bulmak için şarttır. Danışacak insan bulamazsanız, kalpağınızı önünüze koyun ona danışın."
"-Anlaşamayan dört öküz yerine, anlaşan iki öküzü çifte koşun."
"-Soyluluk kanda değil, ruhtadır. Soylu olduğunuzu ahlâkınızla isbat edin. Ben soyluyum, sen avamdansın diyerek, birbirinizi yemeye kalkmayın."
"-Özerk bölgeler aldatmacasına inanmayın... Biz, aynı ailenin insanlarıyız. Bir evin çocukları gibi, aynı toprakları paylaşıyoruz. Birbirimize bu gözle bakmalıyız."
"-İyilik ve felâket gelirse, hepimizin birden üstümüze gelecektir."
"-Benden bu kadar! Ancak merak etmeyin, benim ölümümle kıyamet kopmayacak. Milletimiz var oldukça, daha çok değerli adamlar yetişecek, ülkemizin adını dünyaya onlar duyuracaklar."
İşte Sovyet Türklüğü'nü ayakta tutan hikmet ve sır...
Bu sözler bize de derstir. Genel Müdür Yardımcısı Osman Çelik "Kazanuko Jabağ" romanı ile sadece Kafkas Türklüğü'nü anlatmış, aynı zamanda Anadolu Türklüğü'ne de hikmetli dersler sunmuştur.
Anlayabilirsek...